Paylaş
AK Parti, 2002'de, yüzde 34'le tek başına iktidar olduğunda; yerleşik güçler, bunu geçici bir gelişme olarak değerlendirerek, "hallederiz nasıl olsa" tutumuyla, değişik müdahale yöntemleri denemişlerdi.
İlk etkili müdahale, 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşandı. Gül'ün seçilmesi engellendi, hükümet buna erken seçimle karşılık verdi... Parti kapatma davası vb. girişimler de sonuç vermeyince; 'yerleşik rejim', adım adım etkisini yitirmeye başladı.
En önemli çarpışma, Ergenekon davalarında yaşandı. Vesayetçi güçler direndiler, mevzilerini korumaya çabaladılar. Ancak, süreç; esas olarak, onların yenilgisiyle sonuçlandı.
Ardından, 2010 Anayasa referandumu yaşandı. Anayasa değişikliğinin yüzde 58'lik bir oyla toplumdan destek bulması; yargıdaki 'geleneksel yapı'ya, ağır darbe vurdu.
PARALEL YAPIYLA KAVGA
2012'den bu yana ise; AK Parti ile, devlet içinde büyük güç biriktirmiş 'Paralel Yapı' arasında, açıktan bir iktidar kavgası yaşanıyor. Bu çatışma; 17-25 Aralık 2013 aralığında, zirve noktasına ulaştı. Meydanlara inen Tayyip Erdoğan; 30 Mart 2014 tarihinde yerel seçimleri ve 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimiyle, bu süreçten de güçlü çıktı.
2010'lu yılların, 'Çözüm Süreci'nin yılları olduğunu da unutmayalım... CHP'nin, MHP'nin ve 'Paralel Yapı'nın karşı koyuşlarına, engelleme çabalarına rağmen, ciddi bir kesintiye uğramamış bir süreç var... 2 yılı aşkın bir süredir, kalıcı sonuçlar yaratan bir 'çatışmasızlık hali'nden söz etmek mümkün.
Çözüm süreci; 2013'ün Mart ayında, Newroz sırasında, Öcalan'ın açıklamasıyla kitleselleşti. Öcalan, "silahlı mücadele miadını doldurmuştur" dedi.
GEZİ OLAYLARI
Bir kaç ay sonra, Taksim Gezi Parkı'nda, protestolar başladı.
Hükümet, bu direnişteki toplumsal öfkeyi, anlamadı. Yaşananın bir komplo olduğunu düşünerek, şiddet yoluyla üzerine gitti. Süreç doğru yönetilemedi, uzun bir çatışma döneminin fitili ateşlendi. Kutuplaşma sertleşti.
17-25 Aralık operasyonları, bu gerginliğin üzerine oturdu.
Ergenekon davaları döneminde karşı karşıya gelmiş olan değişik güçler; AK Parti'ye muhalefet noktasında, yakınlaştılar. Saflaşmada bir değişim yaşandı. KCK davaları sırasında sert bir şekilde ayrışmış, çözüm sürecinde zıt saflarda yer almış olan bazı çevreler; kendilerini, 'hükümete muhalefet cephesi'nde buldular.
AK PARTİ KARŞITI CEPHE
13 yıllık AK Parti iktidarı; muhalefetin farklı katmanlarını, en azından psikolojik olarak yakınlaştırdı. Aradaki çok ciddi farklılıklar, bir anlamda geri plana itildi.
Peki, bu tarihi sürecin ve dönüşümün ardından, düşünülen "restorasyon hükümeti" projesi, ne olabilir?
Önemli bir çoğunluğu Vatan Partisi saflarına katılan generaller, Ergenekon davasının geri alınmasını ve sorumlularından hesap sorulmasını istiyorlar. Askeri vesayeti bitiren yasal değişiklerin geri alınmasının gerekli olduğunu düşünüyorlar.
Ergenekon davalarının en sıkı muhaliflerinden birisi CHP'ydi. Bu partinin bazı milletvekilleri bu davalardan uzun yıllar tutuklu kaldılar. Kendi pozisyonlarına uygun olarak bu konuda bir restorasyon istemeleri çok tabii.
Askeri vesayetin yasal alanda sınırlanmasını beraberinde getiren yeni Milli Güvenlik Kurulu Kanunu, acaba bu restorasyon projesinin içinde yer alacak mıdır?
Son olarak, özellikle 'Paralel Yapıyla mücadele' döneminde; bazı yasal değişikliklere ek olarak hakimler ve savcılar içinde gerçekleştirilen geniş tabanlı ittifakla, paralel yapının HSYK'daki etkisi kırıldı.
Poliste egemenlik kurmuş olan yapı, önemli bir ölçüde dağıtıldı. Devletin bürokratik kurumları içinde paralel bir iktidarın parçası olarak çalışan çok sayıda örgütlü güç, tasfiye edildi.
Bir 'restorasyon hükümeti'nin bunları geri getirmesi mümkün olabilir mi?
NEYİ RESTORE EDECEK?
"Restorasyon hükümeti" hangi değişikliği tersine döndürüp, restore edebilir?
Sonuç olarak, 13 yıllık bir iktidar döneminden söz ediyoruz. 'Geleneksel modernist' çevreler; AK Parti iktidarının, birinci günden itibaren 'Cumhuriyet'in kazanımlarını' hedef aldığı görüşündeler. Bu anlamda, 'toptan bir geriye dönüş ve tasfiye' düşüncesinde olanlar var. Tüm kurumların eski yapılanmasına döndürülmesini gerekli görüyorlar.
KİMİN PROJESİ
Bazı kesimler, ise daha sınırlı bir bakış açısıyla, Ergenekon davalarını haklı buluyor, ama yanlış uygulamalara itiraz ediyor. Bazı kesimler, 2010 Anayasa referandumunu 'ilerici bir değişim imkanı' okumakla birlikte, 'Paralel Yapıyla mücadele' döneminde yapılanları meşru görmüyor. Yolsuzlukların üstünün örtüldüğünü ifade ediyorlar.
Restorasyon nereden başlayacak nerede duracak? Çok karmaşık bir geriye dönüş projesinden söz ediyoruz...
Çok değişik siyasi hedefleri olan, çok farklı noktalardan tepki veren, siyasi projelerden söz ediyoruz.
Bu bir intikam projesi mi olacak, bir demokratikleşme projesi mi, temel hak ve özgürlüklerin yeniden tanımlanması mı? Yoksa vesayetin restore edilmesi mi? Medyanın eski ellere geri dönmesi mi?
Sonuç olarak hangi siyasi ve topumsal hedefe yürünecek? CHP'nin gösterdiği istikamete mi, MHP'nin ya da HDP'nin, veya Cemaatin hedefine mi?
Başarı şansı olmayan, karmaşık bir ittifak arayışı var...
Paylaş