Paylaş
Türkiye’ye döndüler ‘Var Böyle Tipler’ adıyla tanınan Kıvanç Talu ve eşi Beril Talu.
Belli ki birileriyle konuşmuşlar ve “Gelin, size hiçbir şey olmaz” garantisi almışlar.
Birilerinden kastım avukatları, danışmanları, arkadaşları vesaire...
Ya da ufak bir ihtimal paraları bitti.
Bu adam iyiydi aslında, ‘Var Böyle Tipler’ sosyal medya hesabına arada göz atıp gülüp eğlenirdim.
İyi içerikler üretirlerdi.
Hiç gerek yoktu fazlasını istemeye.
Zaten başımıza ne geliyorsa, fazlasını istemekten geliyor.
Şimdi onlara kötü haberim var... “Başınıza hiçbir şey gelmeyecek, ilk duruşmada çıkacaksınız” falan diyen kimler varsa onları yanınızda tutmayın.
Çünkü büyük yanıldı onlar.
Üstelik ifadelerinde “Biz arkadaşlarımızdan borç aldık, onlar bizden yüzde 100 faizle geri ödeme istediler” demişler.
Pes!
Yahu bunu hangi arkadaş yapar?
Hadi bir-iki kişi yaptı, üçüncüsü yapmaz.
Eğer böyle tefeci bir arkadaş çevreniz varsa zaten dönün bir kendinize bakın.
Olayın özeti şudur:
‘Var Böyle Tipler’ ekibi müthiş bir manipülasyon ile ülkeye döndü, paçayı sıyıracaklarını düşündü. Ama maalesef sıyıramayacaklar!
Bu konulara girmeyin!
Bir haber kanalında ekrandaki kişi “Kilolarca et almışlar, hayvanlara götürüyorlar. Dışarıda bir sürü aç insan var” diyerek gaze getirmeye çalışıyor...
Bakın sokak hayvanları konusunu tartışırız. Kimse istemez zaten sokaklarda hayvanların yaşamasını.
Hepsinin iyi barınaklarda bakımının yapılması, hak ettikleri yaşam alanlarına sahip olması gerekir.
Bunun için de belediyelere çok önemli bir görev düşüyor.
Çözüm onları toplayıp ne olduğu belli olmayan yerlere atmak değil. Neyse...
Tüm bunlar tartışılırken birinin çıkıp da “Hayvanlara yemek vermeyin” imasında bulunması çok çirkin!
Üstelik bunu bir gazeteci söylüyor, çok ayıp.
Biz gazeteciler her kesime eşit mesafede durmalıyız. Hele ki böyle hassas mevzularda!
Ne olacaktı?
Ya da şöyle sorayım:
Siz ne olmasını isterdiniz beyefendi? Kimse yemek vermesin de açlıktan ölsün mü hayvanlar?
Bazı sokak hayvanları kontrolsüz diye, insanlara saldırıyorlar diye hepsini öldürelim mi...
İnsanlığı da yok edelim o zaman?
Boşuna dememişler “Hayvan sevmeyen insan sevmez” diye.
Ben böyle cümle kuranların insan sevdiğini falan düşünmüyorum, kimse kusura bakmasın.
Çözüm onlara yemek vermemek değil kardeşim.
Çözüm onlara yaşam alanı tanımak ve onları kısırlaştırmak. Anlarsın, anlarsınız umarım...
Sadakat mumla aranıyor
Haberi Hürriyet’te okudum:
Hakan Asilkan, iki yıl önce birlikte yaşadığı Elif Mihriban Arduç’u öldürdü. Asilkan, aldatıldığı gerekçesiyle kendisine verilen cezada haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını istemiş. Mahkeme de, resmi nikâh olmaksızın birlikte yaşayanların birbirine sadakat yükümlülüğünün bulunmadığına işaret ederek, talebi reddetmiş.
Bu karardan yola çıkıp ilişkide ‘sadakatsiz’ olunca ceza almam diyenler olabilir.
Ama dikkat, mahkeme bu olay özelinde adamın talebini reddediyor.
O yüzden kararı iyi okuyun lütfen. Sadakat dediğimiz şey hem sevgililikte hem evlilikte aynı derecede geçerlidir, geçerli olmalıdır. En önemli kuraldır hatta. İmza, kaşe, mühür...
Biz bunu evlilik, sevgililik vesaire diye ayırırsak yanarız...
Kaç tane ‘iyi ki’niz var
Sanırım Oğlak burçlarını geçme şansımız yok. Sayıları çok fazla. Herkes doğmuş şu son günlerde.
Şöyle mesajlar gördüm Instagram story’lerimde:
◊ Can parem iyi ki doğdun!
◊ Can parçam iyi ki varsın...
◊ Hayatımın anlamı iyi ki doğdun be!
◊ En iyi dostum, sen olmasan ben ne yapardım?
◊ Can kardeşim, bugün en özel gün” Ya ahahahha...
Bir şey soracağım.
Kaç tane can pareniz, can kardeşiniz, “iyi ki varsın”ınız var?
Ama olmaz ki...
Eğer samimiyetle samimiyetsizlik arasındaki ince çizgiyi test etmek istiyorsanız Oğlak burçlarının doğduğu şu aylarda paylaşılan fotoğraf ve videolar bakın lütfen.
Paylaş