Popüler kişiler arası trekking

SEREN-GÜLBEN olmadı, bu barışma hem de hiç olmadı.

Haberin Devamı

 Gülben Ergen’le Seren Serengil arasında yıllardır süregelen o şahane gerginlik çok daha gerçekti, sit-com tadındaydı.
Özellikle Seren iyi malzeme veriyordu.
Hatırlayınız, meşhur rahmetli köpeği Tayni’ye “Gülben” diye seslendiğinde Seren, o minik yavrucak hav hav diye havlıyor, yeri göğü inleterek hırlıyordu.
Seren öyle alıştırmıştı çünkü.
Şimdi noldu? İkili Twitter üzerinden barıştı.
Ve şu sıralar birbirleriyle, “hadi dondurma yiyelim, eski günlerdeki gibi arabayla gezelim, ay bence çocukları da al” diye tatlı tatlı atışmaya doyamıyorlar.
Sıkıcı bir romantik komedi tadındalar.
O eski eğlenceli gerginlikten eser yok yani. Bu kadarını hak etmedik nitekim, magazin alemi olarak...

 HALUK-AŞKIN
Altı yıldır evli olan Haluk Bilginer ve Aşkın Nur Yengi bir basın açıklaması yapmış, “Özel hayatlarımızı ayırdık” diye.
Böylesi bir ilk: “Boşanıyoruz” değil, “Özel hayatlarımızı ayırıyoruz” açıklaması...
Özel hayatları ayırmaktan kasıt şu: Evleri ayırmak ama şimdilik evli olmaya devam etmek...
Peki bundan sonra ne tür açıklamalar gelebilir bu cepheden?
Örnekler evren gibi sonsuz:
“Dün gece kütüphanede kalan son kitapları ayırdık.”
“Bazı kitapları sayfa sayfa ayırmak zorunda kaldık.”
“Diş macunu tüpünü de ortadan ikiye ayırdık, çok enstalatif oldu. Haluk’la Bienal’e katılmayı düşünüyoruz, ama ayrı ayrı.”
“Sonunda: Önceki hafta kalplerimiz ayrıldı.”
“Ve final: Bu kez tamam, yolları da ayırdık.”

 VE DENİZ...
Hapis haberini alınca telefonla aradım, bir şeyler söylemeye çalıştım.
Ama böyle bir durumda ne diyebilir ki insan?
Ancak isyan eder...
Şimdilik bekliyor Deniz Seki. Yılmayacağını söylüyor.
Ve ne olursa olsun ayakta kalacağını...
Elbette ağlıyor, hem de çok.
Ama umudunu tamamen yitirmiş değil. Gücünü de.

Haberin Devamı

Ezan, Fatih ve taraf meselesi

Yılmaz Erdoğan’ın “Türk filmlerinde ezan niye yok” şeklindeki demeci taze taze yumurtlanmamış olsaydı, elbette Fatih Akın’ın “Cennetteki Çöplük” belgeselinin başında uzun uzun duyduğumuz ezan sesi o kadar dikkat çekmeyecekti.
Ben dahil, Cannes’daki salonda bulunan Türk misafirler bunun üzerine konuşmayacaktı bile.
Ama konuştuk, konuşuldu; bu da gayet doğal.
Lakin Fatih Akın hakkında şöyle tuhaf bir alaka/algı oluşması da rahatsız edici: “Hükümetin yönetmeni olmuş.”
Sosyal medyada tek tük de olsa böyle söyleyenler vardı.
Kendisinin avukatı filan değilim ama Fatih Akın görüp görebileceğiniz en bağımsız yönetmen. Kimseye eyvallahı yok.
Ayrıca ilk filmi “Kısa ve Acısız”da namaz sahnesi vardı mesela.
Abartmayın durumu yani...
Bir de Fatih Akın her türlü tarafa karşı gayet adaletli.
Bir çevre katliamını anlatan “Cennetteki Çöplük” sonbaharda gösterime girdiğinde bunu net bir şekilde görmek mümkün olacak zaten.
NOT: Fatih Akın ilerleyen yıllarda keşke bir çevre belgeseli daha yapsa. Mesela HES’ler hakkında.

Haberin Devamı

Bu hafta sonu şehirde...

- Vakko ana sponsorluğunda düzenlenecek İstancool etkinliklerine dahil olunabilir.
Mesela yarın, tasarımcı Riccardo Tisci’nin de yer aldığı artistik bir söyleşi var Nakkaştepe’deki Vakko Moda Merkezi’nde...
- Nişantaşı City’s içindeki yerinden Abdi İpekçi’ye transfer olan Cook Shop’ta magnolia yiyip kalorilerden kalori beğenilebilir.
- Karaköy’deki salaş ve romantik Akın Balıkçısı’na gidip bir akşamlığına da olsa sanki Ege kıyılarında bir yerde demleniyormuş gibi hissedilebilir.
- Levent Loft’un içindeki ilk Fratelli la Bufala’yı fazla ağır bulup sık sık gitmeyenler ya da ilk kez bu ünlü İtalyan restoranıyla tanışacaklar, Trump Towers’ın içine açılan ikinci ve daha spor duran FLB şubesine yollanabilir. Napoli bölgesinden kopup gelen orijinal mozzarellalar adına...
- Eğer Beyoğlu’na yol düşürülmüşse bir sanatsal aktivite olarak Mercan Dede ve Carlito’nun ortaklaşa kotardığı “Revolution Revelation” adlı serseri mayın ruhlu sergiye uğranabilir.
Hatta üç fırça ve bir bavulla dünyayı dolaşıp duran gezici/çingene ressam Carlito oralardaysa hemen tişörtün bir kenarına resim yapması bile rica edilebilir.

Haberin Devamı

Bir iyi bir kötü şey

Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Gidiş’te kısa süre önce değişen pasaport polisi kabinlerinin aynısı geliş kısmına da konulmuş.
O ferah ve şeffaf kabinleri uçaktan iner inmez görmek gerçekten iç açıcı. Eskisi felaketti.
Ama şu 15 liralık yurtdışı harç kuyruğu bir o kadar iç açıcı olmaktan uzak maalesef.
Bazen kuyruk öyle uzuyor ki; hele sabah saatlerinde uçuşunuz varsa, insana pes dedirtiyor.
Bu arada yurtdışı harcının tamamen kalkması bir yana, 20 liraya çıkartılması gündemde.
Şaka gibi!

Yazarın Tüm Yazıları