Paylaş
Baştan söyleyeyim.
Beşiktaş 3-1 aldı maçı..
Ama statta neler oldu?
Onu anlatayım ben size..
Şampiyonluk yarışındaki Beşiktaş için kritik haftalardı.
Konya’ya karşı puan kaybedilmemesi gerekiyordu.
Çünkü, Fenerbahçe, Sivas ve Kasımpaşa gibi arka arkaya önemli karşılaşmalara çıkacaktı.
Bu yüzden Kasımpaşa’daki Konya maçı çok önemliydi.
Beşiktaş için “Çalkantılı” haftalar yani..
Sonra, adam gibi adam olan arkadaşımın sözünü hatırladım:
“Durgun denizler, yetenekli kaptan yetiştirmez..”(x)
Bu laf aynı zamanda sana Bilic gardaşım..!!
Kaptan’ın iyisi, fırtınada limanda olanıdır amma..
O günlere gelene kadar da, ne “Çalkantılı” denizler görmüştür o..
Bu düşüncelerle maçtaydım.
Ama oda ne, statta ilk sürprize bakın!
Bir bardak su 2.5 TL..
İyi ki susadık yani..
“Kaç kaç” diye sordum görevli kıza..
2.5 TL..
Doğal olarak “Oha”lafı çıktı ağzımdan..
Büfedeki kadına “Turistleri bile böyle … ” dedim..
Para üstü olarak “50 kuruşumuz yok” dediler.
“İsterim” dedim.. Hatta sabaha kadar beklerim.
50 kuruşta öyle 3 liraya getirecekler suyu.. Yemezler anacağım!
Asena’nın dediği gibi “Salağız ama aptal değiliz..”!
Baktılar karalıyım, bulup getirdiler bana 50 kuruş para iadesini!
Üstelik 300 cc’lik, yani 1 bardak su.. Yarım litre bile yok..
Ben bu altın değerindeki suyu içmem, içemem anam babam.
Kıyamam ben bu suya.. Saklarım be..!!
Kim bilir, belki ileride açık artırma bile yaparım..
İşte o su..!!
Kasımpaşa Stadı’ndaki Basın Tribünü’nde durum böyle idi.
Hemen altta protokolde ise işler biraz değişmiş görünüyordu.
Geçen maçtaki “pastalar, ekler, kekler, küçük pizzalar, çaylar falan, ohh!” durumu yoktu!
Ama gol olunca durum hemen değişti..
Beni yanılttılar..
Besbelli büfe açıldı..
Ekler, kekler, küçük pizzalar, çaylar göründü..
Hele 2. golden sonra servis coştu doğrusu..
3. golde 1 tepsi su böreği bekliyordum açıkçası..
Su böreği beklerken ilk devre bitti..
Kurabiye ikramı 4. golden sonra belki... Olursa tabii..
Sabah o kadar yağmur yağdı ki İstanbul’a…
Saha da o kadar ağır.. Su yok ama futbolcular buz pateni yapar gibiler..
Yanlış krampon seçimi anlayacağınız..
Futbolcular, futbola ek olarak Kuğu Gölü Balesi’nden figürler sundu bize bu gece!
Öyle güzel kayıp düşüyorlardı ki..
Tam 40 dakika böyle oynadı. Almeida!
Bunu Bilic değil, yardımcılarının akıl etmesi, uyarması lazımdı oysa..
Elbette, krampon seçimini futbolcu yapar ama bile bile de yanlış yaptırılmaz ki!
İlk yarı “ne güzel maç seyrediyoruz, şöyle rahat rahat” diyordum.
Hay nereden dedim..
İkinci yarının başında Konya golü buldu!
Beşiktaş’tan beklerken 4. gol Konya’dan geldi.
Gel de şimdi rahat ol!
Zaten bilgisayarların elektriği bir gidip bir geliyor.
Uzatma kablolarıyla bilgisayar çalıştırdık bu gece!
69. dakikada Beşiktaş takımında az rastlanacak bir olay gerçek oldu.
Necip girdi oyuna.
Şimdi bana “Fernades çıktı ama niye çıktı!” diye sual edecek olursanız,
“Takım 3-1 önde, adam kart sınırında e, haftaya da Fenerbahçe derbisi var!” derim.
Mayıs’tan beri kadroya giremeyen Holosko, Gökhan’ın yerine oyuna girince heyecan sardı beni doğrusu.. “Gol kaçırma kervanına bu da katılacak” diye...
Beni yanıltmadı tabii..
Beşiktaşlı oyuncular bazı pozisyonları öylesine harcadılar ki gerçekten benim de iştahımı açtılar.. “Hani sahada olsaydım da bir gol de ben kaçırsaydım” diye düşündüm..
Stadın ışıklarının kısa süre gitmesi bile, benim gol kaçırma arzumu değiştirmedi doğrusu!
İkinci yarı berbat bir Beşiktaş vardı sahada..
Konyalılar da epey gol kaçırdı bu gece!
Sonuca gitselerdi Beşiktaş “Şok” yaşardı vallah..
Hala maçın sonuna doğru Tolga’nın çıkardığı bir şut vardı ki..
Hele, Konyalı bir oyuncunun başka bir Konyalı tarafından Beşiktaş ceza sahası önünde biçilmesi vardı ki, bence futbol kulüplerinde ve okullarında ders olarak okutulmaydı!
Şimdi bu hareketi rakip olarak Beşiktaşlı oyuncu yapsaydı, direkt kırmızı karttı..
Peki, kasap olacakken yanlışlıkla futbolcu olmuş olan kendi arkadaşın yapınca, neden kırmızı kart olmuyor..!?
Hadi bakalım, atımı mangalda kül bırakmayan “Abiler”, bunun yanıtını düşünsün bakalım!
Bir hafta tartışırlar artık..
Evet, sezon başından beri çok çalkantılar GEÇİRTTİLER Beşiktaş’a..
Ama her çalkantı savaşmayı öğretir insana..
Bu yüzden de gerçekten
“Durgun denizden, yetenekli kaptan çıkmaz..!!”
Gardaşım Bilic, unutma bu sözü..
Yoksa,
“Ben bir küçük sevdalı kuştum, aklım ermedi yaban ellere uçtum” türküsünü çok söylersin.. Benden sana söylemesi..!!
Neyse, eve gideyim de şu suyu içeyim bakayım..
Hele 2.5 TL’lilk su, nasıl bi’şiymiş..
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can..
(x) BU ARADA, doğum günümde bana “Durgun deniz, yetenekli kaptan yetiştirmez bilirsin. Hep çalkantıdan geldik bu günlere.. Her şey ‘Neta’ olsun be Kaptan. Nice nice yıllar kardeşim” diyerek mesaj atan adamın hasosu sevgili gazeteci kardeşim Oğuz Güven ve Zeynel Lüle’ye çok teşekkür ederim..
İşte o su
İkramlar
ve Almeida'nın kramponları
Paylaş