Paylaş
Onların hikâyelerini çok okuduk, dinledik.
Ama dünyayı tamamen yürüyerek turlayan, üstelik bunu yedi yıl boyunca sürdürmüş birinin hikâyesi nadir rastlanır bir durum.
İşte, Amerikalı Tom Turcich’in hikâyesi tam da bu kategoriden...
Tom’un yedi yıllık yürüyüşünü The Guardian’da Simon Hattenstone’un kaleminden okurken deyim yerindeyse önce ağzım açık kaldı, sonra da Tom’un azmine ve bitmeyen motivasyonuna hayran kaldım.
Tom, evinden uzakta olduğu yedi yılın yarısında günde ortalama 35 kilometre yürümüş. 38 ülke gezmiş ve pandemi dönemine denk geldiği için gidemediği Avustralya hariç her kıtayı geçmiş. Üstelik bu yürüyüş turunda bir noktadan sonra yalnız da değilmiş.
Yolculuğu sırasında rastladığı ve ismini Savannah koyduğu köpeğiyle birlikte gitmiş her yere. Tom’un dünyayı bu şekilde dolaşan onuncu kişi olduğu belirtiliyor.
Savannah ise bu turu yapan ilk köpek!
NEDEN BU YÜRÜYÜŞE BAŞLADI
Peki Tom’u bu dünya yürüyüşüne iten şey neydi?
Bir anda mı böyle bir şeye karar vermişti?
Bunun için geçmişe, Tom’un 17’nci yaşına dönmek gerekiyor.
Çekingenliği ve çocukluğundan beri içini kemiren ölüm korkusu dışında normal bir rutine sahip olan Tom’un hayatı, yakın arkadaşı Ann Marie’nin ölüm haberini aldıktan sonra değişiyor.
Ölüm korkusu daha çok pekişmeye başlıyor. Travması devam ederken üniversitede Robin Williams’ın meşhur “Ölü Ozanlar Derneği” filmini izleyip çok etkileniyor.
Filmdeki gibi günü yakalamak ve sıra dışı bir hayat yaşamak üzerine kafa yormaya başlıyor. Sonunda formülü buluyor: “Başına gelecekleri oturup beklemektense geleceğini şekillendirmek”.
Böylece Tom, doğup büyüdüğü 15 bin nüfuslu, güvenli Amerikan kasabası Haddon’dan çıkıp dünyayı görerek günü yakalamaya karar veriyor.
Ama dünya uçsuz bucaksız. Onun karakteri de ürkek ve çekingen.
Kendini zorlaması gerektiğini anlıyor. Bir yandan da ucuz seyahat etmesi gerektiğinin farkına varıyor. Dünyayı yürüyerek dolaşanların hikâyelerini okumaya başlıyor.
Steve Newman ve Karl Bushby gibi.
BAŞINA BİR ŞEY GELDİ Mİ?
25 yaşına dek dünya yürüyüşünün planlarını yapan Tom sonunda kasabasından çıkıyor ve yolculuğunun ilk ayağı için Arjantin’e doğru yürümeye başlıyor. Yürürken en çok şükrettiği şey “Google Harita” oluyor!
Başına bir şey gelmiyor mu? Elbette geliyor.
Türkiye-Suriye sınırında terörist ya da casus olduğu düşünüldüğü için gözaltına alınıyor, ama sonra hemen serbest bırakılıyor. Bir kez de Panama’da girdiği bir dükkânda bıçak zoruyla tutuluyor.
Uruguay’da yakalandığı bakteriyel enfeksiyon sonucu evine dönüp mola vermek zorunda kalıyor.
Ama iyileşince tekrar yürüyüşüne kaldığı yerden devam ediyor.
“DÜŞÜNCELER YABANİ OTLAR GİBİ”
Tom’a göre bu yedi yıllık yürüyüş bir meditasyon gibiydi.
Özellikle de çok fazla yalnız geçen ilk iki yıl.
“Kendi başıma çok yalnızdım” diyor, “Sadece düşüncelerim vardı. Düşünceler bahçenizdeki yabani otlar gibi. Farkında değilsiniz, ama kafanız bu otlarla dolu ve yürürken bu otları toplayıp hepsini temizliyorsunuz.”
Sonunda, Peru’da olduğu bir gün, tüm düşünceleri düşünmüş gibi hissediyor Tom ve şöyle diyor: “Bahçem artık temizdi. Artık endişe, pişmanlık, şüphe; hiçbir şey yoktu.”
Paylaş