Paylaş
Alışkın olmadığımız şey istikrarlı olanlar.
İstikrarını sürdürürken “trend” olmayı da başarabilenler.
Bunlardan biri Nişantaşı’ndaki Kantin. Tam 11 yıldır var Kantin.
Daha uzun seneler de var olacak, orası kesin.
Çünkü insanlar bıkmıyor Kantin’den.
Hangi öğlen yemeğe gitsem ağzına kadar dolu.
Ünlüsü de gidiyor üstelik. İsteyene piyasası da var yani...
Ama Kantin’in esas sırrı yemekleri tabii. Klasik değil, tanıdık değil. Her gün farklı bir-iki yemek çıkıyor muhakkak.
Ve geneli de çok leziz oluyor. Ayrıca organik, sağlıklı.
Basit bir misal: En son hakiki bir domates çorbası içtim orada mesela. Salçadan yapılmayan...
Kantin’in sahibesi, şefi Şemsa Denizsel bu işi biliyor ve takdiri hak ediyor gerçekten.
Mönüsü ve de kendisi şişirme onca plastik mekana inat...
Muazzez Abacı’nın muhteşem siniri
Orijinalinde Aretha Franklin ve Liza Minelli’nin rol aldığı Snickers reklamının yerli versiyonu çok iyi olmuş.
Muazzez Abacı ve Gönül Yazar gerçekten harikalar.
Özellikle Muazzez Abacı’nın bilgisayarla yere kapaklanma sahnesi dön dolaş tekrar izlemelik.
“Tüylü bamya” ve “Mikrofona konuş” replikleri de dile düşmelik...
Keşke bu iki assolist bir dizide filan oynasalar.
NOT: Muazzez Abacı’nın reklam filmindekine benzer bir “sinirini” bir gün havalimanı çıkışında görmüştüm.
Şoförüne bağırıp çağırıyor, küfürleri bol kepçeden sallıyordu. Tırsmadım desem yalan olur...
Altın Portakal törenindeki ruhsuzluk
Altın Portakal Ödül Töreni’ndeki içi geçmişlik her sene hep aynı. Değişen bir şey yok.
Spor kıyafetlerle ödül almaya çıkanlar...
Araları doldursun diye sahneye çıkarılan, kimsenin dinlemediği sıkıcı bir müzik grubu ya da şarkıcı...
Ellerindeki anons kağıtlarına yazılı uzun cümleleri tekrarlayıp duran içi geçmiş sunucular...
Devre/döneme göre değişen politikacılar ve konuşmaları...
Bu sene de aynıydı Altın Portakal ama daha mı ruhsuzdu ne bir öncekilerden?
İki yakanın ‘doğaya aykırı’ buluşması
Kuzey Kıbrıs’ın seks işçisi oğlanlarıyla Güney Kıbrıs’ın eski maliye bakanı pazarlık halindeyken ya da sonraki aşamaya geçmişken işte, yakalanıyorlar.
Kime? Kuzey Kıbrıs yasalarına.
Çünkü oranın Ortaçağ yasalarında eşcinsel ilişki hâlâ “doğaya aykırı cinsel münasebet” olarak kabul ediliyor.
Dolayısıyla Rum Kesimi’nin eski bakanının içeriye tıkılması filan söz konusu.
İki yakanın bu şekilde buluşması/çarpışması çok acayip gerçekten.
Tam filmlik.
Tam “halkların kardeşliği” şeklindeki klişe sloganı haykırmalık...
NOT: Umarım, Altın Portakal’da “en iyi ilk film” ödülünü alan “Zenne”, Kuzey Kıbrıs’ta da gösterime girebilir.
47’lik Hülya Avşar
Çok garip gerçekten. Hülya Avşar’a bazı söyledikleri yüzünden benim de kızdığım, eleştirdiğim zamanlar oldu.
Ama Hülya Avşar yine Hülya Avşar işte.
Kayıtsız kalamıyorsun. Yapmacık değil, bitmeyen bir çekiciliği var. O ego patlamaları bile sahici, yakışıyor.
Pazar günkü Ayşe Arman röportajında da bu çekiciliği yine hissediliyordu.
Röportajda en çok, asistanına dönüp “Nerede saçmalıyorum, ne hata yapıyorum, nerem yamuk, söyle?” diyebilmesini sevdim.
Çünkü biliyoruz ki birçok star hâlâ bunu yapmaktan aciz.
Paylaş