Paylaş
Tam kapanma öncesi yaşanan şehirlerarası göçün en büyük mağduru Bodrum oldu. Bölgenin nüfusu 500 bine çıktı. Rakam, bu mevsim için ‘olağanüstü’.
Hem de öyle böyle değil, tedbir gerektirecek, panik yaptıracak cinsten bir durum bu.
Eminim gidenlerin büyük kısmı yaz sonuna kadar dönmeyecek.
Bu yüzden Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras isyan etti. “Dolduk, taştık, yeter!” dedi.
Kısa süre sonra da belediyenin sosyal medya hesabından çok ‘imalı’ bir paylaşım yapıldı.
Nüfusun 6 bin olduğu dönemden Kadir İnanır’lı bir fotoğraf paylaşıldı.
Kadir İnanır, Türkan Şoray’la birlikte oynadığı “Bodrum Hakimi” filmi için ilçe girişinde poz vermiş.
Elleri cepte, gömleği ise son düğme kalana kadar açık.
Nasıl da yakışıklı...
Nasıl da güler yüzlü...
Ve arkasında koca bir ‘BODRUM’ tabelası.
Nüfus 6 bin...
O zamanlar ters orantı varmış Bodrum’da.
Nüfus az ama huzur bir o kadar fazlaymış.
Eskiyle yeni kıyaslaması yapınca en can acıtan karelerin sahibidir şüphesiz Bodrum.
Öyle hızlı ‘beton istilası’na uğramıştır ki, kimse ne olduğunun farkına varamadan eskinin üstü çizilmiştir.
O yüzden Kadir İnanır’lı bu fotoğraf, eskilere pek takılıp kalmayan beni bile hüzünlendirdi.
Bu büyülü yerin o dönemlerini görmemiş, yaşamamış olsam da, çok isterdim Bodrum’un eskisi gibi olmasını.
Seviyorum böyle fotoğrafları
Uzun aradan sonra tekrar ortaya çıkan fotoğraflardan biri de Ahmet Kaya’nın gençliğine ait.
Çok değişmiş Ahmet Kaya...
Gençliği ile yaş aldıktan sonraki hali arasında büyük fark var.
Fotoğrafın nerede, ne zaman çekildiği bilgisi yok.
Ama muhtemelen 17-18’li yaşlarda o zaman sanatçı. Yüzündeyse ‘inceden’ bir tebessüm...
Nedendir bilmem ama bu hafta karşıma çıkan en güzel iki şey oldu Kadir İnanır ve Ahmet Kaya’nın fotoğrafları.
Tersine beyin göçü
Fransa’da aldığı eğitimden sonra orada kurduğu düzeni bırakıp Türkiye’ye geldi Özlem Posbaşoğlu.Fransa’da aldığı eğitimden sonra orada kurduğu düzeni bırakıp Türkiye’ye geldi Özlem Posbaşoğlu.“Bildiklerimi ülkemde uygularım, bir işe yarayacaksam ülkemin insanının işine yararım” dedi. Ve ‘Imperial’ markasını kurdu.Kimseyi tanımıyordu, şimdi çevresi en geniş insanlardan biri.Türkiye’deki sektöre çok uzaktı, şimdi sektörün önde gelen isimlerinden biri.Bir şubesi bile yoktu, şimdi, Türkiye’nin farklı noktalarına yavaş yavaş yayılıyor.Zayıflama konusunda öyle ince eleyip sık dokudum, öyle fazla sabrettim ki...Sonunda dayanamadım ve Özlem Hanım’la tanıştım.Özlem Posbaşoğlu, yeni nesil bir zayıflama yöntemi uyguluyor; vücuttaki yağları buzla kırıyor. “Öyle şey mi olur, hani egzersiz, hani diyet” demeyin.Siz seans sonunda ‘santim santim’ inceliyorsunuz evet ama yiyip içtiklerinize dikkat etmezseniz giden yağları kısa sürede geri alırsınız.Yani egzersiz yine önemli.Diyet yine gerekli.Ama kabul edelim, birçoğumuzun o gitmesi zor olan yağlarla başı belada. İşte Özlem Hanım burada giriyor devreye. Yarın öbür gün bir kitap yazacak olsa, “İstersen Olur”, “İşine dört elle sarıl”, “Tek başına da yaparsın”, “Siz hepiniz ben tek” gibi isimlerden birini koymalı Posbaşoğlu...
Otellere akın
Otellerin çoğu tam kapanma için kampanyalar yaptı.
Bu kampanyaların en revaçta olanı “fazla kal az öde” tarzı indirimler.
Yani ‘18 gün kalıp 15 gün’ ücreti ödemek gibi.
Fakat bazı oteller bu kampanyaları öyle çok gözümüze soktu ki, gidecek olan bile inanın vazgeçti.
◊ 18 gün kalıp 15 gün ödeyelim tamam ama abartma...
◊ Yarım pansiyon fiyatına ultra her şey dahil konaklayalım anlaştık ama sakin ol...
Bu reklamlar her yerde karşımıza çıkınca; “Parası olana kapanma yok” gibi sözler duydum sağda solda.
E haksızlar mı?
Kampanyalarını insanların gözlerine sokmayan oteller, şu an çok kârlı bir dönem geçiriyor.
Çünkü tanıtımlarını akıllıca yaptılar. Örneğin Antalya ve Sapanca’da otelleri bulunan NG Hotels. Grubun Sapanca’daki NG Enjoy adlı otelini ziyaret ettim geçenlerde.
Öyle tatil için falan değil.
1 gece kalıp döndüm sessizce.
Yani ne uçsuz bucaksız ormanlık alanında yürüyüş yapabildim ne de o ünlü masajlarından faydalandım.
Ama güvenli ve lüks bir otel
inşa etmiş Erkan Güral.
Lobide maskesiz gezme şansınız yok.
Çünkü görevliler sık sık maske uyarısı yapıyor. Kalabalıkla haşır neşir olma gibi bir durum da söz konusu değil. Çünkü geniş alanda pek fazla insanla yan yana gelme şansınız yok. Eğer göç edenlerden olsaydım, şu dönemde ne Antalya’yı ne Bodrum’u, muhtemelen Sapanca’yı tercih ederdim.
Paylaş