Paylaş
Bir kadın çıkmış ve şöyle diyor:
“Bir erkek maaşla çalışmamalı. Erkek ticaret yapacak. Erkek memur olmayacak. Erkek parayı bulacak, sınırı olmayacak.”
Hahaahahaha...
Ya şu sorumluluk yüklemesi kadınlara yapılsa, yapanı taşlarlar...
Erkeklerle ilgili bu telkinlerde bulunan ablamızı görmeniz lazım.
Belli ki hayatında çalışmak nedir bilmemiş, hayatını kendi değil de başkalarının kazandığıyla idame ettirmiş.
Var böyle düşünenler biliyorum.
Üstelik bunlar domino etkisi yaratıyor.
O birinde görüyor, diğeri öbüründe görüyor ‘ben de böyle olacağım’ diyor marifetmişçesine.
Bu düşünceler tartışmaya kapalı bir şekilde şunları ifade ediyor...
∆ Erkek dolandırıcı olabilir mi, evet...
∆ Erkek hırsızlık yapsa kabul eder misin, evet...
∆ Hak yese, mazlumu tanımasa, olur olur...
∆ Her türlü yasa dışı işe girişse, yahu ne olacak yeter ki para getirsin...
Onlar için sonuç önemli, cüzdan önemli...
Doluyorsa o cüzdan hangi yolla dolarsa dolsun.
Vay be!
Siz dinlemeyin olur mu sevgili erkekler...
Yok çünkü böyle bir dünya.
Aman diyeyim...
Çok saçma
Kısırlaştırma ameliyatı:
∆ Ben buradan şunu anlıyorum: Rafet El Roman bugüne kadar çok tehlike arz ediyordu artık eşinin dostunun ‘yeterrrr’ baskılarına dayanamadı ve kendini kısırlaştırdı. Çok gereksiz bir açıklama olmamış mı? Kaldı ki bize ne yahu...
Basur kremi:
∆ Doktor haricinde herhangi birinin hele ki bir oyuncunun, şarkıcının ya da magazin ünlüsünün ‘yüzünüze, şuranıza buranıza basur kremi sürün’ demesi çok komik geliyor bana.
Sen sür nereye süreceksen de insanlara dikte etme be kardeşim.
Bekle Venedik
Geçen sene Lexus Türkiye’nin davetiyle Venedik Film Festivali’ne gitmiştik. Senenin o dönemi geldi ve biz bu yıl yine Venedik Film Festivali’ne gidiyoruz.
Ben sürprizi çok bozmayayım ama şahane bir ekiple kırmızı halıda olacağız bu sefer.
Melis Sezen ve Salih Bademci, Venedik’in en dikkat çeken isimleri olacak bu sene.
Ben sağlam bir organizasyon hazırlandığını biliyorum.
Gidip görelim haftaya detaylıca anlatacağım sizlere.
Disney’in Türkiye ekibi
Tahmin ediyordum ki Disney Türkiye ekibinin eli kolu bağlı.
Nedenini, nasılını söylemeyeceğim.
Ama o kadar eleştirdikten sonra şunu da yazmak görevim bence...
Disney Türkiye ekibinin uğraştığını, ‘açıklama yapmamız lazım’ dediğini ama global ekipten ‘sakın’ uyarısı geldiğini duydum.
Onlar her ne kadar Türkiye öyle başka ülkelere benzemez hele ki söz konusu Atatürk ise hiçbir şeye benzemez diye diretseler de istedikleri gibi hareket edememişler maalesef.
Sonuç tam bekledikleri gibi ‘kötü oldu...
Ayrıca Atatürk dizisinin sınırlı sayıda insana değil de herkese ulaştırılması planını da bu krizden sonra hazırladıklarını öğrendim.
Yol haritasını çıkarıp gerekli yerlere başvurmuşlar ve iptal edilen dizinin film olarak daha çok insana ulaşmasını istemişler.
Ama şundan emin olun ki Disney’in Türkiye ekibi suçlanmaya, anlaşılmamaya devam edecek.
Çünkü Atatürk filmini kitlelere ulaştırma çalışmasının bile ‘PR’ını yapamayacaklar.
Sebep yine ‘yurtdışından gelen’ sessiz kalın uyarısı olacak...
Bu isteyip de yapamamak, görüp de sessiz kalmak, dişlerini sıkarak uyumak falan...
Çok can sıkıcı bir durum olsa gerek.
Takibe gerek yok
Fenerbahçeli futbolcu Ryan Kent sosyal medya hesabından sevgilisini takip etmiyormuş.
E haliyle soru ne?
‘İnsan sevgilisini takip etmez mi?’
Eden eder de etmemek de çok normal değil mi.
Hatta etmemek bazen huzurdur.
Kafaların rahat olmasıdır.
Ağzımın tadı yok yere kaçmasın felsefesini benimsemektir. Yok yere sudan sebeplerle kavga etmekten kaçınmaktır.
Bazen paylaştığı fotoğrafa kafayı takarsınız, bazen o fotoğrafta yanında olanlara.
Ve anlık sinirle aklınıza geleni yazarsınız.
Alın size kavga...
Ne gerek var oysa.
O yüzden insan sevgilisini sosyal medyadan takip etmeyebilir.
Hatta bence bu iş ileride moda bile olur.
Hem sağda solda dile düşmeye, kem gözleri üzerinize çekmeye ne gerek var.
Bilmesin, daha güzel değil mi...
Bu arada, nadiren de olsa fake hesaplarla kontrol edin, onun bir sakıncası yok.
Şu yalanlardan ne zaman kurtuluruz?
∆ Sold-out olduk arkadaşlar...
∆ Kendi emeğimle 100 milyon izlendim ey halkım...
∆ Yapımcılar peşimde koşuyor, her hafta 2 senaryo okuyorum...
∆ Bir günüm bile boş değil, kendime zor vakit ayırıyorum...
∆ Günde
3 etkinlik, 2 yemek daveti alıyorum aralarından elemek zorundayım offff...
∆ Hayranlarımdan gelen maillere yetişemiyorum...
Paylaş