"Aslanın komutasındaki tavşanlar ordusu,
tavşanın komutasındaki aslanlar ordusundan daha iyidir."(X)
Bu sözler geliyor aklıma bu büyük statta.
Bir takımın, bir ekibin başındaki insanın, “Liderin” yani, bu derece önemi vardır işte!
“Abe lüle, nedir büle, çabuk süle, ne oldi sana büle.. travmasından sonra vız gelir bana o soğuklar vız..” diye düşünüyorum Olimpiyat Stadındaki o keskin soğuk altında..
Devasa bir stat burası..
Ferah mı ferah.. Hatta o kadar ferah ki püfür püfür yani..
“Abe lüle, nedir büle, çabuk süle, ne oldi sana büle.. travmasından sonra vız gelir bana o soğuklar vız..” diye düşünüyorum Olimpiyat Stadındaki o keskin soğuk altında..
Devasa bir stat burası..
Ferah mı ferah.. Hatta o kadar ferah ki püfür püfür yani..
Hatta derin dondurucuya girseniz daha iyi hani..
Buraya, rüzgarı hesaplamadan korunaksız olarak bu stat projesine onay verenleri Hayırla anımsamıyorum..!! Çünkü, insanın ciğerine işleyen bütün kuzey rüzgarlarına açık..
Tam karşımda ayaz bir rüzgar altında bile takımlarını yalnız bırakmayan Beşiktaşlılar var.
Bozbaykuşlar ise çoğalmış..
Söz, Beşiktaş’tan açıldı akşam sohbetinde..
Yalçın Bayer (Ağabey), tam iyileşmeden gazeteye gelen Zeynel Lüle’nin kulağına bunları söyleyince ben de dayanamadım:
“Söyleyeyim; ne olacak, Bolu çarptı..” dedim.
Zaten, “dönmüşüm daldan kopan kuru yaprağa..”
Rakibini küçümseyen Yıldızlar Topluluğu iki seksen yere kapaklandı. Avrupa’dan düştü, kupadan da düştü Kartal..
Play off’a kalıp kalmayacağı da şüpheli.
Aklı başında ve hırsı olan her antrenör böyle bir kadroya sahip olmak ister!
Hayallerin yıkılması, umudun kırılması fenadır..
Hele hele heyecan “Ölürse..”!, o fenadan da ötedir!
Kötü eder adamı kötü..!!
Beşiktaşlılar da bu sendromu yaşıyor olmalı.
Elbet geçici olarak..
Çünkü; adam olan, evladına küsmez..
Hata da yapsa, insan evladının ‘İYİ’ olmasını ister!
“Bu maçı alacağız başka yolu yok..”
Böyle başladı maç.
Beşiktaş, çılgın taraftar desteğinde çok iyi başladı maça.
Sözüm de sözdü hani, “Tur gelsin, bu karlı günde denize gireceğim!”
Görüntüler yayılırdı elbet.
Sezon başından beri taktik olarak onlarca yanlış yapan Carvalhal bu defa riski göze aldı.
Edu – Almeida ikilisi ile İbrahim Toraman’ın oyundaki yeri bunu gösterdi.
Beşiktaş’a başkan olacaklara öğütler..!!
“Beşiktaş Jimnastik Kulübü” nasıl oldu da oldu
“Beşiktaş Saldım Çayıra Mevlam Kayıra Kulübü..” Anlatıyorum, sindire sindire okuyun!
“Atletik(c)o yeniyorsa biz de yeneriz..”(!!) diye sahaya çıkmış Orduspor!
Böyledir hayat işte!
Mahallenin güçlü ve bıçkın delikanlısı bir kez, ama bir kez güçsüz görüntü verdi mi dışarıya, yeni yetişen “gençler” de “Yerim bunu” düşüncesiyle heyheylenir!
Sokakların yani ‘Arka Sokakların’ kuralıdır bu..!! Bu yüzden gözüne kestirmiş Hector Hoca Kara Kartalı..(Bizi..)
Gözüm ekranda..
Bir elim klavyede, bir elim tespihimde..
Sürekli çeviriyorum. “Bahriyeli Voltası” atıyorum heyecandan.
Fernandes’e top atıldığında 3 oyuncu basıyor. Adım attırmıyorlar adama..
Fernandes’in muhteşem şutu beni heyecanlandırıyor.
Maçı TV’de yorumlayan Beşiktaş’ın efsane oyuncusu Metin Tekin “2 pozisyon buldular” diyor. “Ben de Pozisyonu bulan değil atan bulur” diyecektim ki 2 pozisyon daha buldular..
Sanki sahanın yarısı yok da yarım sahada top oynanıyor gibi..Derken adamlar üst üste 2 gol buldu.
Benim için Atletico maçı daha önemli ama..
“Merdivenleri ağır ağır çıkacaksın” sözü aklıma geliyor.
Buradan çıkacak 3 puana da hayır demem tabii..
“Sadece kadın ve çocukların maça gelmesine karşıyım. Ayrımcılık yapılıyor” diyor oğlum..
Demek ki kara propaganda liseli çocuklara kadar inmiş..Ben de ona “Hayır oğlum, bu kadın ve çocuklara ayrımcılık yapıldığı anlamına gelmez. Tersine, onlara ne kadar değer verdiğimiz anlamına gelir, gelmeli” diyorum..
Bunun aksini söyleyen kara propagandacıdır.
Dünyayı dolaşsanız böyle bir “Tablo” yok, Türkiye bunun öncüsüyse, bu kıskançlık niye!!?