Paylaş
CUMA...
İki hafta önce Sosyal Hürriyet profilimden duyurmuştum, “Beraber gecelere akıyoruz, var mısınız?” diye.
Gece turuna çıkmak isteyenlerden sadece şu cümleyi tamamlamalarını istedim:
“Eğlenmeye en çok benim ihtiyacım var, çünkü...”
Yüzlerce yorum arasından en samimi ve zeki yanıtı veren iki kişiyi seçtim ve işte cuma gecesi onlarla beraberdim:
Emel Kılınç ve Eren Yakasız (nam-ı diğer Sosyal Abi).
Önce Colonie’de buluştuk, yemek yedik.
Ardından Fenix’e geçtik.
Bu kez onlar benim yerime mekanları olumlu-olumsuz değerlendirdiler.
Mesela Emel Colonie’de yediği somonu çok parlak bulmadı.
Ama daha önce mekana birkaç kez geldiğini söyledi.
Her ikisi de Fenix’i sevdi. Mekanın dekorasyonuyla ilgili soru sordular. Gece 01.00 dolaylarında ise vedalaştık.
Özellikle şu açıdan çok güzel bir geceydi:
Hiç tanımadığın iki insanla yemek yemek ve sohbet etmek.
Dahası, kırk yıllık arkadaş gibi oluvermek, yabancılık çekmemek.
O yüzden hem Emel hem de Eren’e bir kez de buradan teşekkür ediyorum.
Başka okurlarla gece turlarımız yine devam edecek.
Sosyal Hürriyet’i takipte kalın...
CUMARTESİ...
Nişantaşı ne kadar sakinse Karaköy bir o kadar hareketliydi cumartesi gecesi...
Önce Bej’e baktık. Hakan Yıldırım arkadaşlarıyla doğumgününü kutluyordu. Bu arada Bej cumartesileri bayağı kulüp gibi oluyormuş. Herkes ayaktaydı, DJ Cüneyt harika çalıyordu.
Bej’den çıkıp Colonie’ye uğradık.
Orası da kulüp gibiydi. İnanılmaz bir kalabalık, iyi bir müzik, içeride resmen yürünmüyordu. “Vay be!” oldum.
Kısacası Karaköy mekanları hafta sonu coşuyor, başka bir havaya bürünüyor.
Karaköy finalini Raw’da yaptık. Raw’ın loş halini, duvarında dönüp duran grafik videolarını ve tabii müziğini seviyorum.
Uzun süreden beri böyle bir kulüp yoktu. Nihayet oldu.
Umarım bir hır gür çıkmadan böyle sakin devam edebilir Raw.
O gece Raw’ın kapısında en az 20 kişilik kuyruk vardı.
İçeriye herkesi almıyor, tıpkı yurtdışındaki gibi bekletiyorlardı.
Raw sonrası ise Harbiye’deki SuperFabric’e geldiğimizde buradaki şovlar çoktan başlamıştı.
Ama SuperFabric işletmecilerine bir öneri:
Her geceye farklı şov koymalısınız. İnsan aynı şeyi izlemekten sıkılabiliyor.
Ulusal algı merkezinden bildiriyorum, okey?
Hafta sonunun en gergin ve bir o kadar eğlenceli röportajı Ayşe Arman’ın Niran Ünsal röportajıydı.
Ünsal’ın durup durup, “Okey?” demesi o kadar sinir bozucuydu ki, afedersiniz algım şaştı, sık sık Yalan Dünya’nın Zerrin’i geldi aklıma.
O da bu gergin “Okey?”i cümle sonunda zırt pırt kullanmıyor muydu?
FANTASTİK ROMAN GİBİ
Bu arada Ünsal’ın ulusal algıyı koruma yasası çıkarılması için bazı akademisyenlerle Meclis’e gideceklerini müjdelemesi de fantastik bir bilim kurgu romanının başlangıcı gibi:
“Bir gün bir pop şarkıcısı sabah kalkar ve ülkenin ulusal algısına dair bir yasa çıkarılması gerektiğine karar verir.
Bundan sonraki hayatını ulusal algı savunmasına adayan pop şarkıcısı, bir gün bilirkişilerine der ki:
Tez bana algımetremi getirin, denetime çıkacağız, İstanbul’un bazı semtlerinde algı ishali olmuş, durdurmak lazım!
Çabuk olun, okey?”
Paylaş