Paylaş
Dizinin o sahnelerini izlerken en çok kafamı karıştıran şuydu:
Bir insanın kendisini temsil etmesini için seçtiği kişi, bir anda nasıl karşı tarafın hissettiklerini hissedebilir? Yetmedi, temsil için seçilen diğerleri nasıl bir anda geçmişte yaşamış aile üyeleriyle bağlantıya geçebilir?
Tam bunları düşünürken yanıt önüme düştü.
Önceki gün Aile Dizimi’ne iki kez katılıp deneyimlemiş biriyle konuştum.
Ve tabii merakla sordum, “Nasıl olabilir, nasıl?” diye...
Hemen yanıtladı. “Öncelikle seansı yöneten kişi çok önemli” dedi, “O bir enerji alanı açıyor ve onun içinde gerçekleşiyor her şey. Bir seansta ben birini temsil ettim ve gerçekten de istemsiz bir şekilde kahkaha atmaya başladım. Meğer o kişi içinde bulunduğu kederli durumdan kurtulmak istiyormuş, onun içindeki duygularını yansıttım bir anda. Hayatımda böyle kahkaha atmamıştım.”
Peki tamam, ama hâlâ kafamı karıştıran bir şey daha var:
Ya temsil için seçilen kişi geçmişteki aile üyelerinin duygusunda kilitlenip kalırsa?
O duygulara fazla kapılırsa? Yani geri dönemezse ne olacak?
Belki son bölümlerine doğru bir tık tekdüze olmaya başlayan Zeytin Ağacı ikinci sezonunda böyle heyecanlı bir boyut katar işin içine...
Acı da bir kutlama olabilir mi Tuba?
Tuba Büyüküstün bir röportajında şöyle diyor:
“Bir ilişkinin
başlangıcı nasıl kutlanıyorsa bitiş noktası da benzer bir coşkuyla kutlanabilmeli. İki insanın el ele verip ‘Artık bu yolculuk bitti. Bu süreci kutlayarak bitirelim’ diyebilmesi çok güzel bir şey. Neden beceremiyoruz, ben de bilmiyorum”.
Bu tür bir yaklaşım herhalde süper bir olgunluk gerektiriyor Tuba.
O zaman ters köşe yapayım:
İlişki bitince çekilen acılar, hüzünler, gece yarısı açılan telefonlar, yani kısaca yaşanan tüm dramlar da bir tür kutlama olamaz mı?
Önce bu duyguları yaşayıp dibe vuracaksın ki, “Oh, iyi ki bitmiş” diye sonrasında gerçek kutlama yapabilesin!
Mehmet Ali Erbil ve TikTok
Mehmet Ali Erbil’in TikTok’ta
hediye istemesi yadırganmış.
Oysa tam da TikTok’un ruhuna uygun davranmış.
Oradaki durumu ti’ye almış.
Bu kadar abartılacak bir şey yok.
Gülşen ve bağlantı kopukluğu
Yenikapı’da düzenlenen festivalde sahneye çıkan Gülşen göğüs dekoltesiyle ilgili şöyle demiş: “O kadar masum bir şey ki benim için, başka şeylerden utanalım bence. En masum yerlerimiz, annelerimizin memeleri açık olsun, bırakın!”
Yine kafamın karıştığı bir noktadayım.
“En masum yerlerimiz. Annelerimizin memeleri açık olsun” cümlesinde bir kopukluk yok mu?
Gülşen bir annenin süt vermesini kastediyor, ama göğüs dekoltesiyle kurduğu bağlantı havada kalmış ve ne demek istediği tam anlaşılamamış gibi geldi bana.
Bu konuyla ilgili bir daha açıklama yapsa iyi olacak.
Paylaş