Bugün o kutlu gün, yani rüzgarına kapılmadan duramayacağınız o muhteşem Sevgililer Günü.
İşin ilginç tarafı, Sevgililer Günü bizde artık Ramazan Bayramı gibi algılanmaya filan başlandı. Mesela önceden şöyle sms’ler gelmez ya da Facebook’taki duvarınıza şu cümleler çiziktirilmezdi: “Sevgililer Günü hepimize kutlu olsun, sevgi dolu bir gün geçirelim.” Hani bayramlarda atılan kafiyeli mesajlar var ya; tam o klasmandan, o klişe kategorisinden. Nereden çıktı bu mesajlar şimdi, anlamak mümkün değil. Sevgililer Günü’nün giderek bayram gibi algılanmasına yönelik bir örnek de mekanlardan. Bayram öncesi tüm mekanlar boşalır/daha az iş yapar, tatile gidemeyenler de bayram geceleri kendini mekanlardaki özel eğlencelere atar ya. şimdi aynısı Sevgililer Günü için geçerli. Mekancıların çoğu malum günün öncesinde dert yanıyordu: “Mekan boş abi, çünkü herkes Sevgililer Günü’ne rezervasyon yaptırdı.” Sevgililer Günü’yle ilgili bir değişim de, hediye mevzusuyla ilgili. Meğer bu yılın hediye trendi, ne kadar ilginç o kadar iyiymiş. Sevgiline sadece bir elbise/pantolon al ya da indirimdeki dvd’yi kapıp eve götür, şarap eşliğinde izle yetmiyormuş! Mutlaka ama mutlaka ilginç şeyler gerekiyormuş. Benim duyduğum en ilginç hediye şu oldu: Bir adam bir sushi restoranını arayıp 14 şubat günü -parasıyla di mi- şunu talep etmiş: “Aşçınız o gün bizim eve gelip hem sushi dersi versin hem de sadece ikimize özel nefis sushi’ler yapsın.” ılginçliğin sonu yok tabii. Benim aklıma hep fesat şeyler geliyor nedense: Aşçınız daha sonra bizde kalsın hatta, sabaha dek sürecek bir grup sushileme partisi yapalım. Gibi gibi... Neyse sevgili okur, bugünü sağ salim atlatman dileğiyle. Bu vesileyle çocukların, ergenlerin, yetişkinlerin, babaannelerin, kısacası herkesin Sevgililer Günü algısını kutlar, yanaklarından sms’lerim.
Kimselere benzemeyen Tuğçe Kazaz
Hakikaten öyle, Tuğçe Kazaz hiçbir Türk ünlüsüne benzemiyor. Fazlasıyla “biricik”, fazlasıyla kendi kafasına göre yaşayan biri. Fazlasıyla da cesur. Yunanlı bir adama aşık olup onun memleketinde yaşıyor. Din değiştiriyor. Sonra, “Vatan, millet gibi şeyler önemli değil, öncelikle bireyim” şeklinde bu topraklar için “fazla” açıklamalar yapmaktan geri kalmıyor. Hep kendi öneminin altını çiziyor. “Bu benim hayatım, kimse karışmasın” diyerek, “ıstediğim gibi yaşarım, kime ne” cümlesini sürekli tekrarlayarak... şimdi yeniden memleketinde Tuğçe Kazaz. Hâlâ popüler, iyi iş yapıyor. Yine eskisi gibi başına buyruk. “Bu hayat benim, kendi gezegenimde yaşıyorum” diyor. Bu haliyle Türk ünlüleri arasında başka bir kategoride. Hatta kategorisiz. Çünkü benzeri yok. Bu fazlasıyla bireyci, “size ne lan” tarzı açıklamaları yüzünden de medya tarafından pek sevilmiyor. Hep açıklama yapması isteniyor. “Din değiştirdin mi?”, “Boşandın mı?”, “Sevgilin mi yanındaki?” Tuğçe de ya bilinçli olarak oynuyor ya da cidden takmıyor. Önümüzdeki günlerin/yılların en nev-i şahsına münhasır popüler figürlerinden biri olacak Tuğçe Kazaz. Kendi gezegeninde yaşamayı bırakmadığı sürece tabiii. Yoksa hayatta ilginç olmaz!
Cem-şahan maçında son vaziyet
Cem Yılmaz ve şahan Gökbakar arasındaki futbol maçında mütevazı açıklamalarıyla şahan önde giderken, “Recep ıvedik” galasındaki son açıklamalar işin seyrini değiştirdi. Filmin dağıtımcısı Mehmet Soyarslan, Cem Yılmaz’ın AROG’una gönderme yapan bir ön konuşma yaptı, şahan’ı batırdı. Hiç gerek yoktu böyle konuşmaya. Çünkü Recep ıvedik bu kez her kesimden onay almıştı. Kendisine burun kıvıranı bile o son reklam filmindeki Rafet El Roman şarkısıyla mest etmişti. Bunu da mı göremediler? En kötü şey bu işte: Seninle aynı kategorideki köklü markayı hedef alarak reklam yapmak, öyle yükselmeye çalışmak...
Hamilelik haberi doğrulandı
Kelis, geçtiğimiz ay hamile olduğu iddiasıyla gündeme gelmişti. Kelis’in eşi Nas, 51. Grammy Ödül Töreni’nde MTV News’e verdiği röportajda bu iddiayı doğruladı. Bebeğin cinsiyetinin henüz belli olmadığını söyleyen Nas, “Evet, Kelis hamile. Çok heyecanlıyım. 2009 bana uğurlu gelecek sanırım. İkinci kez baba oluyorum” dedi. Nas’in önceki ilişkisinden de 15 yaşında bir kızı var.