Paylaş
Hakkındaki iddialar çok can sıkıcıydı ünlü ismin.
“Katıldığı bir doğum günü yemeğinde masada oturan birini bıçakladığı söyleniyordu.”
Açıkladı olanı biteni.
Olay hiç de anlatıldığı gibi değilmiş. Ortada bıçak, yaralama, darp falan yokmuş.
Ortada iftira varmış. Bu kadar kolay olmamalı ama maalesef kolay birine iftira atmak. Üstelik o isim ünlüyse daha da kolay.
◊ At iftirayı, gel gündeme
◊ Yapıştır yalanı, çık televizyonlara
◊ “Saldırdı bana” de, boy boy fotoğrafın çıksın gazetelere.
O gece hem mekana hem masadakilere rahatsızlık veren tek bir kişi vardı. O da “Cengiz Kurtoğlu bana saldırdı” diyen kişi.
Çünkü o beyefendi;
Gecenin sonunda Orhan Gencebay’a, İbrahim Tatlıses’e, Ümit Besen’e hakaret etmeye başlıyor. O hakaret ettikçe Cengiz Kurtoğlu dayanamıyor ve ayağa kalkıp üzerine yürüyor o kişinin.
◊ Ne ilginç değil mi?
◊ Günümüzde hiç alışık olmadığımız bir mevzu bu!
◊ Rakibini korumak? Nereden çıktı şimdi!
Cengiz ve Orhan dostluğu
Cengiz Kurtoğlu’nun masasında Orhan Gencebay’a laf ettirmemesi ve laf eden kişiyi susturmasından dersler çıkarmalıyız.
Bu isimler yıllar boyu rekabet içindelerdi.
“Cengizciler”, “Orhancılar” diye büyük kitlelere hitap ediyorlardı. Türkiye’nin en lüks yerlerinde sahneye çıkmak için birbirleriyle yarışıyorlardı.
Ama günün sonunda dostlardı.
Yeni nesil ‘bazı’ isimler onların yaptığı hareketi yapmaz. Aksine;
◊ Masada rakiplerinin arkasından konuşulması hoşlarına gider
◊ Biri övülecekse kendilerinin övülmesini isterler - Rakiplerinin sahne performansını eleştirir, masalarda meze ederler
◊ Piyasadaki rakiplerine okkalı bir küfür edilince, küfrü eden kişinin üzerine yürümezler üzerine gül atarlar.
Ama;
◊ Cengiz ve Orhan öyle yapmaz... Onlar yan yana değilken bile birbirlerine en ufak bir kötü söz söyletmezler.
O yüzden Cengiz ve Orhan dostluğu yeni nesil bazı isimlere acilen örnek olmalı.
Elçin Sangu, Can Yaman’ı geçer
Sektörde sevmediğim insanlar var” diyen Elçin Sangu için geçenlerde bir yazı yazıp, “Kız içinden geçenleri söylemiş, böyle açık sözlülerden korkmayacaksın” demiştim.
Twitter hesabım kilitlendi, İspanyolca mesajlar yağdı ‘DM’ kutuma. Yapılan İspanyolca paylaşımların yarısından fazlasında mutlaka benim adım geçiyordu.
Sonra Kelebek’te okudum.
Elçin Sangu’nun “Kiralık Aşk” dizisi İspanya’da gösteriliyormuş ve geçen hafta dizi final yapmış. Hatta final bölümünün yayınlandığı gün İspanya’nın TT (Trend Topic) listesinin tepesine Elçin Sangu yerleşmiş.
Parçalar birleşti...
Dizi İspanya’da yayınlandığı için, ülkede bir hayran kitlesi oluşturmuş güzel oyuncu.
O artık İspanyolların favori sanatçılarından biri.
İtalyanlar Can Yaman’ı nasıl seviyorsa İspanyollar iki katı daha fazla seviyorlar Elçin Sangu’yu.
“Yarın ben İspanya’ya gidiyorum” dese Elçin, bırakın havalimanında büyük bir karşılama yapılmasını, sokakta zor yürür.
Gazino
Eskiden bu iş hakkı verilerek yapıldığı için ‘gazino kültürü’ derlermiş. Sonraları işler çirkinleşip, eğlencenin tadı kaçınca önce ‘kültür’ kalkmış, sonra ‘gazino’.
Biz son birkaç yıldır canlı müzik diyoruz.
◊ Canlı müziğe gidelim
◊ Canlı müzikte yemek yiyelim
◊ Canlı müzik öncesi şunu yapalım vesaire...
Bu sene ‘gazino’ eğlencesi geri döndü.
Şimdi kafamızı nereye çevirsek bir gazino ile karşılaşıyoruz. İnsanlar şık giyiniyor, yemeklerini sanatçı sahneye çıkmadan atıştırıyor, sahneye çıkan usta sesler eski günlere doğru bir yolculuğa çıkartıyor müşterileri.
Tutar mı bilmiyorum ama umarım tutar.
‘Gazino kültürü’ der miyiz tekrar emin değilim fakat umarım deriz.
Çünkü özellikle İstanbul’da gece hayatı çok değişti...
Eğlenmeyi bilmeyen insanlarla dolu etraf.
O yüzden şimdilik ‘gazino eğlencesi’ geri geldi diyorum.
Umarım ilerleyen zamanlarda ‘gazino kültürü’ geri gelmiş derim...
Paylaş