Önce tırstım, sonra “Vay be!” oldum
Baştan aşağı turuncu, kafayı fena halde sıkan bir tulumun içinde, koca buz tabakasından aşağı doğru süzülerek, karanlık ve eksi derecelerdeki Baltık Denizi’ne ‘cup’ diye girmek! Şu hayatta bir kez yapılması gereken deneyimlerden.
Finlandiya’daki Lapland bölgesinin ünlü buz kıran gemisi Sampo deniz üzerindeki buzları kıra kıra, sakin ve romantik bir seyirdeyken.
Hali hazırda birkaç saat önce doğmuş güneş, saat 15.00 itibariyle tatlı tatlı batarken...
Sampo’nun kaptanı geçen sene bu zamanlar Baltık Denizi’nin daha çok buzla kaplı olduğunu söyleyip küresel ısınmaya dikkat çekerken...
Koca gemi bir buz tabakasının etrafına aniden demirleyiverdi.
O an gelmişti!
Valla ne yalan söyleyeyim, azıcık tırstım.
“Sağ olun, kalsın” dedim gemide beraber olduğum diğer ekip arkadaşlarıma, “Siz yapın.”
Baktım ki, “Yok ben de yapmam zaten” diyen bile çatır çatır giyinmeye başlıyor ve hepsi bir ağızdan, “Hayatta bir kez”le başlayan o meşhur kalıbı cümle içinde kullanıyor.
“Peki” dedim, ikna oldum!
Kafayı fena halde sıkan, o baştan aşağı turuncu tulumu gidip giydim.
Zaten kendi başına giymen mümkün değil.
Geminin görevlilerinden yardım alman gerekiyor.
Giyince ne oldu? Tabii ki aklıma hemen Woody Allen’ın “Seks Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey” filmindeki o sahne geldi.
Allen ve diğerlerinin sperm kılığında olduğu o kült sahne.
Biz de bu turuncu tulumların içinde Baltık Denizi’ne fırlatılmak üzere olan spermler gibiydik.
Ve ben de aynı filmdeki Woody Allen gibi söyleniyordum işte: “Gitmek istemiyorum!”
Lakin söylenmek için çok geçti.
Görevlilerin yardımıyla buz tabakasından karanlık Baltık Denizi’nin içine çoktan süzülmüştüm bile...
Sonuç?
Hayır, üşümüyorsun! O tulum nasıl bir şeyse, soğuğu asla geçirmiyor. Ancak çok fazla kalırsan soğuğu hissediyormuşsun.
Maalesef sırt üstü durabiliyorsun. Ters döndüğünde yüzün suya değiyor, tulumun içine su girebiliyor. Uslu uslu durmak en iyisi...
Yanı başında uzanan sonsuz buzların ortasındaki denize girdiğini fark ettiğinde ise önce bir “Vay be!” oluyorsun, sonra da her şey gibi buna da alışıyor ve “Abartacak bir şey yok canım” boyutuna geçiyorsun...
Rovaniemi’de başka neler yapılır
THY’nin direkt uçmaya başlamasıyla Finlandiya’nın kutup çizgisinde yer alan şehri Rovaniemi bu kış daha da popüler oldu.
Peki, Rovaniemi’ye gidenleri anlattığım buzkıran gemisi deneyimi dışında neler bekliyor? Diğer deneyimlerimi de sıralıyorum:
Yattığın yerden kuzey ışıklarını görmeni sağlayan, orman içindeki ‘ıgloo’lar elbette Lapland civarının en sükseli olayı.
Biz Santa’s Igloos’da kaldık.
Rovaniemi’ye biraz uzak mesafedeki Kakslauttanen Arctic Resort da tavsiye. Bir dahakine gözüm onda! Ayrıca Arctic Tree House, Golden Crown Levi Igloos ve daha çok aileler için düşünülmüş Glass Resort da iyiler arasında.
3 yıl önce Rovaniemi’ye geldiğimde sadece ren geyikleriyle yapılan tura katılmıştım. Bu kez husky’ler ve kar motorlarıyla dere tepe düz dolaştım.
Özellikle kar motoruyla donmuş nehirler üzerinde gitmek enfes.
Kuzey ışıkları mı? İşte o şans. Ben sadece bir gece ucundan azıcık gördüm, sonra kayboldu.
Bir dahaki sefere artık!
Şehir Atlası
BABYLON’DA BİR BANU ALKAN
Sekiz yıldır yapılan Pembe Hayat KuirFest, dokuzuncu yılına girdiği bu sene bir anda popüler oldu. İlgili ilgisiz herkes KuirFest’i konuşuyor. Nedeni de 23 Ocak Perşembe akşamı KuirFest’in açılışı için Babylon’da yapılacak partide Banu Alkan’ın da yer alması! “Beyaz Orkide” temalı partide Banu Alkan neler yapacak bilinmez, ama Afrodit Babylon tarihine geçecek mi, geçecek. Gerisi boş!
Unutmadan, KuirFest’te bu yıl yine dünyanın dört bir tarafından ‘kuir’ filmleri gösterilecek. Mekanlar Fransız Kültür, Kıraathane, Vault 34...
Programa göz atmak için linke buyrunuz: pembehayatkuirfest.org
ZORLU’NUN SON HAVALI MEKANI
Zorlu’nun üst katında havalı bir mekan açılıyor: Alancha Bubbles.
Tiffany ve Mackenzie-Childs’ın da içinde konuşlandığı bu mağaza konseptli kafe bar, özellikle gündüz kuşağı kadınlarının yoğun ilgisine mazhar olacak gibi.
YENİ TREND: TANTUNİ TACO
Mersin’in meşhur tantunisi bilen bilir. Şimdi o meşhur tat İstanbul mekanlarına da sıçradı. Arnavutköy’ün yenisi Angelo Grande menüsüne tantuni taco koymuş.
Yani Mersin’in tantunisini Meksikalı bir versiyonla sunuyorlar.
Olmuş mu? Olmuş da, biraz kibar bir tantuni olmuş sanki.
Yine de bu tantuni taco olayı alır yürür, benden söylemesi...
