Üçüncü köprü manzaralı o kıyı

Fotoğraf, fantastik bir filmden alınmış gibi.

Haberin Devamı

Arkada endüstriyel bir görüntü: Hızla yükseldiği belli olan devasa, ürkütücü bir inşaat; üçüncü köprü inşaatı.
Önde ise renkli şemsiyeler, mayolu insanlar, denizde botlar... Romantik ve nostaljik bir yaz hali.
Bu fotoğrafı hafızaya almak, saklamak lazım.
Çünkü köprü bittikten sonra insanların denize girdiği kıyının bu ‘saflığından’ eser kalmayacak.
Her yer beton olacak.
Hani internette ünlüler hakkında sıkça şu söylem üzerinden fotoğraf galerileri karşımıza çıkıyor ya, “Böyleydi, ah canım bak bu hale geldi” diye...
İşte bu fotoğraf da işin ‘böyleydi’ kısmı.
“Bu hale geldi” kısmı için çok değil, üç-dört yıl beklemek yeterli.

Üçüncü köprü manzaralı o kıyı

Şıkır şıkır bir buluşma

Haberin Devamı

Düet yaptıkları Şıkır Şıkır şarkısı üzerinden davalık olmuş iki ünlü şarkıcı yeni bir şarkı yarışması vesilesiyle yan yana, göz göze, diz dize jüri olmuş:
Gülben Ergen ve Mustafa Sandal.
Belki davadan sonradan aralarındaki husumeti çözmüş, buzları eritmişlerdir, ama (öğrendik ki) şov dünyası nihayetinde böyle bir gaz bulutu:
Küslükler, davalık olmalar, haşin sözler bir anda geride kalır.
Yeter ki projeler gelsin, her şey unutulur.

Serenay altı aylığına gidiyor

Nereye?
Los Angeles’a...
Öğrendiğime göre bir süre orada vakit geçirmek, farklı bir şehirde yaşamak, yeni bir şeyler öğrenmek istiyormuş.
Halihazırda görüşmelerini sürdürdüğü uzun metrajlı filmde oynamayı kabul ederse başka tabii...
O zaman planları her an değişebilirmiş.
Benim takıldığım nokta, ünlülerin bu Los Angeles takıntısı.
Türk popçuları başta olmak üzere tüm gözde yeni nesil oyuncuları da hayattan mola vermek istedikleri vakit soluğu orada alıyor.
Tamam, güzel şehir, rahat şehir.. Bana sorarsanız, bir süre sonra sıkıcı şehir...
Tamam, oyunculuk dersi de alıyorlar, yararlı bir şehir.
Tamam, ikilimi de nefis.
Ama galiba çoook uzak ya, esas bu mesafe ünlülere iyi geliyor diye düşünüyorum.
Misal: Yıllar önce Meltem Cumbul’un evine gitmiştim, kendisi Los Angeles’ta yaşarken. Nasıl mutlu ve ferah olduğunu bizzat görmüştüm.

Üçüncü köprü manzaralı o kıyı

DÜNYANIN BİR UCUNDA TEK BAŞIMAYIM

Eğer bu ruh halinin sözlere dökülmüş halini isterseniz o zaman Şebnem Ferah’a kulak vermeli derim.
Şebnem de Can Kırıkları albümü öncesi epey bir zamanını Los Angeles’ta geçirmiş ve albümle aynı adı taşıyan Can Kırıkları’nda şöyle yazmıştı uzaklarda olmanın dayanılmaz hafifliğini:
“Bu kalabalığın içinde yapayalnız hissetmektense dünyanın bir ucunda tek başımayım / Kir göstermeyen renkleriniz / Sizin olsun, korkmaktansa / Bulanıklığın tam içinde bir başımayım...”

Haberin Devamı

Bir erkek olarak sus

Ortalık Ceza’nın son şarkısındaki gibi, göz gözü görmüyor hep pus.
Şarkının devamını da şöyle getirebiliriz pekala, gayet kafiyeye uyar:
“Bir erkek olarak sen sus!”
Malum, önceki gün Meclis’te bir erkek siyasetçi kadın siyasetçiye, “Bir kadın olarak sus” dedi ve sadece sosyal medya karıştı.
Sosyal medyayla pek ilgisi olmayan/kullanmayan kadına yine teğet geçti bu aşağılama.
Ya da: Teğet geçmediyse bile sus puslar.
İçlerine attılar.
Keşke susmasalar, keşke...

Yazarın Tüm Yazıları