Kibariye böyle biri değildi

TDK’ya göre ‘yapışkan çamur’.
Peki çamur nedir?
TDK’ya göre ‘içine batılır duruma gelmiş toprak’.
Peki bunları neden yazıyorum?
Kibariye’nin kocası Ali Küçükbalçık eşini öyle durumların içine sokuyor ki...
Asla çıkmak mümkün değil.
Başka bir dünyada yaşıyor sanki Ali Bey. Paranın geçmediği, kendilerinin kral ve kraliçe olduğu ütopik bir dünya.
Her geçen gün eşinin markasına zarar verdiğini görmüyor.
Çiftin daha önce Almanya’ya gidip bir marketten alışveriş yaptıklarını ve tüm hesabı organizatöre ödettiğini duymuştuk. Şimdi de kuaföre gidip saçını yaptırmış Kibariye ve 4 bin 200 liralık ücreti ödememiş.
Ali Bey kuaföre “para ödemeyeceğiz bize sponsor olun” demiş.
Halbuki...
◊ Kibariye’yi kendine bıraksan hiç böyle olaylar yaşanmayacak...
◊ Yaptırdığı saçın parasını belki fazlasıyla ödeyecek...
◊ Yaptığı alışveriş sonrası bahşiş falan bırakacak hatta.
Ama önemli olan Kibariye’yi kendi haline bırakmak. Bırakın şu Kibariye’yi artık kendi haline.

Muhtarlar ayaklandı

Bizde adettendir.
Bir meslek odası ile ilgili konuşurken çok dikkat ederiz.
Çünkü ayaklanmaya çok müsaittir o meslek odaları.
Son ayaklanan ‘muhtarlar odası’ oldu.
Ataşehir’de açılan ‘The Muhtar’ adlı mekanın kapatılmasını istiyorlarmış.
Nedeni, ‘The Muhtar’ın eğlence mekanı olmasıymış.
İyi de sevgili muhtarlar.
Türkiye’nin her yerinde, ‘Kanatçı Muhtar’, ‘Kebapçı Muhtar’, ‘Tantunici Muhtar’, ‘Muhtar Ocakbaşı’ adında mekanlar var.
‘Ama onlarda eğlence yok’ falan demeyin...
Eğlence olanı, alkol satılanı, şarkı söyleneni de var bu mekanların.
Onları da mı kapattırmak istiyorsunuz?
Bırakın adınız insanların eğlendiği, şarkı söylediği, dans ettiği yerlerle anılsın, bunun ne kötülüğü var...

Ebru Yaşar bir tık haklı değil mi?

Sahnede giyilen iddialı ve mayoya benzeyen kıyafet tartışmasında tavrım belli. Yakışan, hakkını veren, çizgisi belli olan giyecek!
Burada kilit cümle ‘çizgisi belli olan’. Yani bugüne kadar farklı bir tarzda karşımıza çıkan biri, kalkıp sahnede böyle iddialı bir kıyafet giyerse, ‘ne oluyor yahuuu’ deriz.
Ebru Yaşar geçenlerde benzer bir açıklama yapmış. Atlamışım!
Aslında tam olarak da bunu söylemiş ünlü şarkıcı.
“Büyük sahnelerde güzel duruyor ama her sahnede, ufak etkinliklerde giyilince sanki bir tık özenti kalıyor” demiş.
E doğru.
Son verdiği Harbiye Açık Hava Konseri’nde hiç o toplara girmedi mesela Yaşar.
İddialı giyindi ama ‘kendince...’
Açık giyindi ama ’kendince...’
Sahne şovu yaptı ama ‘kendince...’
Her şeyin en sırıtmayanı ‘kendince’ olanıdır.
Ebru Yaşar, kazandığı parayı sahneye, kostüme, albümlerine harcıyor. 22 yıldır piyasada olduğu için sadece şarkılarıyla gündeme gelmek istiyor. Kıyafetle, dekolteyle, skandalla gündeme gelmek falan ona garip geliyor.
Empati yaparsak, bir tık haklı Ebru Yaşar...

Tamam sen ağasın, sen paşasın

Hafta sonu Formula 1 heyecanını yaşadık. Intercity Formula pistinin ‘içindeki’ her şey mükemmeldi. Ekip iyi çalışmış belli.
Ama!
Pist dışı büyük bir dertti.
Şaka değil 3-4 kilometrelik bir yolu yürümek zorunda kaldı yarışı izlemeye gelenler.
“Bittik, perişan olduk, çok yürüdük” diyenlerin isyanıyla konu kapanacakken Intercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak bir tweet attı.
Diyor ki Vural Ak...
◊ Sorumlu davranıp erken geleceksin paşam...
◊ Sıranı bekleyeceksin...
◊ Ederinin çok altında aldığın biletle her şeyi satın aldığını zannetmeyeceksin...
◊ Ayağına limuzin mi göndereyim...
Pes!
Siz bu kadar yukarıdan bakarsanız, seneye o değerinin altında sattım dediğiniz biletleri de satamazsınız.
İnsanlar tepkisinde haklı.
Çünkü yarışa gelen ünlüler ‘VIP lounge’ otoparkına araçlarını park edip 100 metre yürümeden girdiler içeriye.
Ama ‘VIP’ olmayanlar yürü babam yürü...

Rakamlarla Formula

◊ 3 gün boyunca İstanbul Park’a 200 bine yakın kişi geldi.
◊ Sırf pazar günü yarışı izlemeye gelenlerin sayısı 120 bindi.
◊ Formula 1 alanı Heybeliada büyüklüğünde, yani 2.22 milyon metrekare.
İşte bu kaosun nedenlerinden biri de bu rakamlar aslında.
Yoğunluk kontrolsüzlüğü getirdi.