Paylaş
TARKAN'IN YENİ KLİBİ - WEB TV
Siyah beyaz, tertemiz görüntülere sahip ve seksi. Üstelik seksi olan sadece Tarkan değil, görüntülerdeki diğer herkes.
Dansöz ve kara çarşaflı erkeklerden oluşan enstrüman grubu da iyi fikir.
Ve Tarkan’ın kostümleri...
Sanırım yine Ceyda Balaban işi.
Çünkü klipte giyilen kostümler Tarkan’ın en son Açıkhava konserlerinde giydiklerine benziyor. Yani kostümler de olmuş, cuk oturmuş.
Gayet sıradan ve lezzetsiz “Öp” klibinden sonra “Acımıycak” klibi, biraz doksanlardaki Umur Turagay kliplerinin havasını anımsatan, net ve hedefi onikiden tutturan türden...
Tebriği hak ediyor.
‘Diğer ülkelerde böyle’ demek doğru değil
Tam da içki mevzusu diğer ülkelerde ne durumda diye merak ediyor, yurtdışında yaşayanlara sorup duruyordum.
Hatta sağ olsun, bir arkadaşım kendini bu uğurda seferber etmişti.
Tanıdıklarına maille ulaşıyordu, “Oralarda durum nedir?” şeklinde.
Derken Radikal imdadımıza yetişti. Pazar günü Avrupa ve Amerika’daki içki durumunu özetleyen kapsamlı bir liste yayınladılar.
Sonuç? Meğer, “diğer ülkelerde de düzenlemeler böyle” diyenler pek inandırıcı bir tesbitte bulunmuyorlarmış.
Yine de haklarını yemeyelim, sadece iki noktada benzerlik var.
Fransa’da da içki firmaları isimlerini kullanmamak şartıyla etkinliklere sponsor oluyorlarmış (ama diğer meseleler konusunda özgürler. Yaş sınırı da 18).
Ve Danimarka hariç İskandinavya ülkeleri; yani İsveç, Norveç ve Finlandiya...
Bizdeki TAPDK gibi içki meselesini düzenleyen kurum ve yasaları var.
Ve içki satışı konusunda katı uygulamaları... Öyle ki, Radikal’in yazdığının aksine, bu ülkelerde hafta içi akşam altıya kadar, hafta sonu ise dörde kadar içki satışı yapılabiliyor.
Elbette bu ülkelerin durumu özel. İntihar oranının yüksekliği ve bunu aşırı alkol tüketiminin körüklemesinden duyulan endişe sözkonusu.
Bu kadar...
Bize sunulan yeni yönetmelik ise gerçekten biricik. Hele ki 24 yaş sınırı. Dünyada pek eşi benzeri yok.
Her şeyi bırakın, en kötüsü de keyfi uygulamalara çok açık bu yeni yönetmelik.
Zaten en büyük endişe de bu ya...
24 yaş ve koca bebekler
Malum yönetmelikte içki satışı sınırı 24 yaş olarak belirlendi ya.
Aslında bırakın 24’ü, bu ülkenin gençleri 30 yaşına da gelse, 40 yaşına da gelse hâlâ “koca bebek” muamelesi görür ailesinden.
Sonra sülalesinden, sonra karşısına çıkan tüm kurumlardan ve dolayısıyla devletten. Hani “yaş sınırı 30” bile diyebilirlerdi bu bakış açısıyla!
Peki bu bitmeyen “koca bebek” muamelesi kişiye nasıl yansır?
Şöyle:
Ailenin evinden ayrılıp kendi başına bir türlü yaşayamaz.
Dışardaki herkesi “kötü”, aile bireylerini “sığınılacak liman” olarak beller.
Kendine bir türlü güvenemez.
Hangi işi yapacağı konusunda yıllarca karar veremez. Hep başarısız olur.
“Nasıl olsa ailem bana destek çıkar” şeklindeki düşünceyi her zaman aklının garantici bir köşesinde tutar.
İçki kısıtlaması mekanlara yarayacak
Bu hafta iki yerli filmin galası var.
Biri Kutsal Damacana Dracoola filmi. Diğeri Şahin K.’nın rol aldığı “Günah Keçisi.”
Kutsal Damacana’nın galasının yapılacağı İstinye Park, “yeni yönetmeliğe göre galada içki servisi yapamayız” demiş.
Sanırım Şahin K. filminin galasında da aynı şey olacak.
Anlaşılan, bazı film galaları sonrası yapılan “after party” olayı, yeniden moda olacak.
Film ekibi gala sonrası davetlilerini alıp içki ruhsatı olan bir mekanda yapacak kutlamasını...
Bu zorunlu gidişat da en çok mekanlara yarayacak.
Vereceği davette/açılışta davetlilerine içki veremeyenler, artık direkt içki ruhsatı olan yerlerle anlaşma yapacak, soluğu orada alacak.
Paylaş