Londra’da olduğum hafta sonu, gay pride’a da denk geldim. Yani eşcinsel, biseksüel, travesti ve transseksüellerin topluca yürüyüş yaptığı, eşcinsel olmaktan gurur duyduklarını gösterdikleri eylem.
Genelde gay pride’lar basına en uçuk kaçık görüntülerle yansır. Acayip kostümler giymiş bir gay ya da travestinin görüntüleriyle. Londra’da gördüm ki, gay pride sadece bu demek değilmiş. Evet bolca ilginç kostümlü insan vardı yürüyüşte. Mesela: Zincirle kendilerini birbirlerine bağlamış deri kıyafetler içindeki sado-mazo adamlar. Ya da bebek kıyafeti kostümüyle yürürken bir anda poposunu açan 60 yaşındaki sakallı amca! Ama açıkça söylemeli; bütün bu tipler arka arkaya geçit yaptıkça bir süre sonra sıradanlaşmaya başlıyorlar. O zaman asıl dikkatini çeken “normaller” oluyor. Yani sokakta, ofiste giydiği kıyafetiyle yürüyüşe katılan eşcinseller. Kim onlar? ılk başta askerler! Önce denizciler sonra da karacılar yürüdü. Hepsi de üniformalarıyla rap rap rap... Ardından yine üniformalarıyla polisler, itfaiyeciler, British Airways çalışanları, doktorlar ve dişçiler göründü. Peki hepsinin elindeki ıngiltere bayrağının fonundaki renk neydi? Pembe! Kimse de “Ulan bayrağımızı ne hallere soktun!” diye celallenmedi. Tabii haklısınız; pembe renkli kitap kapağından bile çekinenlerin ülkesinde, pembe renkli Türk bayrağıyla yürüyüşe katılmaya kalkan gay’leri hoşgörüyle karşılamak şimdilik hayal... NOT 1: Gay Pride’da dikkatimi çeken şeylerden biri de bazı lezbiyen ve gay çiftlerin çocuklarıyla yürüyüşe katılmalarıydı. NOT 2: Bir TIR’a “Gay Youth” doluşmuştu, yani yaşları 13-18 arasında değişen ergen gay’ler! NOT 3: Pride’ın bitimine yakın bir noktada ise protestocular vardı. Ellerindeki ıncil’e sıkı sıkıya sarılmış eşcinsellik karşıtı grubun yaşlı konuşmacısı yürüyüş boyunca bir dakika bile susmadı. Onların önünden geçen eşcinseller ise ıslıklayarak ya da alkışlayarak bu küçük muhafazakar grubu protesto etti. Herhalde bizde olsa ortalık birbirine girerdi. Kimse kimseye bu kadar saygı duymaz, birileri tetiği çekiverirdi.
Popüler Görüşmeler Yaman Okur
Pazartesi günü, sadece Madonna’yla yaptıkları “Ramazan’da Türkiye’ye gelsem beni izleyen olur mu?” muhabbetini sığdırabilmiştim. ışte karşınızda bilinmeyenleriyle Madonna’nın Türk dansçısı Yaman Okur. Yaman doğma büyüme Parisli. ızmitli annesiyle Adapazarlı babası da 33 yıldır orada yaşıyor. Dans etmeye break dansla başlamış, sonra Paris Dans Akademisi’ne girmiş Yaman. Gerisi çorap söküğü gibi: Televizyon şovlarına katılmış, kısa sürede aranan bir dansçı haline gelmiş. Ve geçen yıl bir arkadaşından gelen “Madonna yeni turnesi için dansçı arıyor” telefonu yeni bir sayfa açmış ona.
İMAM NİKAHI YAPIYOR!
Kız arkadaşı Emilie’yle birlikte uçağa atlayıp New York’taki elemelere katılmışlar. Kolay olmamış, ama sonunda her ikisi de turnenin dansçısı olmuş. Bu arada Emilie’yle Yaman, eylül ayında imam nikahı yapıyorlar. “Neden imam nikahı?” diye sordum Yaman’a. “Çok istiyorum” dedi sadece. Yaman’ın bundan sonraki hedefi oyunculuk. “Türkiye’deki dizilerde oynamak ister misin?” diye soruyorum, “Evet” diyor. Peki Madonna? Kol kaslarını seksi buluyor, “Hem fizik hem de manevi olarak çok güçlü bir kadın” deyip ekliyor: “Aramızda çok şakalaşıyoruz, bir kere bana Borat diyerek takılmıştı!”