Paylaş
Burası Sıraselviler Caddesi’nin başında, Cihangir’e inen yolda bulunan bir seyahat acentesi.
Tek odalı acentenin camında Arapça yazılar var.
Düzenledikleri turlar, günlük veya haftalık kiraladıkları evlerle ilgili bilgiler yazıyor.
Altında ise bir not:
Covid19 Test...
Gözüme çarpan Covid-19 yazısını görünce, elimdeki poşetlerle dükkana daldım.
“Testi burada mı yapıyorsunuz?” diye sordum.
Dükkandaki iki masadan birinde oturan hanımefendinin cevabı netti:
“Evet.”
Biraz daha detay isteyince, başladılar anlatmaya:
“4-5 saatte sonucunuz çıkıyor, sonra da bilet satışınızı yapıyoruz.”
Testi kimin yaptığını ve fiyatını sormak için acente görevlisinin cümlesini yarıda kestim.
“Dükkana bir arkadaşımız geliyor, PCR yani sürüntü örneklerinizi alıp anlaşmalı olduğumuz yere (!) götürüyor. Testin ücreti 450 lira.”
Yani izbe bir dükkana gidip “Test yaptırmak istiyorum” diyorsunuz, kim olduğunu, nereden geldiğini bilmediğiniz biri gelip Covid-19 testi yapıyor ve yine bilmediğiniz bir yere götürüyor.
Ücret ise Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği 250 liralık tavan fiyatın üstünde. 450 lira!
Osmanbey civarında dolaşan ‘Covid testi hanutçuları’ olduğunu, turistleri test yapılacak yerlere götürüp ‘komisyon’ aldıklarını duymuştum.
Ama İstanbul’un göbeğinde, Taksim’de bir acentede test yapıldığını ilk defa gördüm.
Tezgahı öyle güzel kurmuşlar ki, içeriye giren müşteriden şüphelenirlerse, “Testi biz yapmıyoruz” deyip susuyorlar.
◊ Peki Covid-19 pozitif olmayan biri o ortamda virüsü kapabilir mi?
- Evet!
◊ Test için nereden geldiğini bilmediğiniz o çubuklar daha önce başkasında kullanılmış olabilir mi?
- Evet!
◊ Sonuçlar üzerinde oynanıp pozitif kişiye negatif raporu verilebilir mi?
- O dükkanın halini gördükten sonra maalesef buna da evet!
Ne yapsın Sağlık Bakanlığı?
Ne yapsın İçişleri Bakanlığı?
Hangi biriyle başa çıksınlar?
Burada iş bizlere düşüyor.
Söylemeye bile gerek yok aslında ama hastanelerde ve Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilmiş sağlık kuruluşları haricinde hiçbir yere Covid-19 testi yaptırmamak gerekiyor.
Telefonunuzu kimseye vermeyin
Korona ortalarda yokken bile, telefonuma başkası dokunsun istemezdim.
İçinden geçtiğimiz şu dönemde bu kararın ne kadar doğru olduğunu fark ettim.
Son olarak koronavirüse yakalanan ve uzun süre bu virüsle mücadele etmek zorunda kalan Irmak Ünal örneğini gördük.
Ünal, virüsü telefondan kaptığını söyledi.
Bir virüsü nereden kaptığımızı bilmemiz her zaman mümkün değil ama telefondan virüs kapmak mümkün.
İşin kötü tarafı, maske, mesafe, hijyen gibi tedbirlere alışmış olsak da ‘telefon alışverişine’ engel olmak zor.
Bir şekilde aklımızdan çıkıyor ve başkasının dokunduğu telefona dokunuyoruz.
Peki ne yapmalıyız...
◊ Telefonumuz özelimizdir, kimse dokunamaz anlayışını...
◊ Telefonumuzu illa birine vermek zorundaysak, geri alır almaz temizleme alışkanlığını...
◊ Başkasının telefonunu aldıysak ellerimizi derhal dezenfekte etme huyunu...
BENİMSEMELİYİZ.
İlber Hoca’ya bu yapılır mı!
İlber Ortaylı’nın yüzü olduğu YouTube programı “Bi Sorum Var!” tam gaz devam ediyor. Şu günlerde iyi de geliyor aslında.
Çünkü çocuklar İlber Hoca’yı köşeye sıkıştırmaktan büyük keyif alıyor.
O keyif biz izleyenlere de geçiyor. Programın son bölümünde, 7 yaşındaki Sedef, büyüyünce çalışmayacağını, ‘YouTuber’ olacağını söyledi.
Ve İlber Ortaylı’ya YouTuber Enes Batur’dan bahsetti.
E haliyle İlber Hoca tanımadı Enes’i.
Tatlı bir kahkaha patlattı İlber Ortaylı.
Vallahi izlerken ben de aynı kahkahayı patlattım.
Ve içimden dedim ki;
‘Yaaa İlber Hoca, nasıl oluyormuş her soruyu cevaplayamamak!’
Paylaş