Serenay umarım şaşırtır

Serenay Sarıkaya Marie Claire dergisine verdiği röportajda Bergen’i canlandıracağı film projesinden bahsetmiş, şöyle diyor:

Haberin Devamı

“Rüya projem. Senaryo tam bitmedi, hiçbir şeyin aceleye gelmemesini ve bu filmi hakkıyla gerçekleştirmeyi çok istiyoruz. Bergen’in tarzı arabesk... Kendi sesimle şarkı söyleyeceğim.”

Acıların Kadını diye bilinen ve gerçekten de trajedilerle dolu bir hayat hikayesi olan kült şarkıcı Bergen’i canlandırmak cidden zor iş.

O ruh haline girmek, şiddet dolu o aşkı anlayabilmek (yüzünüze kezzap atan birine hâlâ âşık olabilir misiniz mesela?)

Açıkçası Serenay’ı bir an Bergen olarak düşünemedim.

Umarım beni şaşırtır. Dediği gibi, hakkıyla gerçekleştirir bu projeyi.

Çünkü bu rol, büyük risk.

Bu arada Bergen’in esas isminin Belgin olduğunu, sahne ismine de gazetedeki bir haberden sonra karar verdiğini biliyor muydunuz?

Gazetedeki o haberde Norveç’in Bergen şehrinden bahsediliyormuş.

Haberin Devamı

Belgin o ismi beğenmiş ve kendine Bergen demeye başlamış!

Soğuk bir kuzey şehrinin ismini alıp 80’lerin en büyük arabesk şarkıcılarından biri olan ve sonu trajik biten şiddetli bir aşk yaşayan kadın...

Tam buraya özgü çelişkiler değil mi?

Skandal

Evet Nusret başarılı.
Evet Nusret dünya çapında.
Evet Nusret’in kendi kendinin bir karikatürü olarak yarattığı sosyal medyası ilgi çekiyor, bağımlılık yapıyor.
Ama Nusret’in Etiler’deki restoranında insanların bir alev şovu nedeniyle yaralanması tam bir skandal.
Düşünün bir restorana gidiyorsunuz ve yanarak çıkıyorsunuz. Fena bir şey!
Nusret o alev şovunu durdurmak için böyle talihsiz bir olay yaşamayı beklememeliydi.
Ama onun da suçu yok belki.
Aklımız hep, “Bize bir şey olmaz” mantığıyla ilerlemiyor mu?
Ta ki kötü bir şey olup duvara toslayana dek.

Simge’nin ağzı neden hep açık

“Öpücem” klibinin başında Simge’nin ağzı hep hafif aralık.

Ya yönetmen ya da kendisi bu hafif aralık bırakılmış ağzın inanılmaz seksi durduğuna belli ki çok inanmışlar.

Tamam, bunu bir kez yaparsın seksi olabilir.

Ama sürekli yapınca olmuyor.

Suyu çıkıyor, sinek kaçacakmış gibi ihtimaller doğuyor.

Bu arada, evet klibin sonlarında giyilen parıltılı kıyafet Britney Spears’ın Toxic videosunda giydiği kıyafete çok benziyor.

Haberin Devamı

O seyircinin anatomisi

Dünkü yazıda Yıldız Tilbe konserinin anatomisini aktarmıştım.

Ama eksik kalan bir şey var. O da seyircinin anatomisi.

Buyurunuz Tilbe’ye koşan seyircinin analizine...

  1. Normalde ünlü şarkıcıların Harbiye konserlerindeki protokol koltukları, yani en önde oturanlar ya şarkıcının arkadaşlarıdır ya da modacısı, samimi olduğu ünlü ya da sosyetik arkadaşları filan...

Yıldız Tilbe konserinin protokolünde ise böyle bir durum yok gibiydi.

En ön sırada oturanla arka sırada oturanın farkı yoktu:

Statü, sınıf, sanatçıyla uzaklık yakınlık açısından. Bir eşitlik vardı.

  1. Konserde hemen hemen herkesin yaptığı bir şey vardı. O da en yakın arkadaşı ya da sevgiliyi facetime’dan arayıp ona tüm konseri dinletmek!
  2. Tilbe o meşhur “Ama evlisin, benim değilsin” şarkısını söylerken seyircinin yüksek sesli bağır çağır eşliği şu kışkırtıcı soruya işaret eder gibiydi:

Herkesin bir evli sevgili yarası mı var?

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları