Paylaş
Konseri sırasında bir video gösterilmiş.
Ama sansürlenerek...
Sertab da kendi konserinde sansürleniyor oluşuna doğal olarak sinirlenmiş ve şu açıklamayı yapmış seyircisine: “Bir
kadının memesi
görünüyor diye benim haberim olmadan bir filmi kesmek büyük bir felaket, bunun sonu yok.
Beni susturamazsınız.”
Yapılan şey, gerçekten sanatçıya saygısızlık.
Konserdeki videoyu kesmek şunun gibi bir şey:
Sertab Erener’in haberi olmadan orkestradan birini konsere çıkartmamak gibi.
Aynı kapıya çıkıyor.
Sonuçta o gece o sahne Sertab’a ait ve Sertab tepkisinde sonuna kadar haklı.
Şimdi sırf o videonun kesintisiz yayınlanıp yayınlanmadığını görmek için 11 Eylül’deki Zorlu PSM konserine gideceğim.
‘Artweeks’le olaylar başladı
İstanbul’daki sanat koşturmacası önceki gün Akaretler’deki Artweeks’le başladı.
İşte ilk gün koşturmacasından geriye kalanlar:
DAHA FAZLA ALAN
◊ İlk iki yılına göre bu sezon daha güçlü görünüyordu Artweeks.
Çünkü sergi alanı için bu kez daha çok bina kullanılmış ve daha fazla galeri bu mini fuara katılmış.
ODAKLANMA İMKANI
◊ Contemporary’nin büyüklüğünden dolayı arada kaçırabildiğimiz bazı sanatçılara da daha çok odaklanma imkanı sunuyordu Artweeks.
Mesela Gözde İlkin mesela Onur Gülfidan.
NEON BIKKINLIĞI
◊ Ama çok tekrar işler de vardı. Mesela neonlar! Gerçekten neonlu işler kabak tadı verdi.
Neonla verilmeye
çalışılan kara mizah mesajlar da öyle...
KEŞKE BİR TEMA OLSAYDI
◊ Koleksiyoner sergilerinin bir teması olsaydı keşke. Ortaya karışık seçilen eserler sadece koleksiyonerin ruh iklimini anlatır gibiydi.
‘SMALL TALK’ DİYARI
◊ Ah o ayaküstü yapılan içeriksiz konuşmalar. Özellikle de, “Merhaba ben bilmemkim, beni hatırladınız mı?” diye başlayanları...
Müze Evliyagil’in kurucusu Sarp Evliyagil’le konuşurken biri gelip durup dururken aynen böyledi dedi Sarp’a ve susmak bilmedi.
GEREDE’NİN OĞULLARI VE HALUK AKAKÇE
◊ İlk gün açılışının yıldızı daha önce bir yerde gün yüzüne çıkmamış Haluk Akakçe işleriydi.
Toplu halde Artweeks çıkarması yapan Bennu Gerede’nin oğullarını da unutmayalım tabii...
Hata bende
Ertuğrul Özkök sormuş:
“Magazin Konseyi bu hafta neden Ömür Gedik’in kısa şort manifestosunu ve Onur Baştürk’ün Ivana Sert ‘Kum Gibi’yi söylemesin meselesini konuşmadı?”
Kendi kısmımı yanıtlayayım bari: Ivana Sert, “Kum Gibi”yi söylemesin demedim ki ben Ertuğrul Bey.
Sadece şunu yazdım:
“Kum Gibi şarkısını çok seviyordur, kafasına göre söyleyebilir de…
Ama o Jennifer Lopezvari kostüm içinde Kum Gibi’yi söylemek hiç olmamış.”
Neden?
Çünkü tüm şovlarda böyledir.
Şarkının ruh haline göre sadece kostüm değil; ışık, varsa dansçılar, hatta sahne düzenindeki her şey değişir. Seyirciyi havaya sokmak adına.
Ama hata bende tabii:
Ivana Sert için bu kadar çok şey istemek/düşünmek...
Merhaba taksi zammı
Önceki gün taksi zammını tatmış oldum!
İn bin taksi ücreti 10 liraydı, 13 lira olmuş.
Açılış ücreti ise 5 lira.
İyi yönünden bakalım:
Artık taksi şoförleri “Kısa mesafe gidemem” diyemez herhalde. 13 lira az mı?
Pratik olmayan kötü yanı ise şu:
Eğer bütün para verirseniz 13 liranın para üstü çoğu zaman güme gidecek gibi.
Paylaş