The Şeyma

Acun Ilıcalı evliyken başladığı ilişkisi, çocuğu olması, derken “Her şey daha yeni başlıyor” mesajı veren görkemli evliliği...

Acun’la boşanmasından sonra Şeyma artık konuşulmaz, gündemden düşer diyenler de yanıldı.

Şeyma bir şekilde “The Şeyma” olmuştu çünkü.

Bu kez de İtalyan DJ sevgilisiyle olan maceralarını, gittiği yurtdışı partilerini konuştuk.

Şeyma zaten yaşadığı hayata dair ipuçlarını saklamıyor, Instagram hesabından yaşam tarzını sıkça paylaşıyordu. Çok geçmeden DJ sevgili gitti, meşhur Meedo geldi.

Bu kez Meedo hakkında iddialar konuşuldu. Bir ayrılıp bir barışmaları da...

Şeyma, çılgınca takip edilmesinin yanı sıra her daim üzerine nefret kusulan bir popüler figür de oldu.

Bunun en çok kendisi farkındaydı zaten.

Onunla 2017’de yaptığımız bir röportaj vardı.

Hani Acun Ilıcalı’yla evlenmesine 1 ay kala verdiği röportaj.

Çok konuşulmuştu.

İşte o röportajdaki cümlelerden biri şuydu:

“Hakkımdaki o negatif düşünceler hep olacak. Herkes beni nasıl sevebilir ki?”

Bir partide gizlice çekilmiş görüntülerinin ortalığa saçılmasından sonra yapılan nefret dolu yorumlar bunun son örneği.

Ama yapılan yorumların hayli erkek egemen bir söyleme sahip oluşu, nefret dolu içeriğinden daha önemliydi:

Erkek tarafı (yani Acun) “kurtarıcı” olarak görülüyor, kadın tarafı ise “çocuğuna bakamayan, partilerin kadını” yaftasıyla “Vah vah” diye ayıplanmaya doyulamıyordu.

Hele bir de “Ne çekti be Acun” kafasında olanlar vardı, onlar daha da şaşırtıcı...

Artık kabul edelim:

Şeyma kendi hayatını yaşıyor.

Yaşadığı hayatın eksisi de artısı da ona ait. Bir erkek olsaydı sırtına bu kadar ok saplanmayacağı da apaçık ortada.

Contemporary İstanbul ilk gün notları

◊ Bu yılki sanat fuarı her açıdan doyurucu:

Hem yerli-yabancı galeri dengesiyle hem de Tersane İstanbul’un geniş alanına tüm popüler mekânların (Lucca, Sail Loft, Momo, Markus) kurulmasıyla...

◊ “Mekânlarda yiyip içenler içeride galerileri gezenlerden daha fazla” eleştirisi de yapıldı.

Ama cumartesi günü hava çok ama çok sıcaktı. Bu nedenle şöyle bir çözüm bulanlar vardı:

Galerileri biraz gezip dışarıya çıkıp soluklanmak, sonra tekrar içeriye geçip yeniden tur atmak... Ayrıca sadece mekânlarda oturmaya gelenler de pekâlâ olabilir.

◊ Bir yandan da bu festivalle karışık atmosfer çok güzeldi.

Hem sanat hem sosyalleşme bir arada. Neyi sorguluyoruz ki?

◊ Bazı sanat galerileri VIP açılışından bir gün önce gayet iyi satış yaptı. Parisli bir galeri mesela, yaptığı satıştan hem memnun hem şaşkındı. İstanbul’da böyle bir satış beklemediğini söylüyordu.

◊ Tersane İstanbul’a gidip gelmek ise hâlâ sorun. Arabasıyla kara tarafından gelenler trafikten yakındı.

Deniz tarafından tekneyle gelmek isteyenler, “Contemporary teknesi nereden kalkıyor biliyor musun?” diye birbirine sormaktan helak oldu. Bana kalırsa çözüm, Tersane’ye denizden daha çok ulaşım olanağının sağlanması.