Özenle didikledim: Memleketin bi’şeyleri

BİR APLİKASYON
Kaç metre ötedesin?

A Small World’ün cep telefonlarına indirilen aplikasyonu bir süredir en çok tutulan sosyal meşguliyet.
Geçenlerde bir davette bizzat şahit oldum. Dört kadın ellerindeki telefona bakıp sonra şöyle şakıdılar:
- “Tam 200 metre yakınımızda.”
- “Evet, gördüm. İşi de çok iyi. Fotoğrafı da tatlı”.
- “Ben tanıyorum bir yerden bunu ya. Salağın teki bence”.
- “İyi olan kazansın!”
Bilmeyenler için olay şu: ASW’ye yine bir tanıdık davet ediyor seni. Sonra profilini açıyor, bilgilerini giriyor ve tabii fotoğrafını koyuyorsun. En önemlisi de etraftaki tüm profillerin sana kaç metre ya da kaç kilometre uzaklıkta olduğunu görebilmen...
Böylece tanışmalar, flörtler hız kazanmış oluyor.
Çünkü direkt “E yakınız, hadi buluşalım” denmeye başlanıyor.

BİR İDDİA
Hepinizi gömerim!

Haberimiz yok, ama Yonca Evcimik’in son single’ı büyük ilgi görmüş, o da ‘Barbie’ fotoğraflar çektirip iddianamesini duyurmuş: “Gencim, güzelim, hepinizi gömerim.” Madonna’nın tüm dünya şarkıcılarına özenle zerk ettiği ‘genç ve diri kalma’ hassasiyeti Evcimik’i de fena halde vurmuş. Hatta o dolmuş durağında bırakmışa benziyor. Gömerek geçiniz.

BİR DEDİKODU
Mahalle’nin orijinali mi geliyor?

Zorlu’nun içine açılacak yeme-içme dükkânlarıyla ilgili ıvır zıvır bin türlü söylenti ortalıkta dolaşıyor.
Zorlu kurumsalı, “Henüz hiçbir şey netleşmedi” dese de, bazı markalarla kesin anlaşılmış gibi duruyor.
Onlardan biri New York’lu Eataly. Nişantaşı’ndaki City’s’in bir benzerini geçenlerde açan Eataly, bakalım gerçekten Zorlu içinde konuşlanacak mı? Dahası, Zorlu içine açılacak bilmem kaç bin metrekarelik Beymen’den sonra öksüz kalacak olan Akmerkez yoluna nasıl devam edecek?

BİR DEĞİŞEN KRİTER
Cinsiyet fark etmez!

THY’nin her yıl ‘Sevgililer Günü’ öncesi duyurduğu bir kampanyası var.
Miles&Smiles kartı olanlar belirtilen tarihlerde bilet alırlarsa, yanlarındaki bir eş ya da sevgiliyi 1 euro’ya, yani bedavaya uçurabiliyorlar.
Sık uçan iki arkadaşım geçen yıl kampanyadan dolayı mağdur olmuştu.
Çünkü eşlerin cinsiyetleri müşteri hizmetleri tarafından şöyle belirtiliyordu: Kadın ve erkek... Oysa onlar iki erkekti!
Bu yıl aynı kampanya için yine müşteri hizmetlerini aradı arkadaşım.
Bu kez kriterler değişmiş. Cinsiyet sınırlaması ortadan kalkmış. Çünkü çok şikâyet gelmiş.
Demek ki, kriterler yeri geldiğinde değişebiliyor, zamana/çağa ayak uydurabiliyormuş memleket de...

BİR VİDEO
“Oldu mu kız gerçekten?”

Flash TV’deki Yıldız Tilbe Şov’dan dijital âleme saçılmış bir video, Taner Ceylan’ın geçen haftaki “Türkiye’nin büyük resmi Flash TV eğlenceleri gibi” tespitinin kulaklarını çınlatır türden...
Videoda yaşananları özetle tasvirlemek gerekirse: Bir tarafta en doğal haliyle ortalıktan olan, bunu sunmaktan kaçınmayan, hani dip boyası gelmiş saçların serseri mayınlığında bir özgün şarkıcı: Yıldız Tilbe.
Diğer taraftaysa konservatuvarın şan/opera bölümünü görmüş geçirmiş ama pop müzik deryasında bazen kendi adı bazen takma isimlerle (mesela Nanu) tutunmaya çalışmış bir başka şarkıcı: Banu Zorlu.
Nereden icap ettiyse iki kadın ses çıkarma yarışına kapılıyor videoda. Banu Zorlu diyaframını kullanıp sesi rezonans bölgesine taşıyor, yani burun kısmındaki sesi sinüs boşluklarına itiyor. Kafa sesi ya da sokak diliyle opera tarzı denilen şey...
Aynı şekilde ses çıkarmak isteyen Tilbe’nin ise sesi çıkar gibi oluyor. Buna rağmen Zorlu destek veriyor, “Yaptın bak, oldu” diyor.
Tilbe ise yine en saf haliyle soruyor: “Kız oldu mu gerçekten?”
Olan ve olmayan şeyler gayet belli sanki:
- Tilbe, gırtlaktan çıkardığı yakıcı dozlar yüzünden sevilmişti. Zorlu’nun tekniği/eğitimi vardı ama ruhu yoktu. Maalesef sıradandı.
- Tilbe sadece gırtlağa teslim olup öteki ses tınlamalarına kulak mı tıkamıştı? Bir şarkıcı olarak bunları öğrenmesi gerekmiyor muydu?
- Türkiye halkı hangisini her gün duysa rahat ederdi?: Zorlu’nun kafa sesini mi, Tilbe’nin gırtlak sesini mi? Yoksa hiçbiri mi?
- İkisinin ortası yok muydu? Varsa, orası sadece Flash TV stüdyoları mıydı?