Paylaş
Şaşaalı Magnum Altın Kelebek sonrası çarşamba gecesi bu kez daha mütevazı bir ödül törenindeydim.
Şişli’de bir salonda (Şişli Kent Kültür Merkezi) düzenlenen 10. Hormonlu Domates Ödül Töreni’nde.
Aslında sadece mütevazı olmasıyla değil, bildik ödül törenlerinden şu yönüyle de ayrılıyordu Hormonlu Domates: Ödül alanlar seyirci tarafından yuhlanıyor!
Nedenini bilen biliyor, ama bir kez daha açıklayalım. Hormonlu Domates, LGBTT Dayanışma Derneği Lambda İstanbul’un homofobik/transfobik kişi ve kurumlara her yıl dağıttığı bir ödül.
Bu yüzden ödül alanlar alkışlanmıyor, tam aksine yuhlanıyor.
Çarşamba gecesi de öyle oldu.
Homofobik/transfobik yaklaşımları yıl içinde en çok dikkat çeken Kızılay AVM, Yeditepe Üniversitesi, TBMM, BDP Gençlik Meclisleri, İçişleri Bakanlığı ve Yeni Akit gibi kurumlar bol bol yuhlandı.
Peki ya kişiler?
Şov dünyasından Okan Bayülgen’e gitti ödül.
Çocuklara yönelik cinsel tacizin konuşulduğu programında, erkek çocuklarının genelev olmadığı için birbirleriyle cinsel ilişkiye girdiklerini ve bu sebeple eşcinselliğin arttığını söylediği için...
Başbakan Tayyip Erdoğan ve FB’li eski futbolcu Mateja Kazman da spor ve siyaset alanını temsilen domateslendiler.
Tüm domatesler sahibini bulurken sıkıntıdan patlarım diye düşünüyordum, ama hiç de öyle olmadı.
Çünkü geceyi Matmazel Coco sunuyordu!
Öyle eğlenceli biri ki Coco, hem kendisiyle hem de seyirciyle tatlı tatlı dalgasını geçiyor, arada şarkısını söylüyor ve normalde ciddi geçmesi beklenen sunumları gayet izlenir bir kıvama getiriyordu. Yani yok yoktu kendisinde.
Seyhan Arman’ın tiplemesi olan Matmazel Coco zaman zaman Huysuz Virjin’i de andırıyor.
Ama elbette Virjin’den daha cesur, daha modern, daha dişi...
Gecenin sürprizlerinden biri de Kayıp Şehir ve Sezen Aksu konserleri sayesinde daha geniş bir kitleye ulaşan Ayta Sözeri’ydi.
“İstanbul İstanbul Olalı” şarkısını söylerken adeta kendinden geçti Sözeri.
Ödül töreniyle ilgili tek bir önerim var.
Ödül alan kişi ve kurumlar törene gelmiyor ya (keşke gelebilme medeni cesaretini gösterseler, belki bir gün o da olur).
Gelmediklerine göre o domateslere yazık oluyor. Elde kalıyor.
Bari ödülü alan kişinin fotoğrafının üstüne atılsa domates!
O zaman daha da tadından yenmez olabilirdi tören.
*********************
Şehir Atlası
* ARNAVUTKÖY’DE ŞAŞIRTICI BİR YER Şaşırtıcı, çünkü Arnavutköy deyince akla ne gelir? Tabii ki balık restoranları. Önceki gece Eftelya Balıkçısı’na giderken hemen karşı tarafa konuşlanmış Any adlı kafe-bar ise hem yoğun kalabalığı hem de Alaçatı mekanlarını andıran aydınlık haliyle dikkatimi çekti.
Mahalle sakinleri söyledi, yeni bir mekanmış Any.
O gece Eftelya’da randevum olmasa kesin Any’ye giderdim. Bir dahaki sefere artık. Ama sizin aklınızda bulunsun.
* GÜMÜŞSUYU’NDA ŞAŞIRTICI BİR YER Şaşırtıcı, çünkü Gümüşsuyu’nda kafe açılması sık rastlanan bir durum değil. Üstelik Libya Konsolosluğu ve Askeri Hastane arasındaki bir lokasyona. Twins tüm bunları hiç önemsemeyip açıldı aylar önce. Ve acayip ilgi görüyor.
Hem kahveleri hem de yerli-yabancı kalabalığı iyi bir şekilde kaynaştıran rahat/kasmayan ortamı...
* BOMONTİ’DE ŞAŞIRTICI BİR YER Şaşırtıcı, çünkü Bomonti’de sıra sıra yükselen rezidanslar arasında yeniden restore edilmiş eski tarihi bir bina var. Eskiden bira fabrikası olan.
İşte bu bina ekim ayında İstanbul gece hayatının yeni rotalarından biri olacak. Çünkü içine Babylon açılıyor. Ayrıca D.ream markalarından birkaçı...
90’lar hortladı
Hakan Peker, Oya Bora, Soner Arıca, Yonca Evcimik...
Son dönemde peş peşe albüm/single yayınladılar.
90’ların bu popüler kahramanları şimdiki nesil tarafından ne denli ilgiyle karşılanır bilinmez, ama hepsi arasında sıyrılan bence Yonca Evcimik ve yeni şarkısı Burası İstanbul.
Hem sözleri günümüz İstanbul’u ‘cuk’ anlatıyor hem de şarkı tam kıpırdanmalık/salınmalık...
Paylaş