Med’in anlamı yükselmedir, ‘Cezir’in ise alçalma..
Hayatın her alanında olduğu gibi futbolda da birileri yükselirken, birileri alçalır!
Beşiktaş ısınmak için Arena’da sahaya çıktığında ıslıklarla karışık “Yuh” sesi yükseliyor.
Türkiye’nin iki büyük takımı top oynayacaklar bu gece..
İşe gittiğimde Spor Servisi’nin gençleri sarı-kırmızı formalarını giymişlerdi bana nispet!
Heyhat, ben gecenin sonuna bakarım.
Ali Can “Abi maça mı gidiyorsun” diye soruyor. Ben “Evet” dediğimde “Hiç gitme ağabey 2 atarız” diye yanıt veriyor.
Artık bahar geliyor..
Topraktan fışkıracak canlılar..
Yeniden uyanacak doğa..
Kartallar daha güzel süzülecek gökyüzünde.. Ben her zaman derim “Size söz yine baharlar gelecek” diye..
Türkiye kara kışla uğraşırken Beşiktaş’a bahar gelmiş bile..
Neden?
İnönü’ye doğru yürürken, siyah beyazlı formaları, atkıları ile her yandan akın akın gelen Beşiktaşlıları görünce keyfim yerine geliyor da ondan tabii.
Buz gibi bir Beşiktaş gecesi..
Braga fatihi ne yapacak bu gece..
Sevinmeye gelmişiz İnönü’ye.
Ben buraya geldiğimde mutlu oluyor, beyimdeki bütün can sıkıcı düşünceleri unutuyorum!
Bir anlamda refaha çıkıyorum İnönü’de..
Ruhumu yeniliyorum yani..
Tribünlerde oldukça boşluklar var ama Basın Tribünü dolu.
Sanki 2 Portekiz takımı karşı karşıyaydı.
Kadrosunda, antrenör dahil 7 Portekizli var.
Türkiye’den sonra Portekiz’de de 4 büyüklerden biri sayılıyor Beşiktaş!!
Portekiz basını kabul etmiş bu gerçeği..
Maç başlar başlamaz Beşiktaşlılar'ın sesi tüm dünyayı sarıyor..
Bu sesi duyunca mutlu oluyorum.. Bahtiyarım..!!
Kale arkasında tribünü olmayan bir stat..
Ve ben, Sivasspor maçı başlarken derin düşüncelerdeydim.
Maçın kaderi için değil ha, kendi ruhum için kederlerdeyim!
Oysa insanın, böylesi karlı bir günde romantik olması lazımdı.
Neyse, Beşiktaş için bir dönüm maçı. Kaybetmemesi gereken bir maç bu!
Salı günü Portekiz’de Braga bekliyor çünkü Kartal’ı..
Kale arkasındaki kar “Dağ”ına bakılırsa müthiş temizlenmiş sana.
Veli kaydı düştü, yerde yatarken topa kafa vurdu.
“Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet” vardı bu gece..
Şükrü Saraçoğlu’na gelirken “Nelere şahit olacağım acaba?” diye düşündüm.
Haksız kartlar zinciri yüzünden yaralı bir Kartal ne yapacaktı!!?
Statta Zülfü’nün o ünlü türküsünü duyunca değişik duygular geldi aklıma.
“Beşiktaş Proleter Bir Takımdır” derim hep..
“Asiye çıksa da adımız, böyledir bizim sevdamız” dizelerini duyunca, içimden dedim ki Proleter Devrimci Beşiktaş, “Devrimci” Fenerbahçe’ye karşı..!!
Elbette son yaşadıklarından sonra..
“Kar altında deniz düşü, kuranlara selam olsun..” (x)
Ne kadar güzel bir mısradır bu!
Kar altındasınız ama denizin hayalini kuruyorsunuz..!!
Umudun goncası budur işte..
Yaşama sarılmanın, hayata direnmenin bir “Şifresi..” sanki.
Pes etmeden, teslim olmadan “zalim” hayata karşı mücadelenin sloganıdır bu..
İnönü Stadı'ndan sadece kadın ve çocuklar, havada da keskin bir soğuk var. Kar Türkiye’nin üzerine bir kabus gibi çöktü ya..
Bakın bir daha söylüyorum:
Maçın kritiğini okuyacaksanız İsmail Er’i,
Amaaa, futbolun felsefesini, ahlakını, aşkını, kardeşliğini öğrenecekseniz, ‘Futbol Hayatın Ta Kendisidir’ diyeceksiniz, beni okuyacaksınız!!
Çünkü;
Siyah Beyaz’a aşıktır, Beyaz da Siyah’a..
Siyahsız Beyaz, Beyazsız Siyah olmaz..!!
İlahi bir aşktır bu!
İkisini de yanına başka bir renk yakışmaz.