Paylaş
İsterlerse sinagog da açarız! Bunun üzerine zeki bir öğrenci “Madem öyle” deyip change.org’ta “İTÜ’ye budist tapınağı istiyoruz” kampanyası başlatmış.
Sonuç? Kısa sürede 20 bin imza toplanmış!
İşte yaratıcılık budur. Tek kelimeyle bayıldım.
Ama bunu anlamayanlar var tabii.
Öğrenci böyle bir işe kalkıştığı için tehdit alıyormuş.
Bu toprakların bir numaralı tipik tavrı.
Sindirmek, korkutmak için tehdit etmek...
Öğrenci, kampanyayı neden başlattığını da çok güzel açıklamış Hürriyet’ten İpek İzci’ye. Şöyle diyor:
“Bu konuya işine geldiği gibi bakmak isteyenler, kampanyanın camiye karşı olduğumuz için yapıldığını düşünüyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Benim istediğim, bir inanışın diğerlerinin üstünde tutulup sadece o dinin mensuplarının ibadet ihtiyacı varmış gibi davranılmaması.”
Rektör beyin bu genç, zehir zeki tavır karşısındaki tutumu ne olacak merak ediyorum doğrusu...
O kadınlardan biri konuşuyor
Ünlü bir erkekle görüntülenmiş kadınlardan biri geçenlerde Lucca’da bana dert yanıyordu.
Nedeni de şu: Hafif bir kadın olarak algılanmak...
Uzun uzun anlattı.
Gecelerden bir gece ortak bir arkadaşı vesilesiyle ünlü adamın masasına dahil olmuş, sonra hep beraber başka mekana geçilmiş.
Arabalara binilirken de çat çat fotoğraflarını çekmiş paparazziler.
Ünlü adamın yanındaki gizemli kadınlardan biri olarak...
“Ama yapacak bir şey yok, adam ünlü, çekilmen doğal” dedim. Şöyle itiraz etti:
“Doğru, elbette çekilir. Ama fotoğrafların altında kullanılan dil, yaratılan algı hoşuma gitmiyor. Sanki ünlü adamın yanındaki her kadın onun yatağına girecekmiş gibi bir algı. Oysa ilgisi yok işte. Arkadaşımın arkadaşıydı. Eğlendik, sohbet edildi, o kadar.”
Böyle söyleyince hak verdim doğrusu...
Oldu mu yani hocam?
Sosyal medya fenomeni olan din öğretmeni Serhat Karanfil hakkında daha önce yazmıştım.
Kullanıcılar sosyal medyada kendi keşfettikleri yakışıklının/güzelin peşinden gitmeyi, onun hayranı olmayı artık daha çok seviyor diye...
Şunu da eklemiştim: Ama bu ilgi/heves geçici. Kullanıcı bir ay sonra başka birini bulur, bu kez onu fenomen yapar...
Diye diye. Demelere doyamamıştım ki, yakışıklı din hocamız verdiği bir röportajla içindeki baraj kapaklarını açıp coşmuş:
“İnsanları şaşırtmak, uyandırmak ve dürtmek istiyorum. Giyimim, konuşmalarım, yaşam tarzım ve tecrübelerimle... Madem bu kadar insan tanıyor, bir şeyler yapmalıyım diyorum.”
Ego işte.
En tehlikeli şey. Yoksa insan çok takipçili sıradan bir fenomen iken neden böyle iddialı iddialı “Bir şey yapmalıyım” dallarına tutunur? Misyonlar edinir kendine?
Ve yaşam tarzını biricik, giyim tarzını çok şahane sanmaya başlar?
Paylaş