Ünlü bey size güvenebilir miyiz

Ünlüler hakkında her yıl yapılan bir güven araştırması var.

Haberin Devamı

Ipsos ve MediaCat tarafından yapılan araştırma sonucunda 2015’in en güvenilen ünlüsü Cem Yılmaz olmuş.
Onu Murat Boz takip ediyor. 
Üçüncü ise Kenan İmirzalıoğlu.
Ünlülere güven derken neyi anlıyoruz merak ediyorum.
Onları samimi bulmak mıdır güven?
Yakışıklı, güzel, sempatik olarak görmek midir?
Ya da “Cem Abi beş yüz lira borç versene, bu ay nakte çok sıkıştım” diyebilecek yakınlıkta görmek midir güven denen şey?
Malum, her şeyi birbirine karıştırıyoruz ya... Bu yüzden listede şıkır şıkır sıralanan ünlü isimlerden çok, kafalardaki güven algısını anlamak isterdim. 
Çünkü ancak böyle anlayabiliriz:
Acun Ilıcalı’nın bir önceki yıl en güvenilirken bu yıl neden dördüncü sıraya gerilediğini...
Ya da hiç ortalarda olmayan Orhan Gencebay ve Kadir İnanır’ın neden güvenli limanlar olarak seçildiğini...

Haberin Devamı

Yıl 301 o zamanlar San Marino’dayım...

Ünlü bey size  güvenebilir miyiz

Son günlerin en renkli haberi buydu:
Serhat Hacıpaşalıoğlu, San Marino adına bu yılki Eurovision’da yarışacakmış.
Haberi okuyunca dedim ki, kardeş bu San Marino nere?
Mini bir wikipedia araştırması sonucu ortaya çıkan şey şu oldu: İtalya’daymış mini San Marino cumhuriyeti. Apenin Dağları’nın tepesinde.
Üstelik dünyanın en eski ülkelerindenmiş.
301 yılında kurulmuş!
Fotoğraflarına baktım, nasıl artistik nasıl havalı görünüyor.
Söylenen o ki, San Marino televizyonu bizzat Serhat Hacıpaşalıoğlu ile irtibata geçmiş ve “Eurovision’da bizi temsil eder misin?” diye.
Onu bunu bilmem, ama Serhat sayesinde Avrupa’nın beş mikro devletinden biri olan San Marino’nun bayağı iyi reklamı oldu. İtalya’ya seyahate giden Türkler, “Şu San Marino’ya da bi gidelim” diyecektir, diyebilirler; korkunuz ey
San Marinolu’lar... 

Buluttan nem kapma devri

Nurgül Yeşilçay yaptığı resimlerden birini Instagram’da paylaşınca ortalık karıştı.
Hayır, millet resmi çok sevip heyecanlandığından ya da “Biraz ekspresyonist mi olmuş acaba Nurgül Hanımcım?” diye sofistike sofistike (ah keşke!) tartıştığından değil.
Resimde kullanılan renkleri PKK’lı bulduğundan...
Bunun üzerine Nurgül kendi üslubuyla açıklama yapmak zorunda kaldı, “Arkadaşlar bu bir Osmanlı kilimidir. Renkler birebir kullanılmıştır. Öyle çok da kafa yormaya değmez” diyerek.
Geçenlerde Can Kozanoğlu’nun Cilalı İmaj Devri kitabından hareketle bir yazı yazmıştım ya.
Bu devri özetleyen ve “Bu devir ne devri acaba?” diye soran.
Sanırım buldum.
Bu devir buluttan nem kapma devri.
Böyle vıdılana vıdılana vakit kaybetme ve herkesin üstüne üstüne gitme devri...

Haberin Devamı

Dikkatimi çeken 2 şey

1. Medya ‘delidolu’ kadınların dobra dobra kendini anlatmasını sever.
“Onunla deliliklerini konuştuk” demeyi de...
O kontenjandan onlara sürekli yer verir.
Gonca Vuslateri de bu kontenjanın gediklisi olma yolunda ilerliyor.
En son yıldırım aşkla yaptığı sürpriz evliliğini de bu ‘delidir ne yapsa yeridir’ kontenjanından anlatmış işte.
2. Türk markası Les Benjamins, Milano Erkek Moda Haftası’ndaki Ottoman Punk adlı defilesinde önce semazenleri çıkarmış sonra mankenleri...
Semazenlerin bu tür şovlarda kullanılıp kullanılmaması hâlâ çok tartışılan bir konudur, ama konum bu değil.
Keşke marka sadece turistik bir motif olarak kullanmaktan öteye geçebilseymiş semazenleri...
Çünkü bu şekilde gösteriler daha önce yapıldı, yeni değil. 

 

Yazarın Tüm Yazıları