Paylaş
O ilginin rüzgarıyla tıpkı devam filmi çeker gibi 13 Düet’in ikincisi çıktı şimdilerde.
Baştan sona dinleyince yine Kayahan şarkılarının eksikliğini hissetmemek elde değil.
Mesela bir Canım Sıkılıyor Canım ne de güzel rock olurdu.
Yemin Ettim’i ise hiç saymıyorum.
Zamanında dillere fena halde marş olmuş bu şarkıyı pek sevmem, ama rock versiyonu eminim nefes kesici olabilir, yeni jenerasyon bu şarkıyla beraber hüzün tünellerindeki yerini pekala alabilirdi.
Umarım Kayahan’la Nilüfer arasındaki bitmeyen küslük/savaş/dargınlık, artık her neyse adı, biter de 13 Düet’in üçüncüsü belki Kayahan şarkılarıyla kanatlanır; belli mi olur.
Tabii üçüncüsü için ortada rock solisti/grubu kalırsa...
Gelelim şu anda piyasada olan ikinci 13 Düet’e dair notlara:
TAMAMDIR
Vega’yı ve Deniz Özbey’in kedi vokalini özlemişim.
Nasıl da güzel söylüyor “Ta Uzak Yollardan” şarkısında mırıl mırıl.
Nilüfer de Özbey’in mırıl vokaliyle gayet çelişik hararetli bir şekilde kükrüyor şarkının bir yerinde. İlk favorimlerinden oldu bu düet.
HİÇ OLMAMIŞ
Kavak Yelleri şarkısının hastasıyım. Ama Feridun Düzağaç’lı bu düeti sevemedim. Hâlâ bu şarkının orijinalini dinlemeyi yeğlerim.
İYİ YÖNDE DEĞİŞMİŞ
En çok değişen şarkılar Eğrisi Doğrusu ve Dünya Dönüyor olmuş.
İkisinin de ritmi yavaşlamış, sakinleşmiş. maNga ve Pinhani de gayet başarılı.
TEN UYUŞMAZLIĞI VAR
Kavak Yelleri’ndeki “olmamışlık” hissiyatım Dokun Bana için de geçerli. Morgillerden Harun Tekin ve Nilüfer düetinde bir ten/vokal uyuşmazlığı söz konusu.
CUK OTURMUŞ
Pop şarkısı Şov Yapma ise çok iyi söylenmiş. Model’ciler şarkıya gayet günümüze uygun bir elbise dikmeyi başarmış.
Bir de şarkıyı dinlerken Aysel Gürel’in yazdığı sözlerin günümüze nasıl hâlâ uyabildiğini görmemek elde değil:
“Şov yapma şov yapma fark etmez anladık seni, her yerde sen vardın, taktikler bitti bitti mi.”
ESAS FAVORİ
Açık ara favorimi ise söyleyeyim: Zakkum’la beraber söylenen Agora Meyhanesi. Bu yazın en çok dinleneni olacaktır bu düet, şimdiden söyleyeyim.
Muhteşem Yüzyıl’ın kara dumanı
Son geyik bu: Muhteşem Yüzyıl’daki kara duman!
Hatice Sultan’ın Hürrem’e yaptırdığı kara büyü son bölümde kendini bir siyah duman olarak gösterdi. Tabii akıllara ister istemez Lost’un meşhur siyah dumanı geldi.
Bu benzerlik üzerine geyikler çevrildi.
Ve haliyle Muhteşem Yüzyıl’ın karizması bir hayli çizildi. Anlamadığım şey, Lost’u gayet iyi bildiklerini düşündüğüm dizinin yönetmenleri Taylan Biraderler’in bunu nasıl hesap edemediği...
Gerilmiş anne Hülya Koçyiğit
Hülya Koçyiğit’in oynadığı bir reklam filmi var. Koçyiğit reklamda yemek yapıyor, en sonda da ona sürpriz yapan oğluna sarılıyor. Bu esnada Koçyiğit’in botokstan ya da başka türlü bir estetikten fazlaca gerilmiş yüzü göze çarpıyor ve o anda insan acayip geriliyor. Eğer gergin reklam annesi Koçyiğit, bir
villada otursa ve mutfaktaki yemeğini de evin hizmetçisi yapıyor olsa, hiç yadırganmazdı bu vaziyeti. Ama reklamdan görünen köy pek öyle değil. Olmamış bu yüzden.
Uzun şiiri dörtlük halinde satmak
Kelebeğin Rüyası filmi 42’şer dakikalık dört bölüme bölünecek ve Türk dizisi meftunu ülkelere bu şekilde pazarlanacakmış.
Yılmaz Erdoğan’ın içine bu karar nasıl sindi bilmiyorum.
Kıvanç Tatlıtuğ hayranı yabancı ülkelere ulaşmak için yapıldığı belli olan bu ticari hamlenin filmin ruhuna hiç uymadığı ortada.
Yazık bir karar.
Öylesine merak ediyorum
Ömür Gedik’in bu pazarki röportaj fotoğrafında hangi kırmızı halı kıyafetiyle arz-ı endam edeceğini...
Röportaj kıyafetlerinin İstanbul Moda Haftası’nda sergilenip sergilenmeyeceğini...
Ve dahası, bu röportaj kıyafetlerinin ileride Basın Müzesi’nde konularak gelecek nesillere “bakın çocuklar, bunlar da ikibinlerin kışkırtıcı röportaj kıyafetleri” diye tanıtılıp tanıtılmayacağını...
“Çocuğumun olmaması benim tercihim. Çocuk hayali kuran biri olmadım hiçbir zaman” diyen Biricik Suden gibi kadınların çocuklu hemcinsleri tarafından dışlanıp dışlanmadığını...
Ve bir dönem siyasetin AKP kanadında hayli vitrine çıkmış Suden’in “çocuksuzluk” tercihine “üç çocuk” vizyonunu onaylamış siyasetçi arkadaşlarının nasıl baktığını...
Biscolata erkeği olarak ünlenip sürpriz olmayan bir şekilde Türkiye’de kalmaya karar veren ve son olarak bir dizide rol kapan Carlos Martin’in kariyerinin ilerleyen yıllarda nasıl dallanıp budaklanacağını...
Misal: Carlos’un hızlandırılmış Türkçe kursu aldıktan sonra bir gazetede köşe yazıp
yazmayacağını...
Paylaş