Paylaş
Dora Magazin, Arşipel Balıkçısı’nda son zamanlarda gördüğüm en tatlı şehre dönüş partisini düzenledi.
Parti dediğime bakmayın, Arşipel’in o füsunkâr ortamında, arkadan çalan hafif müzikler eşliğinde birbirlerini uzun zamandır görmeyenlerin sohbeti vardı masalarda.
Benim masamda Tayfun Topal, son zamanlarda İstanbul’un neredeyse çoğu yerinde sahneye çıkan Seda Mete, Ömür Gedik ve birkaç arkadaş daha vardı. Yuvarlak masa etrafında toplanıp...
‘Nasıl geçti bir çırpıda canım yaz...’
Geyikleri yaptık.
Ömür Gedik ile Magazin Konseyimizi konuştuk, Seda Mete ile ‘ne olacak bu müzik dünyasının hali’ mavraları yaptık, Tayfun Topal ile İstanbul’un mekânlarını masaya yatırdık.
Öyle konuşmuşuz ki gecenin sonunda davetin en çok konuşan, en çok gülen masası olarak kendimizi seçtik.
Gecenin mimarları Dora Magazin’in sahipleri Ceren Ağca ve kızı Hira Güngör’dü.
Kadın eli değen işlerin bir başka olduğunu hep söylerim ve hiç yanılmam. Yine yanılmadım. Bundan sonra tüm davetlerinize yazın beni. Muhakkak geleceğim.
Böyle olmaz
Zakkum grubunun şarkılarını dinlemediyseniz bir kulak vermenizi öneririm.
Farklılar.
Çünkü müzisyenler.
Duygularını iliklerinize kadar yaşatıyorlar size.
Şanlıurfa’da bir dernek, Zakkum’un anlamı ‘cehennemde yetişen ağaç’ demektir diye 10 Eylül’de düzenlenecek konserin iptal edilmesini istedi.
Ah be kardeşim şimdi size ben nasıl laf anlatayım?
Bir müzik grubuna takmak nedir, isminden bir anlam çıkarmak nedir, insanların aklına böyle olmadık şeyler sokmak ne manasız bir iştir?
Neyse bakın kardeşim...
Böyle bir yere varma şansınız yok sizin.
Her yaş!
İnsanları yaşlarıyla vurma saygısızlığını yapan gördüğüm anda koşarak uzaklaşırım oradan.
Böyle bir yazı okuduğum anda buruşturup atarım hemen...
‘50 yaşındaki bilmem kim’li manşetlerden buz gibi soğurum aniden...
Hande Ataizi’ne sormuşlar geçtiğimiz gün.
O da ‘her yaş ayrı bir tecrübe’ diye cevap vermiş.
Aynen böyle işte.
Senin her yaşın bir tecrübe aslında. Yaşlanmıyorsun yaş alıyorsun, rütbe takıyorsun omuzlarına.
O yüzdeni yaş ile aşağılama, yaşı kullanarak kahkaha atma, bunu bir silah olarak kullanma alışkanlığımızı bırakalım.
Tembel tatilci
Bir araştırmada okudum. Türkler ‘tembel’ tatilci sınıfına giriyormuş.
Pek genellemek istemiyorum ama ben öyleyim sanırım...
Kıpırdamadan yatan.
Havuz başında havuza girmeden duran.
Sahilde müzik dinleyip tembellik yapan ‘can sıkıcı’ bir tatilciyim ben.
Aynılarını yaptım bu yaz. Pek de bir yere gitmedim. Düşünün en son temmuz ayında 3-4 günlüğüne Alaçatı’ya gitmiştik.
Stay Warehouse gibi bir huzur yuvasında kalıp akşamları yemek yemeye gittik sadece.
Bence tembellik ile sıkıcılığı ayırmamız lazım.
Tembeliz diye keyif vermiyor da değiliz... Tatil arkadaşlarım hep keyif almıştır benden.
Bu sene de öyle oldu.
Tembel tatilci, havuz başında suya girmeyeceğim diye direnirken havuza atılırsa gizli gizli keyif alır.
Uyuyacağım dediğinde yanındaki tarafından uyutulmazsa bıyık altından çok pis bir keyif gülüşü yapar.
Kulaklığı takıp müzik dinleyeceği zaman yanındakinin ‘çok ayıp’ bakışını görünce naz yapsa da hemen atar kulaklığı çantaya.
Paylaş