Uçmaktan korkmalı mı?

Böyle diyenlere “Kabin amirine güveniyorum” diye yanıt veriyorum.
Yolculuk başlamadan önce bir anons yapıyor ya kabin amiri.
Uçak içindeki havanın 3 dakikada bir değiştiğine dair.
Hemen şu soru akla geliyor tabii: Gerçekten o hava değişiyor mu, değişmiyor mu?
Ben de soruya soruyla karşılık veriyorum:
Peki kaldığınız otel odasının, gittiğiniz restoranın üst seviyede hijyen tedbiri uyguladığına her zaman yüzde yüz emin misiniz?

ÇİFT MASKELİ DE TEK MASKEYE DÜŞTÜ

Evet, uçakta dip dibe uçuluyor. En büyük endişe bu.
Yanında oturan kişi azıcık öksürüp hapşırsa dahi geriliyorsun.
Ama artık o virüs gerginliğinden midir nedir, hapşırasın gelse bile tutuyorsun kendini. İnsanlar ürkmesin, gerilmesin diye. Buna kısaca virüs terbiyesi diyebiliriz.
Ben bir kere hapşırığımı tuttum mesela! Eminim birçok yolcu da aynı şeyi yapıyor.
Çift maske takan da var. Kendini daha çok koruma adına. Hem burnu ağzı kapatan maskeyi takıyorlar hem de yüz koruyucu maskeyi...
Tanıdıklarımdan biri sürekli çift maskeli uçuş yapıyordu.
Bir uçuşta ona rastladım.
İlk iki uçuşunu böyle yapmış. Üçüncüde tek maskeye inmiş.
Yüz koruyucuyu takmamış.
“Neden?” dedim, “Güveniyorum artık uçaklara” dedi.
Oysa her şey biraz da psikolojik.
Güvenmek istemiş aslında, o kadar.

Lounge’da maskeler fora

Tek anlamadığım ve bazen benim de yaptığım şey: THY’nin iç hat lounge’unda uçağı beklerken maskeyi çıkarmak.
Sadece kahve/çay içerken filan değil, bekleyiş sürecinde tamamen...
Bunun altında da lounge’un restoran gibi algılanması yatıyor sanırım.
Restorana girince hepimiz maskeyi çıkarıyoruz ya.
Sadece çalışanlar maske takıyor. İşte o hesap.
Oysa lounge da havalimanından ayrı bir yer değil sonuçta.

Bodrum’dan İstanbul’a 45 dakika

Şu dönemde uçmanın en güzel yanı ise şu:
Uçaklar önceden belirtilen zamanda kalkıp iniyor! Rötar yok. Tüm uçuşlarımda uçak en az 5 dakika erken havalandı.
Hatta bir keresinde Bodrum’dan İstanbul’a 45 dakikada filan indik.
Tüm bunların nedeni de hava trafiğinin fazla olmaması.

Taksim’e şeffaf tuvalet kursalar gider misiniz?

Günün tasarım harikasına buyurun:
Japon mimar Shigeru Ban, Tokyo’daki iki parka şeffaf tuvalet tasarlamış. Tuvaletlerin tüm ayrıntısı dışarıdan net bir şekilde görülüyor!
Sadece içeriye biri girdiğinde tuvaletlerin camı otomatik olarak opak hale geliyor.
Yani dışarıdan içerisi görünmemeye başlıyor. Mimar Ban bir özellik daha eklemiş bu umumi tuvalet tasarımına.
Renkli aydınlatmalar sayesinde tuvaletin temiz olup olmadığını uzaktan anlayabiliyorsunuz.
Bu şeffaf tuvaletlerin en sevdiğim yanı şu oldu:
İçinden çıktığın anda dışarısı kabak gibi görünür hale geldiği için kimse kirli bırakmaya pek cesaret edemez.
O zaman bir sorum var: Acaba Taksim Meydanı’nın bir yerine bu tuvaletlerden kondurulsa kaç kişi girip deneyebilir?
Meraktan kuyruk mu olur, yoksa tam aksine kimse ilgilenmez mi?