Aradaki 100 farkı bulun

Biri olması gerektiği gibi giyinmiş kuşanmış, kan ter içinde mücadele ediyor.Biri ise ‘casual’ diye adlandırdığımız giyim tarzıyla almış eline ev tipi yangın tüpünü ‘bir şeyler’ yapıyor.

Haberin Devamı

Aradaki 100 farkı bulun

Yardımın küçüğü büyüğü olmaz ama biraz da sahici olmak gerekir.
Bakınız mesela CZN Burak olarak tanınan işletmeci Burak Özdemir.
Antalya’da alevler almış başını giderken ufak bir yangın tüpüyle çekilen videosunu seyrettim.
Hayır işin garibi elinde yangın tüpü varken üzerinde beyaz bir gömlek, altında kot pantolon, ayağında ise beyaz ayakkabıları vardı.
İşte olmaması gereken yardım aynen budur.
Şov yapmayı seven biri sevgili Burak...
Ama yangının şovu olmaz yahu.
Orası şov yeri değil.
Gerçek bir mücadele vermek istiyorsan bak İbrahim Çelikkol’a...
Nasıl da parçaladı kendini
Omuzladığı yük nasıl da ağırdı.
Üstelik o fotoğraf ve video çektirme derdinde de değildi.
Tamamen şans eseri çıktı fotoğrafı karşımıza.
Yani destek olmak istiyorsan ya İbrahim Çelikkol gibi olacaksın ya da hiç bulaşmayacaksın böyle işlere.

Haberin Devamı

Hiç ‘opia’ yaşadınız mı?

Ferhat Göçer yeni albümünün adını ‘Opia’ koydu ve 2-3 haftada bir içini dolduruyor o albümün.

Aradaki 100 farkı bulun

‘Opia’ tıp dilinde görmek anlamına geliyormuş.
Bir diğer anlamı ise “Bir insanla (özellikle tanımadığımız biriyle) karşılaştığımızda ve göz göze geldiğimizde yaşadığımız ve anlam veremediğimiz his" demekmiş.
Artık adına gerginlik mi dersiniz, gereksiz özgüven mi ya da yersiz bir savunma güdüsü mü bilemem.
Çok ilgimi çekti bu terim benim.
Eee böyle olur işte ‘doktorun’ albümü dedim önce, sonra albümün kapak fotoğrafını gördüm.
Bence son zamanların en ‘sarkastik’ albüm kapağı olmuş.
Taktığı gözlüklerle gözümüzün içine bakıyor Ferhat Göçer.
‘Hadi’ diyor resmen.
Bakın ne hissedeceksiniz diyor. Bayıldım ben bu harekete.
Ferhat Bey, albüm fotoğrafınıza dakikalarca baktım ama ‘opia’ hissi yaşamadım.
Sanırım ‘opia’ için...
◊ Fiziksel olarak aynı yerde bulunmak...
◊ Temas halinde olmak...
◊ Belki de uzaktan uzağa bir kafa selamlaşması yapmak şart...

Hapse girmek bir insanın hoşuna gider mi?

Haberin Devamı

Hakan Sabancı’nın ‘belalısı’ Aygün Aydın tekrar hapse giriyormuş. Üstelik bu kez 15 gün... Bakın çok açık söylüyorum...
“Değil 15, 150 gün de hapis yatsa iflah olmaz.”
Hatta bunun reklamını yapar.
Davulla zurnayla girer cezaevine.
O yüzden bence hapis cezası vermeyin.
Sosyal medyaya girişini falan yasaklayın, bakın bir daha yapıyor mu böyle şeyler.

Bu da olduysa...

Messi Barcelona’dan ayrıldıysa...
◊ Safiye, Faik’ten
◊ Arzum Onan, Mehmet Aslantuğ’dan
◊ Sevim Emre, Orhan Gencebay’dan
◊ Tom, Jerry’den
◊ Cips, koladan
Yani herkes ve her şey ayrılabilir arkadaş! Artık şaşırmam.

Takipçi silme cezası

◊ Yaşadığı topluma saygısı olmayanlara...
◊ Arsızlık yapanlara...
◊ Bile bile şov yapanlara...
◊ İnsanın sinirini zıplatanlara öyle bir ceza veriliyordu ki...
Muazzam...
◊ Hata mı yaptın, (herkes yapar) 100 bin takipçin mi var, (iyi rakam) “Gel kardeşim siliyorum 20 bin takipçini” diyorlar.
◊ Artık hata yapmak senin keyif aldığın bir etkinliğe mi dönüştü, “Gel kardeşim 50 bin takipçini sildim” diyorlar.
◊ Hakaret mi ediyorsun, klavye delikanlılığı mı yapıyorsun “Sadece 10 bin takipçin kaldı, 90 binini sildim” diyorlar.
Sosyal medya ile yatıp sosyal medya ile kalkanlar için cezaların en kötüsü.
Bu cezalar verilmeye başladıktan sonra...
◊ Saygısızlıktan efendiliğe saniyesinde geçenler mi dersiniz...
◊ Bambaşka bir karakter olarak hayatına devam edenler mi ararsınız...
◊ Provokatif paylaşımlardan besleyici paylaşımlara radikal bir dönüş yapanlar mı istersiniz...
Ortalık çok düzelmişti anlayacağınız. Ama ben sonra uyandım.
Rüyaymış hepsi.
‘Keşke’ demeden de alıkoyamadım kendimi.
Keşke be.

 

Yazarın Tüm Yazıları