Paylaş
Bu haber ilk duyulduğunda...
◊ Kimse abone olmaz...
◊ Şeyma’ya niye para ödesinler ki...
◊ Ne yani, o kadar da meraklısı değiliz...
◊ O parayı vereceğime bilmem ne yaparım daha iyi...
Tarzında geyikler yapıldı.
Şimdi deniyor ki yaklaşık 200 bin kişi abone olmuş ve Şeyma 15 günde 12 milyon lira kazanmış.
Helal olsun Şeyma’ya...
Bir daha kimse eleştirmesin kadını.
Çok belli merak ediyorsunuz onun yaşamını, ne paylaşacağını.
Doğruysa çirkin
Yazıyı yazarken Miray Daner ile Oğulcan Engin’in ayrıldığı haberini gördüm.
Beni hiç kimsenin ayrılığı ilgilendirmez, fakat ayrılık sebebi öyle sık gündeme gelen konulardan ki...
İddiaya göre...
Oğulcan bir adamla mesajlaşmasını yakalamış Miray’ın.
Eğer doğruysa çok çirkin.
Neden yetinmiyorsunuz?
Değiyor mu böyle çirkinleşince?
Neyin acelesiyle koşturuyorsunuz?
Bir durun yahu!
Böyle gizli iş çevirenler başkalarıyla neler yazışıyorlar bilemem.
Ama çok iyi bilirim ki hiç saygı duyulmuyorlar...
Sadece bol kahkahalarla kulaklarını çınlattırıyorlar.
Adım adım değersizleşiyorlar.
Neyse...
Dediğim gibi doğruysa çok acımasızca bir eylem olmuş bu.
Kazandıklarını yardım olarak gönderdiler
Mustafa Ceceli ve Selin İmer çifti bir mobilya markasının yüzü oldu.
Buraya kadar normal.
Buradan sonrası ise çok takdire şayan.
O reklam anlaşmasından kazandıkları paranın bir kısmını deprem bölgesine yardım olarak gönderdi çift.
Bir kısmıyla da deprem bölgesindeki hayvanlara destek oldular.
Böyle sessiz sedasız, çok gürültü çıkarmadan, göze sokmadan yapılan yardımlardan değerli hiçbir şey yok gözümde son zamanlarda.
O yüzden alkışlanacak bir hareket Ceceli çiftinin yaptığı.
Günümüz atışmaları
◊ Takipleşmediğiniz birinin Instagram hikâyelerini izlemek suç ama tanımadığınız biriyle takipleşmek normalmiş...
◊ Sevdiğiniz bir arkadaşınızı korumaya çalışmak suç ama umursamamak normalmiş...
◊ Merak etmek suç, hiç etmemek normalmiş...
Özetle sessiz sedasız sahip çıkmak suçmuş ama ‘nerede ne yapıyorsa yapsın’ diye düşünmek normalmiş.
Bir garip çelişkiler yumağı bu... Çok hesap kitaplı geliyor bana...
Ama diyorum ya ‘günümüz atışmaları’ bunlar.
Hayat ‘kolaylaştırdığın’ sürece lezzetlidir
Biz köşebaşını döndüğümüzde kaybettiğimiz ilişkiyi, kaybettiğimiz dostluğu bulacağımızı zannediyoruz.
Hayat bu kadar cömert değil!
Ve bizler kolay kaybetmeyi göze alıyoruz.
Ama hayat bu da değil...
Hayat paylaşmak, hayat kıymet bilmek ve hayat başkasının hayatını kolaylaştırmak üzerinedir.
Arkadaşlarının bile hayatını kolaylaştırdığın sürece lezzetlidir.
Dışarıda olan göz, arayışta olan bir zihniyet, samimiyetsiz olan her şeyden uzaklaşın.
Karşınıza çıkmadan gidin.
Ya da darbeyi yedikten sonra arkanıza dahi bakmayın...
Şimdi bu satırları kim üzerine alınıyorsa alınabilir.
Artık Miray mı, Oğulcan mı, Ayşe mi, Mehmet mi, o mu bu mu bilemem...
İzin mi yoksa haber vermek mi?
Sorun bu.
Gençlerin kavga sebebi bu.
‘İkilem’ aynı zamanda.
Bana göre biri çok gereksiz, diğeri çok saygın bir hareket.
İzin almak...
◊ Karşındakine ipleri vermektir.
◊ Hayatını tamamen onun isteklerine göre yaşamaktır.
◊ “Sen ne dersen o”culuktur.
◊ “Ben sensiz tek bir adım atamam”cılıktır.
◊ Şiddete, hiddete orta açmaktır.
Haber vermek...
◊ Çok saygı değer bir harekettir...
◊ İç rahatlatmaktır...
◊ ‘Bir sahip çıkanım var, ne güzel’ diye düşünmektir...
◊ Asla yük, asla hesap vermek değildir...
◊ Ahlâktandır, edeptendir...
Çünkü değer veren merak eder, sorar, sahip çıkmak ister.
Aksini yapanların ‘gizli ajandaları’ vardır.
Çok vizyoner bir geceydi
Geçtiğimiz akşam Özgür Aras’ın 30’uncu yıl gecesindeydim.
Dile kolay 30 senesini devirmiş Özgür sektörde.
“Rengarenk 30 Yıl” sloganlı gece Kanyon’daki Jolly Joker Pub’da gerçekleşti ve sadece Özgür’ün yakın çevresi davetliydi.
Ne güzel dostlar biriktirmiş, ne anlamlı iş ortaklıklarına imza atmış.
Gelip de eğlenmeden çıkan bir kişi bile görmedim ben.
30’uncu yıl için belli ki dev bir ekip çalışmış arka planda.
Piyasada iyi iş yapmak başka, iyi iş yaparken böylesine sevilip saygı duyulmak başka hikâyelerdir.
Nice rengarenk senelerin olsun Özgür...
Paylaş