Yüzde 100 artış

Geçen akşam bir restorancı arkadaşımla sohbet ediyordum. ‘İftar menünüz ne kadar’ diye sordum.

Haberin Devamı

“Bin lira” dedi.

‘E geçen sene ne kadardı’ dedim...

“550 lira” dedi.

Neredeyse yüzde 100 zam.

Üstelik sohbette konusu geçen restoran öyle Boğaz hattında ya da bir otel içinde falan değil.

Mahalle arasında.

Sonra hafta başında çıkan haberler geldi aklıma. Çırağan Sarayı’nda kişi başı 3 bin 500 lira olan iftar menüsü mesela.

Hani 4 kişi gitseniz 14 bin lira hesap ödeyip kalkacağınız o masa.

Fazla mı, evet çok fazla.

‘Her yer fiyat yükseltmiş koskoca saray mı yükseltmesin’ falan dedim ama yine de kendimi ikna edemedim.

Saatlerce aç kaldıktan sonra öyle tıka basa yemek yemek bana pek mantıklı gelmiyor.

Çoğu kişi de yiyemiyor, 3-4 lokmadan sonra tıkanıyor zaten.

Evet fiyatlar geçen seneye oranla yüzde 100 arttı.

Ama 3 bin 500 lira da biraz fazla gibi sanki, ne dersiniz...

Haberin Devamı

Aslında ağır laf

Pınar Eliçe demiş ki, “Sabancı ailesinin bir ferdiyle çıkıyor olmak Hande Erçel’i daha kaliteli bir kadın yapmaz.”

E ama yok artık!

Bence ağzından kaçırdı bu cümleyi Pınar.

Çünkü olmaz Pınar.

Ayıptır...

Bir kadına ‘kalitesiz’ damgasını yapıştırmak ne sana kaldı ne başkasına. Kaldı ki Hande’nin kalitesinden şüphe duyan çok az insan vardır.

Keşke kadınlar birbirlerini koruyup kollasa. Keşke yüz yüze geldiklerinde  takındıkları o yalandan samimiyeti arkalarından da sürdürseler.

Çocuklar gülsün diye!

Şu dönemde önceliklerimizden biri deprem bölgesi olmalı.

Unutmamalıyız.

‘Yaşandı, geçti, gitti’ dememeliyiz. Her hareket, her destek öyle önemli ki.

Acun Ilıcalı ve Varol Yaşaroğlu çok değerli bir işe imza atıyorlar.

‘Kral Şakir Mikrop Avcıları Cumburlop’ filmi sinemalarda gösterime girmeden önce deprem bölgelerindeki çocuklarla buluşacak.

Depremzede çocuklar hem film izleyecek hem de Kral Şakir maskotlarıyla vakit geçirecek. Çocukları mutlu etmenin yanı sıra başka amaçları da var bu desteğin.

O da farkındalık yaratmak...

Markalar, iş insanları, imkanı olanlar bu destekleri görüp yardımlarına devam etmeli.

Gerçekten ihtiyaç var çünkü.

O ihtiyaç uzun süre bitmeyecek çünkü.

Hangisi kabulünüz?

Sosyal medyadaki anketi görenleriniz vardır. O ankette, “Her şeyi soran erkek mi, yoksa sormadan yapan erkek mi tercihinizdir” diye sormuşlar.

Haberin Devamı

“Her şeyi soran erkek”ten kasıtları şu:

Seni bu akşam 20.30’da alayım mı?

Paraya ihtiyacın var mı?

Şu şu restorana gidelim mi?

Sormadan yapan erkek”ten kasıtları da şu:

Akşam hazır ol gelip alıyorum seni...

İhtiyacın vardır sana para gönderdim...

Akşam seni bizim restorana götürüyorum...

İlki için kibar diğeri için maço tanımı yapmışlar...

Öncelikle bu fikri bir silelim.

Maçolukla, kibarlıkla alakası yok bu iki özelliğin. Ve bana göre sormak ile sormamayı harmanlayan kabul görmeli.

Bazen buluşacağın saati sorarsın, nezakettir.

Bazen ‘ihtiyacın var mı’ diye de sorarsın.

Büyük nezakettir. Sormadan yapılmaz mı tabii ki yapılır...

Ama sorunca kibar sormayınca maço oluyorsun diye bir ayrım olmamalı.

 

Yazarın Tüm Yazıları