Paylaş
Gecenin baştan sona özel olmasını istemiş belli ama buna gerek yoktu.
Evlilik teklifinde yapılan sürprizi, kral dairesinin kapatılmasını, Sakiler grubunun davet edilmesini...
Her şeyi anlarım.
Ama...
Evlilik teklifi etmeye başkasının arabasıyla gitmeyi anlayamam.
Ne gerek var?
Araban mı yok?
Gitsene kendi arabanla.
Kostüm değiştiren mekan
Tayfun Topal’ın Ginza’sı zaman geçtikçe farklı bir yer haline geliyor.
Diyelim ‘Ginza’da 20:00 gibi yemeğe oturdunuz.
Sohbet muhabbet falan harika...
Saat 23:00 gibi bambaşka bir mekanla karşılaşıyorsunuz.
Restoran dakikalar içinde kılık değiştiriyor.
O yemek yediğiniz yerden eser kalmıyor...
“Ben nereye geldim”, “Burası neresi”, “Millet ne ara ayakta dans etmeye başladı”, “Neler oluyor” diye düşünürken kendinizi de ayakta ‘sağa-sola’ sallanırken buluyorsunuz.
Asya mutfağı ile başlayan gece ağırlıklı olarak ‘afro-house’ müziklerle devam ediyor. Kısaca Ginza, yemekten sonra mekanı terk etmek isteyenleri yakasından tutup çeken bir yer olmuş.
Bana göre onların alametifarikası, mekan mekan gezme işini bitirmeleri...
◊ Trafiğin en yoğun olduğu saatte mekan değiştirmek...
◊ Başka yere gitmek için kapıda beklemek...
◊ Yeni bir mekana alışmak için verilen çaba...
◊ Garsonlatanışma, derdini anlatma uğraşları falan...
Zaten hep büyük sıkıntıydı bunlar.
Survivor’ın Alain Delon’u mu oldun sen?
Survivor Mert Öcal adanın paylaşılamayan erkeği olmuş. Adada resmen Alain Delon muamelesi görüyormuş...
Adada Sude, dışarıda Makbule diye biri arasında kalmış. Nisa, Makbule tarafında olup Sude’ye “Dikkat et, Mert’in sevgilisi var” falan diyormuş.
Bakın siz şu olana bitene...
◊ Nisa’ya birilerinin, ‘böyle işlere karışma, araya girme, günün sonunda kötü sen olursun’ demesi...
◊ Sude’yi en yakın arkadaşlarının kendini çok kaptırma diye uyarması...
◊ Bana da birilerinin “Makbule kim” anlatması gerekiyor.
Sahte yüzük almayan
Herkes bir yüzük uzmanı! Herkes fotoğraftan yüzük fiyatı toto oynuyor. ‘Gerçek mi değil mi’ tartışmalarında herkes en üst perdeden cevap veriyor.
Tabii ki bu konuşanların yarısı ‘bilmiyorum’ diyemeyen tayfa, sallıyorlar yani.
Diğer yarısı da ‘sahte yüzük’ mağduru.
Hayatlarının bir döneminde mutlaka sahte yüzükle kandırılmışlar.
Bu mağdurların sözlerine inanırım ben...
Çünkü onlar gerçek sandıkları yüzüğün sahte olduğunu öğrendikleri andan itibaren ‘bir daha bu tufaya düşmeyeceğim’ yemini etmişlerdir.
İşin tüm sırlarını öğrenmişlerdir.
Haklarıdır yani konuşmak.
İşte bu yüzden ‘mağdurun’ sözüne inanırım ben.
Gözlerim kanadı
Hakan Meriçliler magazincilerle sohbet ederken ayakkabıları dikkatimi çekti. Röportaj sırasında anlamıyorsunuz ama o görüntüyü tekrar tekrar izleyince acı gerçek şak diye karşınıza çıkıyor. Bildiğimiz topuklu ayakkabı bu. Ama kadınlar için falan değil!
Erkeklere özel yapılmış.
Nereden baksanız 3-4 cm’lik bir topuğu var.
Meriçliler, “Bu Flamenko ayakkabısı, ben çok severim Flamenko’yu” demiş. “E o zaman dans ederken giy” diyesim geldi...
Lütfen...
◊ Ne var yani ben de giyerim...
◊ Ayrımcılık yapma...
◊ Kadının her giydiğini erkek de giyer...
◊ Yıl kaç olmuş halen buna mı takılıyorsun demeyin! Olmaz kardeşim!
Bazı şeyler bırakın kadınlara özel kalsın!
Erkeklerde topuklu ayakkabı da neymiş.
Paylaş