Paylaş
Şirket resmi bir mail ile duyurdu piyasaya girdiklerini.
Bana gelen mail’de şöyle yazıyordu:
“Yolculuk, taksimetre tarafından hesaplanandan daha yükseğe gerçekleşecek. Şirket, sürücülerin taleplerini dikkate almayı öncelikli bir görev olarak görüyor.”
Sistem şöyle işliyor:
Diyelim Taksim’den Beşiktaş’a gideceksiniz. Normal şartlarda 40 lira yazar taksimetre.
Siz uygulamaya girip “Ben 200 TL vereceğim, gel” derseniz ve o sırada biri daha yüksek bir teklif vermezse, taksici sizi kabul edip hemen yanınıza geliyor.
Bir tarihi eser gibi değerlendi yani taksiciler.
Artık onlara teklif verir olduk, düşünün!
Resmen taksi çağırmak için mücadeleye sokuyorlar bizi. Üstelik cebimize dikmişler gözlerini.
Ayıptır ama kardeşim...
Biz neden bunun savaşına girelim ki?
Mağdur olan vatandaşken nasıl olur da bir şirket “Önceliğimiz sürücülerdir” diyebilir?
Aklım almıyor.
Daha da düzelmez
İstanbul’da taksi sorunu.
Geçmiş olsun.
Ayrıca bana kızmasınlar ama hazıra konmak denir buna.
Şimdi biri çıkıp da bana diyebilir mi “Bu uygulamayı yapanlar çok emek harcadı, hazıra konmadılar” diye...
Diyemez değil mi?
Bir gecede 2.4 milyar dolar
Amerika’daki o kişi ben olsaydım... Yani lotodan tek başıma 2.4 milyar dolar kazansaydım (Bunun ne kadar Türk Lirası yaptığını şu anda hesaplayamıyorum bile) muhtemeldir ki...
◊ Kendimi sanılanın aksine büyük bir yalnızlıkla baş başa bulurdum.
◊ Herkesin gözü paramdaymış gibi hissederdim.
◊ Aynı ocakbaşına gidemez, aynı kafede oturamazdım.
◊ Tek güvendiğim kişi kedim Tomris olurdu.
- Tomris bile bir şeylerin farkına varır, yaş mama sayısında artış talep ederdi.
O ‘bakanlar’ hep olacak
“Şarkılarımdan çok iç çamaşırım konuşuluyor” dedi Aleyna Tilki.
“Bu hayatım boyunca yaşadığım tacizlerin devamı gibi” dedi.
Tabii ki aslolan ortaya konan iştir. Konuşulması gereken de odur.
Ama diyemiyorum ki bu kadar da iddialı giyinirsen bakarlar, daha fazlasını daha iddialısını beklerler...
Diyemiyorum ki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu...
Bu mesajın ardından bir ‘iddialı’ fotoğraf daha paylaşıp “Yeni şarkımı dinledikçe neler hissediyorsunuz” diye sordu Aleyna.
Aslında soru sormuyordu, yaptığı iş yerine giydiği kıyafeti konuşanlarla ‘dalga geçiyordu’ Aleyna.
Fakat...
Dünyanın düzeni maalesef böyle be Aleyna!
Kadını da erkeği de yok üstelik bu işin.
İsteyen tayt giysin, isteyen etek, isteyen mayo, bikini ile çıksın sahnesine, bize ne! Ama bunu yapan ‘satın almalı’ gelecek tepkileri.
Çünkü o insanlar hep olacak.
◊ Şarkına değil sana bakan...
◊ Emeklerine değil, kıyafetlerine dikkat kesilen...
◊ Sesini değil, dekolteni önemseyen bir kitle dünyanın neresinde olursan ol hep var olacak.
Bu tipleri sınıflandırmayın
Konserlerde sahneye yabancı madde fırlatanları düşünüyorum.
Şu sınıflandırmalara karşı çıkıyorum:
◊ Eğitim düzeyleri düşük.
◊ Tek eğlenceleri bu.
◊ Arkadaş ortamı denen bir mevzudan habersizler.
◊ Hayatlarında hiç sosyalleşmemeler.
Size çok açık söyleyeyim ki hiç alakası yok!
Sahneye su şişesi atan, müzisyene lazer tutan, küfür eden, saldırmaya kalkan, cep telefonu atanlar yukarıda saydıklarımın tam tersi tipler.
Zaten canımı da bu durum sıkıyor.Her şeyin farkında olabilen, sosyalleşmenin ‘âlâ’sını yaşayan, eğitimleri de gayet iyi olanlar yapıyor bu ‘vandallığı’.
Ümitsizliğe de o sürüklüyor beni.
Paylaş