Paylaş
Ve sonunda 3D gözlüklerimiz sayesinde perdede yaratılan o şahane görselliğin tam da içine dalıyoruz.
Prometheus gemisi bilinmeyen bir dünyada ve hepsi de birbirine benzemez (hep öyle olur ya) gemi mürettebatı ile birlikte çok acayip bir keşfe çıkıyoruz.
Keşfedeceğimiz şey ne? İnsanlığı yaratan kimse, neyse, onu bulmak...
Ridley Scott’ın son bilimkurgu güzellemesi Prometheus böyle başlıyor. Çok iddialı, çok görkemli, bol önermeli, çok müthiş görselli, çok çok çok...
Ama ne yalan söylemeli, sonrası çok doyurmuyor.
Kısa sürede anlaşılıyor ki, bilim kadını Shaw rolündeki Noomi Rapace yeni bir Ripley.
Tıpkı Alien’ın meşhur Ripley’i Sigourney Weaver gibi inatçı, mücadeleci, kararlı, hayatta kalma azmi inanılmaz; on üzerinden on.
Zaten Prometheus en sonunda Alien’ın başlangıcına göz kırpıyor.
Bu göz kırpmadan bir Alien serisi fanatiği olarak bir kez daha tırstım, o ayrı.
Ama Prometheus, galiba en başta sorduğu o büyük sorunun altında eziliyor: Bizi yaratan/üreten acaba nedir, nedir?
Ve o büyük soruya aynı büyüklükte bir yanıt veremeyip arada bir inanç limanına sığınınca (bknz: Shaw ve haçıyla olan tutkulu ilişkisi), “Bu muydu?” oluyorsun.
Prometheus’un bende kalan izi budur yani.
Her şey çok çok çok, ama içerik aynı çoklukta ilerlemiyor.
“REKLAM” NOTU: Meğer City’s içindeki sinema salonlarında film başlamadan önce gösterilen reklamlar, diğer başka salonların aksine en fazla beş dakika sürüyormuş.
Bu “kısa” politikasından ötürü City’s’i kutlamak lazım...
“DAVA” NOTU: Nasıl Fazıl Say’a retweet ettiği Ömer Hayyam dörtlüğü yüzünden dava açıldıysa, yaratıcıyı sorgulaması ve bu konuda çeşitli sorular sorması yüzünden Prometheues’un başına da benzer şeyler gelebilir. Olmaz olmaz demeyin…
Spor ölümü ve protein
Spor kulüplerinin konusu şu anda bu: Spor yaparken ölen işadamı Hakkı Ulukartal.
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Kimisi, “Çok yüklenmiş spor hocası, dün geceden de yorgunmuş” diye teoriler üretiyor.
Kimisi, “Aldığı kas geliştirici ilaçlar, proteinler neden olmuş” diyor.
Komplo teorisi ve dedikodular bir yana, konu hakkındaki en güzel şeyi ünlü kalp doktoru Prof. Dr. Bingür Sönmez söylemiş.
Sönmez özetle diyor ki, “Vücut geliştirme esnasında alınan yüksek protein içeren besin takviyeleri ve protein ilaçları vücudun dengesini bozuyor. Bu da kalpte ani ritim bozukluğuna neden oluyor.”
Ulukartal ne kadar kullanıyordu bu proteinlerden elbette bilmiyoruz.
Ama hepimiz biliyoruz ki spor hocaları kişinin bünyesine bakmaksızın tavsiye ediyor protein ilaçlarını.
Ayrıca tüm spor yapanlar birbirlerini protein kullanmaya motive ediyor.
Hatta kullanmayana “nasıl yani?” gözüyle bile bakılıyor.
AMK mı?
Yeni spor gazetesi AMK’nın açılımı açık, mert ve korkusuzmuş.
Biz de yedik tabii. Sonuçta AMK deyince akla gelen küfür belli.
AMK’nın sanal dünyada neyin kısaltması olduğu da...
Peki yakında şöyle gazete-dergi isimleri de duyar mıyız?
En azından bunlar daha masum:
SLM, NBR, İİDİR, NRDN, KMLSN, ÖLE DİİL BÖLE, KİB...
İdo ve Zehra
Yakında ne Hülya Avşar ne de İbrahim Tatlıses haberleri ilgi çekecek.
Onlar yerine Zehra ve İdo’nun haberlerini okumaya başlayacağız.
Zaten bir süredir Zehra rol çalmaya başlamıştı annesinden. Gazetelere ilginç şekilde haber olma konusunda...
İdo ise sahalara yeni girdi.
Ebru Şancı’yla pörtleyen aşk haberleri sayesinde gayet hızlı olduğunu da göstermiş oldu.
Paylaş