Paylaş
Mesela Uzakdoğu’da bir şehre değil de neden Los Angeles’a gidiliyor ısrarla?
Şarkıcısı orada yapıyor albümünü, oyuncusu hem inzivaya çekiliyor hem de bir adet workshop buluyor, onunla vakit öldürüyor. Sonra buraya gelince de ballandırarak anlatıyor. Eskiden sosyetede bir Miami’ye gitme, orada eğlenme, hatta ev alma olayı vardı. Orası bitti, epeydir herkesin rotası Los Angeles.
Tamam havalı şehir, iklimi şahane, belli başlı yerlerinde her an bir Hollywood ünlüsüyle karşılaşabilirsin.
Ama mekanlarındaki eğlencesi erkenden biter, herkes çoğunlukla evlerinde partiler. Arabasız orada bir hiçsindir, “yaya” hayatın sıfıra iner.
Ve toplamda huzurlu ama çok sıkıcı bir yerdir. Bu yüzden çoğu L.A’li eğlence için Las Vegas’a kaçar. Tamam bizimkiler orada “huzur” aramaya gidiyor belli ki, eğlence aradıkları yok. Ama yurdum gencine (hani var ya, “örnek olma” muhabbeti) hakikaten kötü örnek oluyorlar. Neden?
Dön dolaş habire, “üç aylığına L.A’e gitcem, sıkıldım buralardan” diyen ünlüler yüzünden insanın canı çekiyor, gitmek istiyor. En son Tuba Ünsal gidecekti L.A’e, vardı mı, orada mı, gitmek üzere mi, workshop’a girdi mi çıktı mı bilmiyorum.
Tez elden L.A’e gitmek, bir adet saçma konuda workshop yapmak (mesela bahçe bakımı mevzusunda), üstüne de “Türk ünlüsü L.A’de neler karıştırıyor” konulu dökümanterimi tamamlayıp dönmek istiyorum, kısmetse...
Colin Farrell 10 tane bira üstüne Türk kahvesi içti
Geçen yaz film çekimi için ıstanbul’a gelen Clive Owen’ı da fark etmemiştik.
Şimdi de Colin Farrell geldi geçti ıstanbul’dan. Yine ruhumuz duymadı.
Burada Four Seasons otel personelini de kutlamak lazım, hiçbir şekilde dışarıya “Colin burada kalıyor” diye bilgi sızdırmadılar.
Sadece adam gittikten sonra otelde neler yaptığına dair bilgiler sızdı bana.
Hani bir değeri varsa hâlâ: Colin bir gece sevgilisiyle otel barına inip bol bol bira içmiş. Duyduğuma göre en az 10-12 tane filan. Sağlam biracıymış yani kendisi. Biranın yanında ise yengeç kızartma ve sebzeli böreklerden götürmüş üzerinize afiyet.
O kadar şeyin üzerine de finalde orta şekerli Türk kahvesi almış.
Baykuş’tan yanıt
Pazartesi yazısında hatırlarsanız, Cihangir’deki Baykuş’ta, evlenmek üzere olan arkadaşlarına sürpriz yapıp mini bir kına yapan kızlar grubundan bahsetmiştim.
Kızlar kına mevzusu üzerine işletmecinin kendilerine kaba davrandığını söylüyorlardı.
İşletmeci Tolga Akyıldız’dan konuyla ilgili bir mail geldi:
“Çoğunluğu arkadaşım olan bir grup, bekarlığa veda partisi yapmak üzere Baykuş Cihangir’e geldi. Sonra kimseye haber vermeden bunu bir kına gecesine çevirdiler. ışletmeci olarak ve samimiyete güvenerek yapılan şeyin yakışık almadığını ifade etmek için aralarından bir arkadaşıma sms yolladım. Nezaketime rağmen büyük tepki göstererek mekanı terk ettiler... Bir işletmeci olsanız mekanınızın duruşuna aykırı bir şey yapılsa ne yaparsınız?”
Alternatif stil ikonları: Monica ve Hakan
Salı gecesi Beymen Blender mağazasının roof’unda “Blend Yourself” partilerinin ilki yapıldı. Beymen’ciler ilk partinin ev sahipliğini yapmamı teklif edince dedim ki, “Tamam, ama bir de gecenin sonunda partinin en stil kişisini seçelim, bu partiden alternatif ikonlar çıksın”.
Fikre herkes bayıldı, ama gel gör ki stil kralı ve kraliçesini duyurmayı unuttuk o gece. Herkes eğlenceye/sohbete ve Absolut 100 kokteyllerine daldı gitti.
Ben de buradan açıklıyorum yeni stil ikonlarını: Saç kesimine, kırmızı rujuna, zebra çorabına, kısacası tüm stiline bayıldığım Monica di Christina ve beraber geldiği arkadaşı Hakan Urfalıoğlu...
Aylin Aslım üzülmüş
Aylin Aslım’ı üzmüşüm. Hem de çok. Çünkü Güldünya konserinde mikrofonu açık kaldığı için “Hiç prova yapamadım” diye sahne arkasında dertlenen ve haliyle tüm seyircilere bunu duyurmuş olan şarkıcı o değilmiş (böyle yazmıştım çünkü). O kişi Rojin’miş. Düzeltiyorum bu minik ayrıntıyı ve Aylin’i üzdüğüm için de üzüldüğümü belirtmek istiyorum.
Paylaş