Paylaş
Güzel bir müzikle süslenen, üzerinde çalışılmış o dansları... Birkaç kıvrak harekete ‘vay be’ demeye ne hasretmişiz...
Önce Elçin Sangu’nun dans performansını gördüm sosyal medyada. Tek başına dans eden güzel oyuncu, sempatik hareketleriyle 15 saniyede hayran bıraktı kendine.
Kaç kere izlediğimi sormayın...
Sonra Demet Özdemir çıktı sahneye.
Arkasında bir dans ekibi vardı.
Müziği Elçin Sangu’ya göre daha etnikti.
Hareketleri müzikle uyumlu, şovu çok başarılıydı.
◊ Çok belli, üzerinde günlerce çalışılmış.
◊ Çok belli ‘oturmaya mı geldik’ mesajı verilmek istenmiş.
◊ Çok belli Demet Özdemir dans etmeyi fena halde özlemiş.
Dans konusunda profesyonel Özdemir. O yüzden hiç değilse şu dönemde mahrum bırakmasa bizi böyle koreografilerden...
Ne güzel olur.
Bu sefer kılıçlar çekildi
Mustafa Sandal, Emina Jahovic’e ödeyeceği tazminatın düşürülmesi için dava açma hazırlığında. Açık açık “Maddi krizdeyim, ödeyemiyorum” diyor.
Böyle bir durumda karşı taraftan ne beklenir?
“Hiç sorun değil, elin rahatlayınca ödersin” gibi tatlı bir cevap değil mi?
Ama Emina geri adım atmıyor.
Sırp medyasına konuşan Jahovic, “Krizde falan değil, 73 bin 680 euro alacağım var” dedi.
Hatta işi farklı bir boyuta taşıdı. ‘Savaş’ benzetmesi yaptı.
“Mahkemede tüm kadınlar için savaşacağım. Eğer gerçekten krizdeyse çalışır, ona da yardımcı olurum ama buna inanmıyorum” dedi.
“Kadınlar için savaşacağım”, Mustafa ile Emina’nın ilişkisine yakışan bir söz olmadı.
Benim bildiğim, Mustafa Sandal çocuklarına bakıyor, ihtiyaçlarını karşılıyor. Sadece maddi olarak değil manevi olarak da yanında çocuklarının.
Varsın bu süreçte Emina’nın bazı ‘lükslerini’ karşılamasın.
Zaten Emina Jahovic, Sırbistan’ın çok önemli şarkıcılarından biri. Kendi ayakları üzerinde duruyor, parasını kazanıyor.
Ona rağmen bu acımasızlığı anlamak mümkün değil.
Hayretle ve heyecanla bekliyorum
Gerçekten bazen olan bitene hayretler içinde bakıyorum.
Beni en çok hayrete düşüren yer ise Bodrum.
Restoran üstüne restoran, kulüp üstüne kulüp, plaj üstüne plaj açılıyor bölgede. Şu dönemde ben cesaret edemezdim.
Ama bu yatırıma kalkışan işletmeciler müşterilerine ‘en kaliteli’ hizmeti sunmak için aylardır çalışıyor.
Lüks mü? En uçuğu.
Yemek mi? En kalitelisi.
İçecekler mi? En özelleri.
Yani farklı bir yaz yaşanacak belli...
Bodrum-Gündoğan’daki Kızılburun Koyu eşsiz bir yerdir.
İşte o koyda yeni bir plaj hizmete giriyor. Adı ‘DOZO’.
3 dönümlük bir alana kurulan ve Besim Kazado’nun yönetiminde açılacak olan plajda Fransız ve İtalyan usulü kahvaltılarla güne başlanacak.
Sonrasıysa klasik plaj menüsü.
Yani dünya ve Türk mutfağı karışık.
Tabii tüm bunlar yapılırken pandemi tedbirleri atlanmıyor.
DOZO’da plaj kapasitesinin yarısı kadar misafir ağırlanacak.
Bu, kalabalık sevmeyenler için de bulunmaz bir fırsat aslında.
Eğer Bodrum’daki ‘lüks plajcılık’ Yalıkavak’tan, Türkbükü’nden, Gündoğan’a kayarsa ‘DOZO’ sayesinde kayacak.
Şimdi kaybet kaybedebiliyorsan
Telefonunu, çantasını, gözlüğünü, cüzdanını sık sık kaybedenlerdenim. Bu işin çaresi olmadığını da kabullenmiştim aslında.
Cuma günü işler değişti. Apple’ın yeni cihazı ‘AirTag’ ile tanıştım. Bu ufak ‘sihirbaz’, kaybetme alışkanlığını ‘kaybediyor’.
Tak çantana, koy cüzdanına, bağla anahtarlığına... Hadi bakalım kaybolabiliyorsa kaybolsun artık.
Cihaz telefonunuzla eşleşip nokta atışı yer bulmanızı sağlıyor. Kaybetme alışkanlığı olanlara nefestir bu.
‘Benim O’ felsefesi
Tuğba Yurt “Benim O” diye bir şarkı yaptı ve müzik listelerinin tepesine attı kendini.
İlk 3’ten inmiyor.
Şarkıcı hafta içi Nişantaşı’na çıkmış. Bir yandan köpeğini gezdirmiş bir yandan da her köşe başına sokak hayvanları için mama bırakmış.
Şu hassasiyeti yarımız göstersek sokakta aç hayvan kalmaz.
Bravo Tuğba’ya.
Tıpkı şarkısında söylediği gibi ‘benim o’ felsefesi lazım bazen bize.
Sokaktaki o minik dostlarımız için hepimiz ‘benim o’ desek, hem onlara hem bize ne iyi gelir...
Paylaş