Paylaş
Elbette saygımızı göstermeyi sürdüreceğiz.
Fakat biraz olsun normalleşmeye çalışmak, azıcık da olsa unutmak demek değildir...
Ne yapacak sahneye çıkanlar?
Onların orkestraları ne olacak?
Onların aileleri mesela?
Peki ya mekâncılar, garsonu, komisi, temizlik işçisi...
Bana ne onlardan demekle kapanmaz ki bu konu...
Böyle olaylarda müzik sektörü etkileniyor ilk...
Artık gerekeni de yapıyorlar zaten...
Üstelik vakit kaybetmeden yapıyor ve kapatıyor kapılarını.
O yüzden zamanı geldiğinde onların da iş yapmasına izin verilmeli. Toplum vermeli önce o izni.
Öyle taşlamak, suçlamakla olmaz.
Mesela Jolly Joker’ler çok güzel bir kampanyayla açacak kapılarını. Açılış tarihi 3 Mart olacak. Ve satılan her biletin 10 lirası afet bölgelerine yardım için gönderilecek.
6 ayda 6 milyon liralık bir destek anlamına geliyor bu.
Kimse eskisi gibi umursamazca eğlenmeyecek zaten.
Bu yas içimizin bir yerinde uzunca bir süre devam edecek.
Ama ricam kapılarını açacak olan mekânları, sahneye çıkacak olan isimleri, o mekânlara gidenleri linçlemeyelim.
Bu normal, eski normallere benzemeyecek zaten, kimsenin şüphesi olmasın.
İnsanlık sınıfları
Yüzde yüz insanlık;
Yıkıntıların arasından uzanan bir insan eliyle içi umut dolanlar...
Molozların arasından kafasını çıkarmış, çaresizce etrafı izleyen kedi ve köpeklere yüreği sızlayanlar...
Yardım için ülkemize gelen yabancıların çalışmaları karşısında duygulananlar...
Çocuklar için enkaz üzerlerine bırakılan balonları görüp gözyaşlarını tutamayalar...
Elinden geldiğince bir kişinin bile olsa ihtiyacını karşılamak için destek olanlar...
Haberi alır almaz yardımlarını sırtlarına yüklenip bölgeye koşanlar...
Yüzde yüz insandır.
Yüzde 50 insanlık;
Daha üçüncü günden ‘tamam çok üzülüyorum ama artık normale dönmem lazım’ diyeler...
Gittiğim mekânı acil paylaşmalıyım diye düşünenler...
Ekranda linç edecek isim arayıp gündeme gelme peşinde olanlar...
Yüzde 50 insandır.
Yüzde 0 insanlık;
Tamam yaşandı bitti bana ne yahu diyenler...
Müzik dinlemek bizim de hakkımız niye mekânlar kapandı ki diye düşünenler...
Yerim içerim, gezerim bunu da herkese gösteririm zihniyetinde olanlar...
Yardım eder gibi gözükürken asıl amaçları instagram ‘hikâye’ bölümünü doldurmak olanlar...
Kusura bakmayın yüzde 0 insandır.
Sürecin çakalları
Deprem fırsatçılarını da gördük bu süreçte.
Her krizde olduğu gibi krizi fırsata çevirmek isteyenleri.
Battaniye fiyatını 4’le çarpanları...
Bebek mamalarında fahiş artışlar yapanları, ısıtıcıları olmadık fiyatlara satanları.
Çaydı, çorbaydı zam üzerine zam yapanları.
Hatta ‘depremzedeleri hayatta tutan protein tozu’ diye bir reklama bile şahit oldum ben.
Bunu da gördü bu gözler.
Baksanıza vicdana...
Cebini doldurmak için protein tozunu bile kullanmaya kalkabiliyor.
Eğer alan olduysa, eğer ki bu düzenbazlığa inanan çıktıysa...
Eğer ki cidden kandırmayı başardıysanız insanları...
Umarım kazandığınız o paraların hayrını görmezsiniz.
Payımıza düşeni alalım
Büyük bir afet yaşadık.
Bu olaydan sonra değişmeye çalışalım.
Zor biliyorum ama deneyelim.
Eskisi gibi olmayalım...
İnanmadığımız şeylere inanmayı denemekle başlayalım...
Bakın kim bilir kaç hikâye yarım kaldı.Sabaha konuşuruz dediler, sabah olmadı mesela.
Kavga edip uyudular, kavga ile bitirdiler hayatlarını.
Elbet barışırız düşüncesiyle umursamadılar...
Mesele olmayan olayları mesele ettiler. Çözecek zamanları olmadı.
Mesela sevdiklerimize haydi sarılalım sıkı sıkı.
Mesela kıymetlilerimize ‘iyi ki varsın’ diyelim sıkça...
Mesela yan yana olduklarımıza ‘beraber daha çok yolumuz var haydi önümüze bakalım’ diyelim...
Takmayalım yani fani mevzuları, ağızlardan çıkan anlık sözleri, yapılan hataları.
Bizleri olgunlaştıracak son felaket olsun bu.
Paylaş