Neden pazarlığa taktınız?

Diplomasi denen işin özü, pazarlık yapmak ve karşılıklı ödünler vererek bir uzlaşmaya varmaktır. Rehineler kurtarıldığına göre; demek ki, Türkiye de bazı adımlar attı. Buradan "felaket senaryosu" üretmenin alemi yok.

Haberin Devamı

49 rehine; dünyanın en karışık bölgesinden, hasarsız kurtarıldı. Üstelik, IŞİD'in elindeki rehineleri acımasızca öldürdüğüne tanıklık ettiğimiz bir dönemde.

Normali nedir? Sevinci ve mutluluğu paylaşmak, 49 insanın ölümün kıyısından döndürülebilmiş olmasını pozitif karşılamak. "Ama"sız bir rahatlama yaşamak.

Toplumun büyük bölümünde, gayet normal bir ruh hali var zaten. Bununla birlikte; gerçekten kuşkuları satırlarından, gözlerinden okunan bir kesimin varlığı da ortada: "Özgür bir basın olsa, neler yapıldığını yazardı."... "Herkes zorla susturuldu, hataları kimse konuşamadı."

Haberin Devamı

101 gün boyunca hergün ne olduğunu bilseydik, kurtarma çabaları deşifre edilseydi; "özgür basın" da bunları yazsaydı, daha iyi bir netice mi elde edilecekti?

Bu tepkisel psikolojiden yükselen homurtulardan biri de şu: "Ne verdiler bakalım?"

Cumhurbaşkanı da, Başbakan da; "maddi açıdan bir şey verilmedi" diyor. Bununla birlikte, bir pazarlık yapıldığına, kesin gözüyle bakabiliriz... Zaten, karşı tarafın elinde bulunan rehineleri kurtarmak için iki yol vardı: Askeri operasyon, ya da pazarlık.

PAZARLIK

Diplomasi denen işin özü, pazarlık yapmak ve karşılıklı ödünler vererek bir uzlaşmaya varmaktır. Rehineler kurtarıldığına göre; demek ki, Türkiye de bazı adımlar attı. Buradan "felaket senaryosu" üretmenin alemi yok.

Türkiye, IŞİD'i "terör örgütü" olarak gördüğünü, resmen ilan etti. Bunun yanısıra, Başbakan Davutoğlu; IŞİD'i besleyen, gelişmesini ve ilerlemesini sağlayan toplumsal gerçekliğe dikkat çekiyor. Terörün, yalnızca yapanları "terörist" ilan etmekle çözülecek bir konu olmadığı açık.

KARA HAREKATI OLMADAN

Haberin Devamı

Ortadoğu coğrafyasının karmaşıklığı içinde, dikkatli ve özenli analizlere ihtiyaç var. ABD ve Batılı ülkeler; IŞİD'e karşı yalnızca hava saldırıları düzenleyeceklerini, kara hareketine girişmeyeceklerini ilan ettiler.

Peki, böyle bir "fiili (de facto) yapı"; kara harekatı yöntemine başvurulmadan, nasıl ortadan kaldırılabilir? IŞİD, şu noktada, kendini "bölgenin mağduru" olarak gören Sünni kitleye dayanıyor. Suriye iç savaşında büyük güç kaybına uğrayan, Irak'taki Şii yönetiminin haksızlıklarına öfke duyan Sünniler; IŞİD'in (potansiyel) sosyal tabanını oluşturuyorlar.

Fotoğrafın geri kalanına bakalım: Şiiler, Kürtler, Türkmenler ve Ezidiler... Şiiler, Irak'ta ve Suriye'de iktidarda. Yani farklı bir pozisyondalar. Türkmenler, mezhep bölünmüşlükleri nedeniyle, etkin bir askeri güce sahip değiller. Ezidiler'in de askeri gücü yok... Geriye Kürtler kalıyor. Onların da, en azından Rojava konusunda, aralarında sorunlar olduğunu biliyoruz. Kaldı ki bu sorunların aşıldığını varsaysak bile; Kürtlerin; bölgede, IŞİD'le mücadeleyi, tek başlarına omuzlamaları, tek başlarına belirleyici olmaları kolay değil.

Sünniler

Haberin Devamı

Dünyanın en çok merak ettiği noktaya gelirsek: Büyük Sünni kitle ne yapacak, bu çatışma ortamında hangi siyasi tercihlerde bulunacak? Bölgedeki Sünniler, barış ve çözüm saflarına çekilmeden; onların geleceklerine ilişkin, uluslararası güçler tarafından çözüm önerileri ortaya koyulmadan, bölgedeki taşlar yerine oturamaz. "Havadan bombalama"nın (tek başına) çözüm oluşturamayacağı da açık.

TÜRKİYE'NİN DURUMU

Türkiye; bu kalabalık ve çaresiz Sünni kitleyi anlayabilecek; sorunun şiddetten arındırılması için, değişik siyasi ve sosyal girişimlerde bulunabilecek ülkelerden biri. Irak'ta iktidarda bulunan Şii Maliki yönetimi, Sünnileri zulmederken; buna itiraz edenlerin başında Türkiye geliyordu, üstelik olayların en başından beri. Baskıcı sistemin yarattığı tabloyu, her geçen gün daha da net bir şekilde görüyoruz. "Müzakere" konusunda çekingenliğe düşmeden, bu mücadeleye devam edilmeli.

Haberin Devamı

49 rehinenin diplomasi yoluyla kurtarılması, değerli bir deneyim. Bu noktadan yola çıkarak, yeni analizler ve yeni çözüm yolları üretilebilir.

Yazarın Tüm Yazıları