Dürüstlük ve aldatmak

Şöyle bir laf etmiş şarkıcı Murat Dalkılıç:
“Dürüst olan aldatmış sayılmıyor. Çünkü yalan söylemiyor. Aldatmak değil ki bu.”
Şimdi kimileri bu konuda hassastır. O hassas insanlara göre bu ‘aldat aldat itiraf et’ şunlara eş değerdir:
◊ Git hırsızlık yap sonrasında gel söyle.
◊ Onun bunun emeğine göz koy ama sonrasında bunu mutlaka itiraf et.
Bunları yapıp da söylersen suçsuz mu sayılıyorsun?
İhanet ağırdır... Ve mutlaka bir bedeli olmalıdır.
Sen şimdi eşini falan aldatırsan sonra da bunu “ben seni aldattım be yavrum” diye anlatırsan aldatmış sayılmıyor musun?
Yok öyle bir dünya.
Bunu aklı başında kimseye yutturamazsınız...
Dürüstlük ile aldatmak aynı cümle içinde kullanılamaz.
Ha şöyle olur bir tek...
biri vardır olsa da olmasa da bir şey değişmeyecektir. Asla sevgilin, asla eşin, asla kıymetlin değildir... Umursamaz hayatına devam edersin.
Ama değer verdiğin birine, ne bu muameleyi layık görürsün ne de kendine yapılmasını kabul edersin.
O yüzden Murat Dalkılıç gibi düşünenlere kötü haber şudur: Aldatmak her türlü aldatmaktır...

Astrolog’cuk’

Bir astrolog, “14 Mayıs seçimlerinden 5 gün önce cumhurbaşkanı adaylarından biri hayatını kaybedecek” dedi.
Kimileri kehanet, kimileri yıldızları okudu, kimileri gezegenlerin bir araya gelişini yorumladı falan diyor...
Ben de diyorum ki, bu arkadaş soytarı.
Bence astrologlar derneği falan varsa çıkıp ortak bir açıklamayla bu ‘meslektaşlarını’ acilen kınamalı...
Bakın zaten zor tutuyorum kendimi ‘kolay para kazanmanın son yıllardaki yollarından biri astrologluk’ dememek için.
Ben ve benim gibi düşünen çoğunluğa, bunu dedirtmemek için böyle tipleri aranızdan temizlemeniz şart...
Bir astrolog böyle bir açıklama yapamaz.
Çok net ifadelerle “şu ölecek bu kalacak” diyemez...
Geleceği böylesine net bilmek, insanların duygularıyla hatta hayatlarıyla oynamak kimin haddine kalmış?

Zaman ve dövme ilişkisi

Çok geriye gitmeye gerek yok, 4-5 yıl gitsek yeter.
O zamanlarda söz konusu dövme olunca, ‘Zinhar yasak. Büyük günah’ cevapları verilirdi...
Geçtiğimiz akşam Nihat Hatipoğlu’na biri, “Dövmem var ama yaptırdığıma pişmanım. Günah mı” diye sormuş...
Hocamız da “Peygamberimiz böyle kalıcı şeyleri hoş görmüyor. Ama bir kere yaptırmışsın hiç sorun değil. İbadetlerine yani orucuna, namazına engel değil dövme” cevabını vermiş.
Ne güzel bir yanıt.
Böylece hem o gencin ibadetten uzaklaşmasını engellemiş hem İslamiyet’in engin hoşgörüsüne bir selam çakmış.
Bravo Nihat Hoca...

Benim ‘Barbie’m

Son günlerin popüler filtresi ‘Barbie filtresi’.
Herkes kendini Barbie yapıp sosyal medyada paylaşıyor. Geçtiğimiz hafta sonu çok Barbie gördüm ama beni en çok ikisi şaşırttı. Başıma bir şey gelmeyecekse en çok da o ikisini sevdim.
◊ Erkeklerde Barbie’m, Berdan Mardini.
◊ Kadınlarda ise Selda Bağcan.
Berdan’ın o elleriyle ağzını kapatışı, dudaklarını büzüşü, pembe kazağı, masum bakışları... Tam bir Barbie gerçekten.
Selda Hanım’a ise laf eden taş olur. Zaten Barbie duruşu olan biriydi... Özgüveniyle o halini paylaşması da hoşuma gitti.