Esas olan ‘kazıklanıyoruz’ Hıncal Abi

Ve “Esas unsur aldığın mal değil, komşundur (yani yanında hangi ünlü isimlerin olduğu)” diye eklemiş.
Evet, bazı mekanlarda lahmacun fiyatı zaten yıllardır belli. İsteyen gider istemeyen gitmez, katılıyorum. Ancak her sezon üç-beş mekan daha ortaya çıkıyor ve onlar da kafalarına göre fiyatlandırıyorlar lahmacunu.
Ben buna karşıyım. Çünkü onlar böyle yaptıkça, biz normal vatandaşların hareket alanı azalıyor.
10-20 liraya lahmacun yiyecek yer bulamıyorsun.
Hadi lahmacunu geçelim...
Ama su da mı Hıncal Abi? 8 litre suya 960 TL yazılır mı? Ben suya 960 TL verdikten sonra...
◊ Yanımda Jennifer Lopez otursun...
◊ Rihanna yemek yesin...
◊ Anthony Hopkins o eğlenceli dansını etsin...
Bana ne!
Cebimden o para çıktıktan, ben kazıklandıktan sonra kimin umurunda Rihanna veya Jennifer?
Peki hadi yeni bir sayfa açalım...
Adana kebabına yazılan 750 liralık fiyat normal mi?
Öyle normal Adana değil yanlış anlaşılmasın, altın tozlu bu Adana. Gramını bilmiyorum. 200 gram olsun ya da 300. Yahu hadi olsun 400!
“Ama altın tozlu yazıyor. Onu niye atladın” demeyin.
Altın tozunu gözünüzde büyütmeyin. Çin’den veriyorsunuz siparişi, 1 haftada kapınıza geliyor. Fiyatı da taş çatlasın 200-250 TL!
İçinden kilolarca Adana kebabına yetecek toz çıkar.
Ee şimdi ben 750 TL’lik bu kebabı yerken...
◊ Yanımda kim oturuyor ona mı dikkat edeceğim?
◊ “Ooo 750 TL’ye Adana yedim ama bulunduğumuz mekanda çok kaliteli isimler vardı” mı diyeceğim?
◊ Ben iki porsiyon yedim, çünkü barın köşesindeki Tarkan çok iştahlı yiyordu, canımı çektirdi diye hava mı atacağım?
O yüzden bunları meşrulaştırmamak lazım.
Tekrar söylüyorum, hep söyleyeceğim, her fırsatta da ifşa edeceğim!
◊ Serbest piyasanın da bir ‘vicdani’ limiti vardır.
◊ Bazı fiyatlandırmaları “serbest piyasa” deyip geçiştiremezsiniz.
◊ Kendi vatandaşınızı kazıklayamazsınız.
◊ Şurada 3 günlük tatilimizi burnumuzdan getiremezsiniz.
Ayrıca Adanalılar iyi bilir, onlar Adana kebabının üstüne turunç sıkıp öyle yerler. Altın tozu falan bilmezler. Size altın tozlu Adana kebabınızla afiyetler olsun. Ben 3 kuruşluk turunçtan yanayım...

Dünya mutfağı! Pardon?

◊ “Türk mutfağı” diyorlar, “Tamam” diyoruz...
◊ “Lübnan lezzetleri” diyorlar, “Aaa ne güzel” diyoruz...
◊ “İtalyan mutfağı” diye övüyorlar, “Severiz” diyoruz...
◊ “Fransız mutfağının seçkin lezzetleri” diyorlar, “Hastasıyız” diyoruz...
◊ “Asya mutfağının yeri çok başkadır” diye hava atıyoruz...
Peki ama, dünya mutfağı dediklerinde ne yapıyoruz? “Çok cool be” deyip masamıza oturuyoruz.
Hiç düşündük mü, “Dünya mutfağı nedir” diye?
“Dünyada dünya mutfağı diye bir tanım var mı” diye?
Ben söyleyeyim. Yok!
Sadece soruyorum, dünya mutfağının rakibi kim? Mars mutfağı mı? Bu basit soru dünya mutfağı diye bir tanım olmadığını ortaya koyuyor.
O yüzden yavaş yavaş kaldıralım ‘dünya mutfağı’ kalıbını. Olmayan bir mutfak üzerine konuşmayalım artık.

Bu açıklamayı yaptıranlar utansın

Gülşen, sahne kostümüne yapılan eleştirilere cevap verdi. “Ne giydiğime, nasıl yaşamak istediğime, sadece ama sadece kendim karar verebilirim” dedi.
Bir kadına şu devirde bu açıklamayı yaptıranlar...
◊ Burada mısınız?
◊ Utandınız mı?
Gülşen’e bu açıklamayı yaptıranlar...
◊ Şimdi ortalıklarda değil.
◊ Hepsi deliklerine saklandı ve kıs kıs gülüyor.
◊ Hiç utanmadıklarına eminim.
◊ ‘Old school’ kafalarının zerre değişmediğini ispat bile edebilirim.

Yazlık notlar

◊ İstanbul’un Ruby’si Yalıkavak’ta öyle bir mekan açmış ki... Güneş resmen kucağınızda batıyor. Yerinde duramayanların bu yaz adresi Ruby Mare olacak belli.
◊ Yalıkavak’ta, Elementa Hotel hafta içi her gün 19:00’dan 24:00’e kadar “Türkçe 90’lar Pop Gecesi” düzenliyor. İhtiyacı güzel yakalamışlar.
◊ Çeşme’de ilginç şeyler oluyor. Nişantaşı’ndaki Cabbar Ocakbaşı Alaçatı’da açıldı. Önce yemek yeniyor, sonra sandalyelerin üzerine çıkılıp dans ediliyor.
◊ Nixie Hotel, Bodrum’da henüz yeni ancak Helia adındaki restoranı şimdiden müdavimler kazanmış.
Mekanın güzel taraflarından biri ise güneş batarken başlayan “Gün Batımı DJ Partileri”.