Paylaş
“Orkun biliyor musun; önceki sezonlarda Bodrum’un 10 bin sandalye kapasitesi vardı. Şimdi bu sayı 100 bine çıktı” dedi.
Sandalye kapasitesi onların dilinde ağırlanacak müşteri sayısı demek oluyor.
Hemen hızlıca bir hesap yaptım.
◊ 10 bin sandalye varken hangi mekan ne kadar doluyordu?
◊ Kim sezon sonu hanesine kâr yazıyordu?
◊ Zarar edenlerin temel sorunu neydi?
Gibi sorulara cevaplar buldum kafamda...
Son iki-üç sezondur, yani Bodrum’un 10 bin kişilik kapasitesi varken bile çoğu mekan zaten zarardaydı.
Eski yazları mumla arıyordu işletmeciler.
İş yapan yerler bellidir Bodrum’da...
Çoğu mekanın müdavimleri vardır.
Bu mekanlara yenileri eklenemez mi?
Tabii eklenebilir.
Hatta bu sezon eklenecektir de.
Nişantaşı’ndan Bodrum’a giden mekanlar mesela.
Onlar belli ki bu İstanbul’dan göç hareketinin galibi olacaklar.
◊ Boel sıkı sıkıya tutunacaktır Bodrum’a.
◊ Gizia Brasserie zaten gün batımlarının eşsiz adreslerinden olacaktır.
◊ Nişantaşı Must için şimdiden sabırsızlananlar var.
Ama onun dışında zor gibi sanki...
Çok önceden bu yaz Bodrum’da açılacak olan kafe ve restoranlarla ilgili kaygılarımı yazmıştım.
Haklı çıkmaktan korksam da sanırım haklı çıkıyorum.
Bunu her sohbetimde biraz daha anlıyorum.
Sezonu hasarsız atlatmak için
Ben sizlere bu seneyi güzelce geçirmenin püf noktalarını vereyim sevgili dostlar...
◊ Yapın lahmacunu 20-25 lira...
◊ Verin ayranı 10 liraya...
◊ Türk kahvesi 10, bilemedin 15 lira olsun...
◊ Çaya 8 lira yazın...
◊ Hamburger 55, mantı 50 lira olsun mesela...
O zaman belki bu ters esen rüzgârı lehinize çevirebilirsiniz.
Ne dersiniz?
Kulağına küpe olsun Meedo enişte
Bu Şeyma Subaşı’nın evlilik kararı aldığı ‘Meedo’ (Mohammed Alsaloussi) bir tek bana mı tekinsiz geliyor?
Neden bilmiyorum ama adam bir garip. Daha çok gençken edindiği servetten falan bahsetmiyorum, ondan bize ne...
Ama sanki...
◊ Gözleri bir başka bakıyor...
◊ Gülümsemesi desen sahte gibi...
◊ Hareketler bir tutarsız...
◊ Kullandığı bir aracın çalıntı olduğu geçtiğimiz haftalarda haber sitelerindeydi...
Bak Meedo, bu ülke Tosuncuk’tan, Thodex Faruk’tan çok çekti. Artık şerbetliyiz, kulağına küpe olsun.
Artık ‘offff’ cidden!
Önce mesajların sahte bir hesaptan atıldığını sandım. Sonra baktım, gerçek.
Resmen Yeşim Salkım yazmış bu satırları.
“Hepiniz haddinizi bileceksiniz! 75 yaşında annem benden habersiz aşı olmuş, sonra da denge kaybı yaşayıp ayağını kırdı” diyor.
“Aşı karnesi için bizi damgaladınız” diyor.
“Aşı olan teyzemin sol bacağı tutmuyor. O kadınlara bir şey olsun alayınızı tanımam” diyor.
Vay be...
Eğer bu ülkede aşı karşıtlarının bir reklam yüzü olsa, o isim şüphesiz Yeşim Salkım olurdu.
Ya Yeşim Hanım, aşıdan başka bir yol söyle o halde bize lütfen.
Başka bir kurtuluş yolu göster bu virüsten.
Yoksa eğer...
Sus yahu!
Bir yandan aşı ikna ekipleri kuruldu, ev ev geziyor.
Bir yandan “Aşı tek çaremiz” diye bas bas bağırıyor herkes.
Bir yandan milyonlarca doz aşı sipariş ediliyor.
Etkilenecek insanlar var senin bir sözünden.
O yüzden tamam, yeter.
40 yıl düşünsem
◊ Elbise dolabımda pantolondan çok eşofman olacağı...
◊ Pofuduk terlik delisi olacağım...
◊ Makrome diye bir tekniğin varlığından haberdar olacağım...
◊ Asansörün düğmesine peçeteyle basacağım...
AKLIMA GELMEZDİ.
Paylaş