Paylaş
Louvre’daki Osmanlı sergisinin şahane afişi dışında şehrin merkezi yerlerinde mevsime dair bir kırıntı bulamayınca, arkadaşımla beraber saatlerce oturduğumuz Marais’deki kafede yüksek sesle Türkçe pop söyleyerek etkinliklere -ucundan da olsa- katkıda bulunduk.
Hayır, dalga geçmek için filan değil. Türkçe pop da neticede şu anki Türkiye’nin bir ürünü/yüzü. Es geçilmemesi gerekiyor. Hep sergiyle filan olmaz bu iş sonuçta.
Ayrıca: İngilizce konuşmaya yanaşmayan Fransız garsonlara Türkçe sipariş vererek Türkiye Mevsimi’nin tadını çıkarttık...
Paris’te sadece “Türkiye Mevsimi” etkinliği yok elbet, bir de Fashion Week olayı var.
Bir kısım moda insanı o defileden bu defileye deliler gibi koşturmakta.
Fashion Week’in iki ayrı kulvarı varmış meğer.
İlki, rüştünü ispat etmiş marka ve tasarımcıların kulvarı.
Dior’lar, Balmain’ler, Yamamato’lar, McQueen’ler ve Hussein Chalayan’lar o kulvarda.
FW’nin diğer kulvarı ise “off” denen, yeni tasarımcıların defile yapmasına (modacı diliyle “yürümesine olanak tanınan”) çiçeği burnunda kulvar.
İşte orada bu yıl bizden bir marka vardı: Etcetura.
Ezra-Tuba Çetin kız kardeşlerin markası Etcetura, aslında ikinci kez katılıyor Fashion Week’e. Eğer bu istikrarla devam ederlerse onları bahsettiğim ana
kulvarda görmek sürpriz değil, hayli olası.
Çetin kardeşlerin “Lady Aviator ilkbahar-yaz 2010” defilesine erken gidip backstage’lerine daldım.
Defile öncesi ve sonrasından notlar alttaki kutucukta...
Türk mankenler neden kabul edilmedi
Çetin kız kardeşler defile için Türkiye’den de manken getirmek istemiş. Ama bizim mankenlerimiz -birkaç kişi hariç- Fashion Week’i düzenleyen federasyon tarafından standartların altında bulunmuş! Beden ölçüleri bakımından.
O yüzden tamamen yabancı kızlarla çalışmak zorunda kalınmış. Defileye çıkan kızları görünce ölçüyü neden tutturamadığımız anlaşıldı. Bu kızlar cidden dal gibi yahu. Yiyip içmediklerini zannediyorsanız yanılıyorsunuz! Backstage’de kurulmuş koca masanın üzeri cips, çikolata, bisküvi gibi ıvır zıvırla doluydu ve hepsi de maşaallah tıka basa yiyordu.
SABİHA GÖKÇEN’DEN İLHAM ALMIŞLAR
Backstage’de kitap okuyan bir manken kadar seksi bir şey olabilir mi? Sen kalk, onca koşuşturan insan arasında, saçın makyajın yapılı, yarı çıplak bir köşede kitap oku.
Kültür-sanat aşkı başka bir şeye benzemiyor...
Ezra ve Tuba’nın bu kreasyonu Sabiha Gökçen’den ve onun cesur kişiliğinden ilham almış. Defileyi anlatan broşürde Sabiha Gökçen’in hayat hikayesinden de kısaca bahsediliyordu. Fransızlar’ın hayli ilgisini çekti Sabiha Gökçen.
Hakikaten, bu ilginç kadının hayat hikayesi neden film yapılmaz?
VOGUE VE MARIE CLAIRE KREASYONU “KAPATTI”
Defile genel olarak olumlu eleştiriler aldı. Hatta Marie Claire, Vogue gibi dergilerin Uzakdoğu editörleri çekimlerinde kullanmak üzere kreasyonu “kapatma” teklifinde bulunmuş kızlara (böyle de acayip bir dili var bu moda sektörünün).
Onlar adına sevindim. Çünkü bu kreasyonu neredeyse yokluk içerisinde, çok az maddi destek alarak kotardı Çetin kardeşler.
Umarım bundan sonra daha büyük şovlarda kendilerini gösterme şansı bulurlar.
Sonuçta benim için Paris’teki esas Türk mevsimi onlardı.
Çünkü genç, çünkü yaratıcı, çünkü çalışkanlardı...
Paylaş