Paylaş
Var.
Bunu söylemeye çekinenler var mı?
Çok fazla var.
Peki bu yaşadıkları ayrı ‘ev’lilikleri suistimal edenler var mı?
O da var.
2-3 sene önceydi sanırım.
Burcu Esmersoy, “Aynı evde yaşamak zor. Evlendikten sonra herkesin ayrı evi olmalı” demişti. Çok tartışıldı bu konu. Sonra unutuldu gitti.
Ta ki Fazıl Say ve Ece Dağıstan çiftinin açıklamalarına kadar.
Meğer onlar evlendikten sonra evlerini hiç birleştirmemiş.
Sevgili gibi yaşamaya, ayrı evlerde ‘özel’ alanlarının olmasına devam ediyorlarmış.
Hemen ‘bazı’ psikolog ve aile terapistleri çıktı ortaya.
“Taraflar bir arada yaşamazsa evliliğin tarzı değişir. Ait olma, sevilme, paylaşma olmadığı zaman sağlıklı evlilik olmaz” demişler...
Yahu arkadaşlar...
Amaç zaten o.
Amaç bazı dinamikleri değiştirmek.
Amaç ezber bozmak.
Bunu neden anlamıyorsunuz?
Siz uzmanların;
bugüne kadar gördüğü şiddetli geçimsizliklerin kaçı aynı, kaçı ayrı evde yaşıyordu?
Aynı evde yaşayan çiftlerin tamamında sağlıklı evlilik mi gördünüz?
Her gün beraber olan çiftler, o bahsettiğiniz ait olma duygusunu, sevgi transferini kusursuz yerine mi getiriyorlardı?
Tabii ki hayır.
Doğrudur, yanlıştır...
Tartışalım.
Ama böyle hayat yaşamak isteyenlere de karışmayalım. Bekleyip görme yolunu seçelim. Zaten emin olun bu bir ‘deneme’ şeklidir.
Zamanla muhakkak evler birleşecektir.
Fazıl Say ve Ece Dağıstan çevrelerindeki evlilikleri görüp bu kararı aldılar.
Baktılar, herkes boşanıyor, mutlu olan çift sayısı çok az.
Biz böyle deneyerek başlayalım, belki ‘sonsuz’ olur aşkımız dediler.
Zaten iki kişinin birbirine ‘sadakati’ tamsa
İster 2 evleri olsun ister 4...
Bize ne?
Yaş almak mı yaşlanmak mı?
“Yaş almak ile yaşlanmak arasında bir fark yok” demiş Şevval Sam...
Bal gibi de fark var Şevval Hanım.
Yaşlanmak, can sıkıyor, yaş almak, göğüs kabartıyor...
Yaşlanmak, ‘derin bir ah çektiriyor’ yaş almak ‘geç karşıma sana tecrübelerimi anlatayım’ dedirtiyor...
◊ Yaşlanmak, ‘dipsiz bir karamsarlık yaratıyor’ yaş almak ‘umut veriyor’...
◊ Yaşlanmak, ‘bizden geçti dedirtip sosyal
hayatı sıfırlıyor’ yaş almak ‘ her yaşın ayrı bir güzelliği var’ şarkısını söyletiyor.
◊ Yani ‘üslup’ çok mühimdir ve yaş almak ile yaşlanmak arasında çok fark vardır Şevval Hanım.
Minareyi çalmışlar ama...
Salı akşamı Karaköy’deki bir esnaf arkadaş aradı önce. “Müzik sesi var etrafta’ dedi.
Sonra Karaköy’de oturan bir arkadaşımdan mesaj geldi. Mesajda, “parti veriliyor” yazıyordu.
Sosyal medyada buldum aranılan suçluyu.
Bir otelin üst katındaki ‘Endam Karaköy’ adlı restoran, o ufacık kapalı mekanına müşterileri doldurmuş.
Masalar dip dibe.
Üstelik yasak olmasına rağmen müzik açık.
Millet ‘vur patlasın çal oynasın’ yani.
Saat ise gece yarısını geçmiş!
Madem kuralları çiğneyeceksiniz. müziği açmayın bari de kimsenin haberi olmasın.
Madem masaları dip dibe dizmişsiniz, müşterilerinize rica edin de sosyal medyada paylaşım yapmasınlar.
Siz minareyi çalmasına çalmışsınız ama kılıfına uyduramamışsınız.
Hazar Ergüçlü n’olur araya gir
Leyla ile Mecnun.
İtirazım var.
Sen Aydınlatırsın Geceyi.
Şeref Bey.
Ve daha birçok dizi ve film.
Onur Ünlü çok iyi bir yönetmen ve senaristtir.
Ama ‘DUR’ Onur Ünlü.
Lütfen dur.
O aklındaki işi rafa kaldır.
Dün, Onur Ünlü’nün stand-up yapacağını öğrendim. İnternetten yayınlanacak gösteriler ücretli olacakmış üstelik.
Ünlü, yönetmenlik ve senaristliğin dışında kendisini müzisyen, şair ve oyuncu olarak tanımlıyor.
Leonardo da Vinci’nin de ressamlığı dışında neredeyse bir düzine mesleği vardı.
Mühendisliği de ressamlığı kadar ‘ilham’ kaynağı oldu insanlığa.
Ama sorsanız sokakta kimdir diye ‘ressam’ cevabını alırsınız.
Ben Onur Ünlü için, iyi bir komedyen, şair, oyuncu falan demek istemiyorum.
Onur Ünlü iyi bir yönetmen ve senarist demek istiyorum...
O yüzden, tek bir alanda ilerlerse...
◊ Filmlerini çekip senaryolarını yazarsa...
◊ ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’ gibi filmler çekmeye devam ederse...
◊ Ve “bir insan her alanda başarılı olamaz ben stand-up işine girmeyeyim” derse...
Çok mutlu olacağım.
Not:
Onur Ünlü’nün stand-up gösterisine karşı olmamda, şu esprisinin payı büyüktür...
“Büyük kitapevlerinde niye sürekli müzik çalar?
◊ Romanlar böyledirler çalgısız yaşayamaz ölürler...”
Paylaş