Tanıdınız mı bu yüzleri?

Nero çok hareketli diye kurşunların hedefi oldu. Kont havlıyor diye vuruldu.

Hatay’da bir ‘ruh hastası’, Goldi isimli köpeği yaraladığı için gözaltına alındı. Serbest kalınca ilk işi Goldi’yi öldürmek oldu.

Sütlaç adlı kedi evinin neşesiydi, pompalı tüfekle aldılar canını.

Sisi, yavruları Paşa ve Tosun ile birlikte çöp konteynerinde bir poşet içinde ölü bulundu.

Son olarak Diyarbakır’dan geldi vahşet haberi. ‘Büyü yapmak için’ bir kedinin ayaklarını kesmişlerdi.

Öldü dün...

Ne istersin senden güçsüz bir canlıdan?

Havlaması rahatsız etmez seni, bahane bulma. Senin yüksek sesle konuşman da bazen bizi rahatsız ediyor.

Miyavlaması canını sıkmaz, uydurma. Bazen senin karnından konuşman da bizim canımızı sıkıyor.

Kucağına atlaması, yalaması iğrenilecek bir şey değil, abartma. Bazen senin de toplum içinde yaptığın hareketler bizim midemizi bulandırıyor.

Sucuk yedi diye tekmelenmez hayvan, hadi oradan. Eğer çalmak diyeceksek adına, onun çaldığı altı üstü bir dilim sucuk. Bazen sen de çalıyorsun karşındakinin vaktini, umutlarını, parasını, kariyerini. Bazen de hayatını!

Yani bu yüzler tanıdık.

Bazıları şimdi yaşam savaşı veriyor.

Çoğu ise göçtü gitti başka diyarlara.

Bizden kurtuldukları için mutlular belki...

Bu yüzler tanıdık.

Hiç unutmayalım bu yüzleri.

Sesleri çıkmıyor, dertlerini bize anlatamıyorlar diye yaşam haklarını aldık ellerinden.

Bu yüzler çok tanıdık...

İnsanlığımızdan utanmamızı sağlayacak bir tablo bu.

Sözde adamların sözde gurur tablosu.

Bu yüzler öyle tanıdık ki;

Her baktığımda 1.5 yaşındaki kedim ‘Tomris’i görüyorum.

Benimle bu günleri severek geçirdiği için minnet duyduğum Tomris’i.

Sonra evin içinde onu arıyor, bulunca sıkıştırıp öpüyorum. Hadi diyorum, Tomris hadi...

Gidelim buralardan.

Ben seninle bir hayatı paylaşmaktan çok mutluyum. Ya sen?”

Alkışlar Trabzon Emniyeti’ne

Bu sloganı bulan Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nü tebrik etmek lazım.
Trabzonlulara öyle güzel seslenmişler ki...
“En ucuz trafik cezası 108 TL. Cezaya vereceğiniz para ile 2 kilo hamsiyi yanında tüm olmazsa olmazlarıyla alıp afiyetle yiyebilirsiniz. Ceza yemeyin hamsi yiyin” diyorlar.
Trabzon Emniyet Müdürü Metin Alper’i, İstanbul’da Trafik Şube’nin başında olduğu zamanlardan tanırım. Vakfıkebir ekmeğinin fiyatını bilecek kadar halktan...
“Ceza yerine hamsi yiyin, yazık cebinizden çıkacak ceza parasına” diyecek kadar babacan. Karadeniz insanı devletini dinler.
Hamsi satışlarında patlama, ceza oranlarında düşüş olacağına eminim.

Anne mantısını buldum

Mantı, yapılması zor ama ulaşılması en kolay yemeklerimizden. Her mahallede iki tane, her caddede beş tane, her semtte sayısız mantıcı var artık.
Mantıcı istilasına uğrayan semtlerin başında da Cihangir geliyor.
Ama onca mantıcı arasından ‘Cihangir Mantıcısı’ sıyrılmayı başarmış. Çünkü fabrikasyon değiller. Çünkü işin başında Ankara’dan İstanbul’a gelen ve işi çok iyi bilen Kumru Hanım var.
Çünkü kadın emeğine güvenen Kumru Hanım dükkanında sadece kadınları çalıştırıyor.
Bir yanda mantı açan çalışanlar, bir yandan da zeytinyağlıları ve etli ev yemeklerini hazırlıyor.
“Şimdi kapalıdır gidemem, eve söylesem de gelene kadar soğur” diyorsanız, güzel günler için bir köşeye not edin burayı.

Bize ‘Lilith’ ile gelme

Bakın biz bir şeyi atlıyoruz;
Biz uzağız öyle mitolojik olaylara.
Lilith, ‘şeytanın ortağı olayları’ falan ters bize.
Lilith, kötülüklerin anası diyenlere; ‘hadi oradan’ deriz biz.
“Lilith ölümsüzdür, binlerce erkek çocuğu vardır” diyenle “He he başka?” diye mavra yaparız.
“Lilith kadın-erkek eşitliği için savaşıyor, ilk feminist o” deyince birisi; “Yahu ne alakası var feminizm ile Lilith’in!” deriz. Bir “Supernatural” havasında başlayan “9 Kere Leyla” adlı filmi sonuna kadar ve evet tek seferde seyrettim.
Bana kalan; Demet Akbağ, Haluk Bilginer ve Fırat Tanış’ın muhteşem oyunculukları... Ve...
Hikayeleri ayrı bir dizi ya da film yapılabilecek iki sağlık çalışanı oldu. Gerisi koca bir olmamışlık. Üzgünüm. Sevmedim.
Puanım: 10 üzerinden 4.7