Siirt geyiği yapan Mazhar Alanson

Bir yandan oyun oynanır, sohbet edilip oralet/çay içilir bir yandan da televizyondaki haberlere sesli olarak tepki verilir.
Ya küfrederek ya hep aynı klişe laflarla bağırıp çağırarak ya da çoğu zaman cinsellik üzerinden söz konusu olay neyse geyiği yapılarak...
Twitter da modern bir kıraathane olma yolunda.
Siirt’te yaşanan çocukların çocuklara tecavüzü olayının medyada patladığı gün, bu berbat hadiseyle ilgili Mazhar Alanson tipik bir erkek geyiği yaptı mesela Twitter’da.
Daha doğrusu, yapabildi!
(Yok “23 Nisan şenlikleri Siirt’te yapılsın”, yok “Siirt’e giderseniz yere para vs. düşürürseniz sakın eğilip de almayın. Giden mal olsun, yeter ki cana zarar gelmesin”, yok “Siirt’te doğum evlerinin önünde güvenlik artırılmalı” gibi gibi incilerle).
Hadi geyik demeyelim, daha şık tabiriyle kara mizah olsun.
ışin kılıfı bu oldu ya!
Böyle bir olayın ardından espri/geyik/artık adı her neyse yapabilmek zamanında “Tecavüzcü Coşkun”a keh keh gülen bir millet olmamızdan kaynaklanıyor olabilir mi?
Tamam, bir karaktere gülmek onun yaptığı eylemi onaylamak anlamına gelmez.
Ama bir karakterin kült haline gelmesi ve onu görür görmez (tıpkı Cem Yılmaz’ı görür görmez gülmeye başlayanlar gibi) gülmemiz bir tuhaf değil miydi?
Sonuç olarak, bana hâlâ Alanson’un bu konuda geyik yapabilmesi fena geliyor. Anlamakta güçlük çekiyorum.
Bunu çok ergen muhabbeti buluyorum.
Hani asla “eğitim şart, cinsellik yaşanmıyor, öğretilmiyor” gibi eğitici-öğretici klişe laflar sarfetmesini de beklemiyorum.
Ama bu da değil. Bu kadarı da değil.

Hayko Cepkin ve Tatlıses yan yana!

Bu yıl 17 Mayıs’ta sahiplerini bulacak Kral TV Müzik Ödülleri’nin 12 kategoride finale kalacak adaylarını belirlemek üzere bir ön jüri oluşturulmuş.
“Oy kullanır mısınız?” diye bana da teklif ettiler.
Oy kullanmak için verilen şifreyle sitelerine girdim.
Ve (yine) müzik türlerine bakılmaksızın en iyi erkek ve kadın sanatçı adaylarının sıralandığını gördüm.
Özellikle 21 adayın sıralandığı erkek şarkıcı kategorisinde ıbrahim Tatlıses ve Hayko Cepkin’i yan yana görmek bana manasız geldi.
Bunu oy formunun sonuna yazarak bu yazıdan önce Kral’cılara da belirttim.
Onlardan gelen yanıt, “Çok az albüm çıktı geçen yıl, o yüzden türlere göre kategoriler yapamadık” şeklindeydi.
Oysa çok az albüm çıkmadı geçen yıl.
MÜ-YAP’ın verilerini taradığınızda ortaya çıkıyor bu zaten.
Hatta pop-rock, rock türlerinde daha çok albüm yayınlandı bile denilebilir.
Sonuçta, hiçbir gerekçe Tatlıses’le Cepkin’i aynı kategoride oylamayı gerektirmemeliydi.
Düşünsenize, ikisi de finale, yani izleyici oylamasına kaldı diyelim.
ızleyici nasıl bir seçim yapabilir ki?
Ya da yapsa bile, ne kadar adil olur o seçim Tatlıses ve Cepkin açısından?

Bıktırdı/gına geldi...

ısmail Cem Televizyon Ödülleri’ne “Emmy” benzetmesi yapılmasından...
 “Ben aslında başrol oyuncularından biriyim, yardımcı oyuncu değilim” diyerek “Türkiye’nin Emmy”sine(!) kızıp Antalya’ya gelmeyenlerden...
Siirt’teki tecavüz olaylarının ardından Bakan Nimet Çubukçu ve Başbakan’ın “bir yıl önceki haber şimdi verildi” argüma-nından yola çıkarak bir kez daha medyayı suçlamasından...
Ezel’in her bölümünde ya Ezel’den ya da diğer karakterlerden
“gerçek” kelimesini duymamızdan, ama gerçeğin bir türlü ortaya çıkamamasından...
Hiçbir işletmeyle “küstüm/barıştım” oyunu oynamadığım, bunu daha önce çok yazdığım halde “barışmak istemiş” gibi yanlış ya da yanlı cümleler kuranlardan...
Harbiye’de travestiyle pazarlık yaparken paparazziye yakalanınca, “işyerim orada, travestiyi kovuyordum” diye yalan söyleyenlerden...