Paylaş
Bu açıklama sonrası bazı sanatçılar sosyal medyadan tepkilerini dile getirdi.
Sanatçılar haklı mı?
Evet, haklılar.
AMA...
Ortada büyük bir yanlış anlaşılma var.
Gelin bu yanlış anlaşılmaları ve kafalardaki soru işaretlerini giderelim...
Kültür Bakanlığı ‘Müzik Susmasın’ diye bir proje başlattı. Bakanlık susmasın derken kabine neden müziği sustursun...
Aslında müzik susturulmuyor sadece pandemi önlemleri devam ediyor.
Bu müzisyenler için yeni bir darbe değil mi?
21.00’de mekanlar kapanıyor açıklamasından sonra neler dendiğini hatırlayın.
“Saati 22.00 hatta 23.00 yapın. Hiç değilse bu yazı böyle geçirelim” deniyordu.
Şimdi saat 24.00’e çekildi.
Aslında amaç sektöre ‘nefes’ aldırmak ama bu tam anlatılamadı.
Bundan sonra böyle mi olacak yaz-kış müzik 24.00’de kesilecek mi?
HAYIR!
Burada bir kafa karışıklığı olduğuna katılıyorum.
Ancak, bu kademeli açılmanın bir parçası. Eylül sonrası herkes istediği saate kadar müzik yapabilecek...
Yani 1 Temmuz sonrası restoran
ve kafeler
ruhsatlarına göre açık olmayacak mı?
Ruhsata göre açık kalabilirsiniz kararı geçen yaz alınmıştı. Sonrasında hepimiz olanları gördük.
O yüzden ruhsat saatine göre açık olma kararı son kabine toplantısında alınmadı.
İki sene öncesine dönebilecek miyiz?
Aşı olmayan arkadaşlarımızı ikna edersek, biraz kendimize zaman verirsek ve bu yazı da atlatırsak, evet!
Eylülden sonra tıpkı iki sene önceki gibi isteyen sabahlara kadar eğlenecek isteyen erkenden evine dönecek...
Bir kadın yakalanırsa!
Eğer ki bir kadın makyajsız yakalanırsa... Buna önce ve en çok hem cinsleri sevinir...
“Al işte gördün mü ben sana çirkin bu kız diyordum”cular türer...
WhatsApp gruplarında partiler yapılır... ‘Şuna benziyor buna benziyor’ diye sosyal medyada dalga konusu olur... Eğer ki bir kadın kilo almışsa...
‘Sen bana kurban ol be! Bak ne hale gelmiş’ diyenler canımızı sıkmaya başlar...
Hemen ‘klasik çayı ödem çayı diye yutturmaya çalışan’ uyanıklar çıkar ortaya...
Buzdolabını açın, ürünümüzü yağlarınıza sürün ve mucizeyi görün diyen fırsatçılar ortalığa saçılıverir...
Sohbet masalarında hemcinslerini yersiz esprilere konu edenler keyif meyif bırakmaz...
Magazinde son bir haftanın en’leri
∆ En istemem yan cebime koy’cu: Aleyna Tilki
∆ En anlayıp da anlamazlıktan gelen:Demet Akalın
∆ En melankolik olanı:Hadise
∆ En hep ben konuşulayım’cı: Seren Serengil
∆ En görüp de görmezlikten geleni:Kibariye
∆ En liseli aşık: Sıla
∆ En hızlı ilişkiye başlayanı: Uraz Kaygılaroğlu
∆ En çok değişeni:Tarkan
Bir yaratıcılık hikâyesi!
Bodrum’da ‘Pandemi’ adında bir restoran var. Geçen yaz koyulan bu mekan ismini ısrarla değiştirmiyorlar.
Belli ki mekanın ismini bulmak için çok emek harcanmış. Haftalarca, aylarca düşünülmüş.
Yuvarlak masa etrafında koca bir ekip kafa patlatmış.
Ve günün sonunda bu yaratıcı isim ortaya çıkmış.
İddia ediyorum, pandemi bittikten sonra, kimse pandemi diye bir kelime duymak istemeyecek...
Adı ‘karantina, pandemi, aşı, virüs, varyant’ olan mekanlara kimse ayak basmayacak... Tabelanızın önünden geçerken, insanlar gözlerini kapatacak...
Rihanna’yı, Jennifer Lopez’i sahneye çıkarsanız bile adı ‘pandemi’ olan yere müşteri gelmeyecek... Bunu neden anlamıyorsunuz? Ayrıca pardon ama pandemi ismi biraz vizyonsuzluk barındırmıyor mu?
Yeme bizi Aleyna
Çok akıllı kadın Aleyna Tilki.
Eurovision söylentileri çıkınca hemen bir açıklama yaptı ve ‘katılmam’ dedi genç starımız.
Açıklamasını da, “Türkiye’yi lokal bir şarkıcı olarak değil global bir isim olarak temsil etmek isterim” diye yaptı.
Atladığı bir nokta var Aleyna’nın... Eurovision’un olmazsa olmazlarındandır ‘lokallik’...
Müziğinde, büyüdüğün topraklardan esintiler olursa hakkını verirsin yarışmanın...
Hele ki, hem lokal hem de global olursan kazanmakla kalmazsın son yıllara damga vuran isim olursun... O yüzden Aleyna, katılırsak Eurovision’a ve sana teklif gelirse düşünmeden kabul et... Global olma demiyorum ol ama yerelliğini asla kaybetme...
Dünyanın en iyi yapımcılarıyla çalışsan bile onları ‘lokalliğin’ gücüne inandır...
Paylaş