Paylaş
Bundan birkaç ay önce Saturday Night Live’da Madonna’yla Lady Gaga da şov icabı birbirlerine girmişlerdi. Biri diğerinin saçını çekiştiriyordu, filan...
Telefon açıp Hande Yener’e bunu söyleyince serzenişte bulundu hemen, “ılla bir şeye benzeteceksin” diyerek...
Eh doğru, bu da bir medya hastalığı galiba.
Elimizde değil. Kafalarımız o kadar çok görsel imajla dolu ki, “Bunu daha önce görmüştüm yahu” oluyorsun her seferinde.
En sonunda, birebir olmasa bile esinlenme olduğunu görüyorsun.
Yoksa Hande’nin dediği gibi, Madonna ve Gaga gibi sahte değil, bayağı gerçek bir kavgaydı onlarınki...
Gerçi şu an bir anda barışmış olmalarını da “sahte” bulanlar yok değil.
Sahte ya da gerçek, ben olaya siyah/beyaz bakmıyorum.
Sonuçta: Hande ve Demet barışmasının şık fotoğraflarla prodüksiyonlanması, yakın zamanda ortak bir şarkı bulunup beraber seslendirilecek olması, yetmedi bir de üstüne turneye çıkılması; neresinden baksanız iyi “proje”.
O zaman bu “proje”den beklentilerimiz yükseliyor haliyle.
Mesela bu ikili sahnede şov icabı öpüşseler ne olur acaba?
Hindistan’a klip çekmeye gideceklerine bunu yapsalar olay olmaz mı?
Buradan her iki şarkıcıya da bu konuda kamuoyu baskısı yapmayı öneriyorum.
Saç-baş çekiştirmek yetmez, Hande ve Demet -evet, Britney ve Madonna gibi- sahnede ya da klipte öpüşsün...
Sonraki adım budur, beklentimiz büyüktür, Türk pop’u bu öpüşme kurtarır.
Gayet ciddiyim.
Diyor ve her ikisini de öpüyorum.
Gıdıdan...
Denize karşı Funfatale vaziyetler
Denize sıfır bir masada oturuyoruz.
Buz mavisi denizle aramızda sadece boydan boya bir cam var, hani o kadar yakınız.
İleride Galatasaray Adası görünüyor. Maalesef gündüz görüntüsü çok çirkin.
Adanın yanında martılar ordu halinde, o kadar çoklar ki, izlemekten kendini alamıyor insan.
Bu yüzden tam üç-dört saat filan aynı masada, denizin karşısında oturup kalıyoruz. Birkaç iyi arkadaş.
Neresi burası? Funfatale. Les Ottomans’ın içinde.
Eskiden Ottomans 29’du burası. Bayağı karanlık, koyu renklerin hakim olduğu şık bir kulüptü. Ulaşılmazdı.
Şimdi çok sıcak bir kafe bar olmuş. Tahta masalar, sandalyeler, minderler, şamdanlarla...
Ve en önemlisi de işte, denizin dibinde olmak duygusu nefis.
Acayip ferahlatıcı. Acayip her şeyden uzaklaştırıcı.
Gerçi Les Ottomans’ın şaşaasından dolayı önce ürküyorsun, “Acaba kasıcı bir yer mi?” diyorsun. Ama yok, öyle değil. Yine cool belki, ama şatafat yok, abartı yok.
Hatta fiyatları şaşırttı beni. The House Cafe, Kitchenette’de ne kadarsa salatalar, sandviçler, burada da aynı...
Geceleri parti de yapılıyormuş burada. Henüz gecesini görmedim.
Ama gündüzüne, akşamüstü haline bittim.
Bresaola’lı pizzasına da öyle. ıncecik, pide gibi biraz.
Bu cumartesi Funfatale’de akşamüstü partisi varmış, ona da bakacağım. ıyi fikir akşamüstü denize karşı erken eğlenmek...
Üstelik “Discoman” lakaplı Serhan Sabanlar çalıyormuş.
Kısacası arkadaşlar, maymun logolu Funfatale, Boğaz ortasında ferah bir seçenek. Tavsiye, tavsiye ötesi...
Bir tek, kılım ya, vejetaryen sandviçini sevmedim. Çook ama çok yağlıydı...
Sonra söylemedi demeyin...
Ezel’ce iki not
1. CANSU DERE TACıZE UĞRADI MI?
Eyşan ve Ezel’in ıstiklal Caddesi ortasındaki öpüşme sahnesi gerçekten iyiymiş. Pazartesi gecesi Ezel’i açar açmaz o sahneye denk geldim.
Tabii sahneyi izleyince akla fesat sorular gelmiyor değil:
Acaba çekilmesi hayli zor (malum kalabalık açısından) sahne sırasında Cansu Dere birkaç magandanın tacizine uğramış mıdır?
Biliyorsunuz, bu magandalar kamera görünce daha bir coşuyor, aşka geliyorlar. Bunun en güzel örneğini yılbaşı gecesi gördük.
Kameralar tarafından çekildikleri halde magandalarımız sıkıştırdıkları herkesi daha çok taciz etmekten zevk alıyorlardı. Bir tür amatör porno oyuncusu duygulanımı bu galiba...
2. DİZİNİN ÖMER’İ NEREDE GÖRÜLDÜ?
Dizinin Kenan ımirzalıoğlu kadar, hatta belki ondan daha çok ilgi gören bir oyuncusu var.
O da Ömer’i oynayan İsmail Filiz.
Cumartesi gecesi ısmail Filiz, Scotch’ta ortaya çıktı ve tabii tahmin edileceği üzere mekandaki tüm kadınların gözü onun üzerindeydi.
Paylaş