Şebnem Schaefer ve annesinin pazartesi günü Kelebek’inde yer alan fotoğrafları pek ama pek hoştu.
Anne-kız elele vermişler, hayli kendilerinden geçmiş dansediyorlar fotoğrafta.
Çünkü Şebnem kızın 24. yaşgünüymüş.
Ayrıca Şebnem kız, "Hiçbir sevgililer gününde sevgilim olmadı, çok talihsizim" filan demiş. Talihsiz hakikaten. Ama sevgilisi olmadığı için değil. Bu kadar bağımlı/hala göbekten bağlı yaşadığı için annesine.
30’una, hatta 40’ına gelip eşek gibi para kazandığı halde "aileyle yaşama lüksü"nü terkedemeyenler de aynen böyle. Bağımlı/garantici ve risk almıyorlar.
Şebnem kız ve annesi de bu bağımlılık halinin fena halde karikatürleşmiş örneği sadece.
Yani çoğunluk için aslında en doğal olanı yapıyorlar.
Ve belli ki Şebnem kız 44’üne geldiğinde de annesiyle elele dansederek kutlayacak doğumgününü.
City’s’de tuhaf bir ’şerefe’ krizi
City’s’deki ruhsat hadisesi baştan aşağı tuhaf.
Öncelikle, mekanlarla City’s yönetimi arasında yapılan anlaşmada deniyor ki, "Kiralanan yerin her tür belge ve ruhsatından kiracı yükümlüdür".
Yani sözkonusu içki ruhsatını mekan sahipleri almak durumunda.
Zaten bu durumu konuştuğum mekancılar da kabul ediyor.
Ama şunu söylemeden edemiyorlar: "Buraya bu kadar yatırım yapılmış, sorun çıkmayacağını düşündük, kaldı ki Akmerkez’in dibinde de okul vardır".
Yani City’s yönetimine güvenmişler, klasik Türk mantığıyla "Nasıl olsa halledilir" demişler.
Tamam, onlar hatalı. Ama City’s de hatalı.
O restoranlar/kafeler olmasa alışveriş merkezinin aslında hiç ilgi çekmeyeceğini bilmiyor mu City’s?
Yeme-içme katındaki kalabalığıgörmüyorlar mı? Ve mağazaların sinek avlamasını?
İşbirliği yapıp bu krizi çözmeleri gerekmez mi?
Ve bir anda herkesin diline düşen şu komplo teorisini en başından engellemek:
"City’s’i yapan Gülaylar grubu AKP’ye yakın, o yüzden oluyor tüm bunlar. Alkolsüz mekan istiyorlar".
Kısacası mekanların hatası kadar, City’s’in de krizi yönetememe hatası var.
Şimdi ne olacak diyene: Ya mekanlar ilçe belediyesinden bir yıllığına geçici ruhsat alıp yoluna devam edecek. Ya da "içki satmıyoruz" deyip müşteriye fincanda içki satacak (biliriz ki zorda kalındığında böyle yapılır).
Olmadı birer birer City’s’den çıkacak. Herhalde en başta "Gül suyu mu satacağız" diyen Joke’un sahibi İzzet Çapa.
Aman tanrım: Sevgililer günü
Evet yarın o cıvık gün. Sevgililer/sevgili adayları ya da birbirlerine son bir şans verenler muhtelif mekanlarda romantik bir yemek yiyecekler. Ya da sokaklarda kırmızı güllerle fink atacaklar.
Sevgilisizler de, bu malum güne gıcık olan diğerleriyle beraber çeşitli partilere gidip (mesela Buz’da geleneksel "Love to Hate" partisi var) daha da mutsuz olacak.
Her ikisi de zorlama. Ki bu ülke gençliğinin sevgili olmayı bilmediğini iddia ediyorum. Sevgili değil, birbirlerinin karı-kocası oluyorlar çünkü. Öyle tehlikeli bir sahiplenme sözkonusu.
Cahide nereye
Cahide’nin kış ortasında cart diye kapanıp bir süre sonra tekrar açılacağını ilan etmesi, Amerikan dizilerinin sezon bitirmeleri gibi oldu.
Cahide’nin ilk sezonu Tepebaşı’nda başladı. O zaman daha rafine bir kitlesi vardı.
İkinci sezonu şimdiki Al-Jamal’in olduğu yerdeydi. Kitle genişlemiş, şovlar çeşitlenmişti.
Üçüncü sezonu ise şimdiki yerinde, hem yazlık hem kışlık beraber, yan yana yaşandı.
Yurtdışından şovlar geldi, kadrosu genişledi. Her gece dolup taşmaya başladı ama mekan bir anda bekarlığa veda/doğumgünü hadiselerinin mekanı oldu. Yavanlaştı.
Duyduğum kadarıyla yeni Cahide’de "kapı" değişecek. Bu ne demek? Artık herkesin içeri alınmaması demek.
Şovların da değişeceğini tahmin ediyorum.
Travesti şovların miyadı doldu.
Peki aynı yerde mi olacak Cahide?
Dedikodular muhtelif.
Les Ottoman’da bile açılacağı söylentisi var.
Kısacası Cahide’nin dördüncü sezonu çok da erken başlamayacak gibi.